
Gürcan Banger
Problem Çözme Yaklaşımları - 2
çoğu iş-işletme örneğin –ki giderek böyle olacak– durum bulanık veya belirsizdir. Bu durum problem ve çözüm sürecine de yansır. Böyle bir durumda çözüm seçenekleri konusunda yeterli bilgi, deneyim veya kaynak bulunmasına ve gerekli yöntem, teknik ve araçlara sahip olunmasına karşılık) problem bulanıktır veya yeterince tanımlı değildir. Kısaca; bu durum problemin bulanık, çözümün ise belirgin olduğu bir haldir. Genelde bu tür problemlerin çözümünde mevcut teknolojiler için yeni uygulamalar geliştirilir.
Bu sınıfa giren çözümler arasında başka bir problemin çözümü için çalışılırken geliştirilmiş olan çok sayıda inovatif ürün ve hizmet yer alır. Böylece mevcut olan bir çözüm bir başka alanda uygulamaya konarak yeni bir pazar açılmış olur. Burada inovatörün zihnindeki soru bir alanda yararlanılan bir çözümün farklı yenilikçi bir uygulama olarak bir başka kullanıma (pazara) sunulmasının mümkün olup olmadığıdır.
Bilinen bir çözümden farklı bir sektörde veya kullanım alanında yararlanılması, başarılı inovasyon öyküleri arasında sıkça yer alır. Geliştirdiği ürün veya hizmetlerle yetkinleşmiş işletmelerin ellerindeki çözümleri farklı sektör ve ihtiyaç alanlarında nasıl kullanabilecekleri üzerinde önemle durulması gereken bir sorudur.
Dünyadaki değişim hızının ivmelenmesi, çeşitlenmenin ve farklılaşmanın artması, işletmeye ve pazara etki eden faktör sayısının yükselmesi sorunları ve çözümleri tanımlamakta zorluklar yaratıyor. Günümüzde herhangi bir sisteme uzaktan veya yakından etki eden çok sayıda faktör var. Bunda gelişen bilişim, iletişim ve İnternet teknolojilerinin de doğrudan etkisi oluyor.
Bir işletmenin yaşadığı bir problem, sadece yerel veya bölgesel faktörlerine etkisinde değil; artık yöneticiler ulusal ve küresel ölçekli etkileri de dikkate almak zorundalar. Benzer biçimde çözümler de küreselleşme sürecinden etkileniyor. Bir probleme çözüm ararken olumlu veya olumsuz yönde katkı yapabilecek unsurları da dikkate almak zorundayız. Olasılık hesabının, bulanık mantığın, büyük veri ve analitikler yaklaşımlarının daha yaygın kullanılmaya başlamasının altında bu “yeni normal” durum var.
Yaşadığımız çağda problem ve çözüm, açık ve net biçimde tanımlı ve belirgin değil. Bir problemin çözümü için hazır reçete bulmak çoğu zaman mümkün olmuyor. Müşterinin bir birey olarak daha fazla öne çıktığı bir pazar yapısında problemin ve çözümün bireyselleşmesinden daha doğal ne olabilir ki? Artık pazara genel geçer, hazır paket halinde çözümler sunmak çoğu durumda mümkün değil.
Belirsizlik ve bulanıklık ortamında problemi ve çözümü anlamak, açıklamak, geliştirmek ve uygulamak için daha fazla zaman, kaynağa ve kaliteli düşünsel emeğe ihtiyaç var. Bu yeni durum işletmelerin akıllı, hızlı, çevik ve daha verimli olmalarını gerektiriyor. Bu sınıfa giren problemlerin çözümü, çığır açan inovasyon olarak niteleyebileceğimiz yeniliklere yol açıyor.
Belirsiz ve az tanımlı problem-çözüm süreçlerinde temel araştırma ihtiyacının öne çıktığını izliyoruz. çoğu zaman belli bir ihtiyacı, problemi, ürünü veya hizmeti hedef almadan yapılan çalışmalar o güne kadar başarılamamış bir çözümlere gidebiliyor. Temel bilimsel araştırmalar sonrasında varılan bulgular çok daha sonra ticari çözümlere dönüşüyor.