Seçim yarışından galip çıkabilmek için adaylar her alanda birbirleriyle çekişiyorlar.
Birisi bilboardlara ilan verirse, diğer aday hemen aynı yöntemle karşılık veriyor.
Bir aday ünlü bir sanatçıya şarkı yaptırırsa, diğer adaylar fazla gecikmeden şarkı işine o anda giriyor.
Kentin hemen her köşesinde binalara sarılan dev pankartlara ne demeli?
Bir aday bu işe başladı, arkasından hemen hepsi geldi.
Kenar semtler bile bu pankartlarla dolu.
Ana caddelerdeki boy boy bayraklarla, ardı ardına açılan seçim bürolarını zaten hesaba katmıyoruz.
Bunlarla birlikte birde anons meselesi var.
Hani her dakika kapınızın önünden geçen seçim minibüslerinden çıkan o sesler.
Bazen baş ağrıtır ama yine de adayların en büyük seçim kozudur.
Hiç durmadan kenti gezer bu rengârenk minibüsler.
Üzerindeki hoparlörlerden de sürekli minibüs içerisinden partinin ve adayın tanıtımı anons edilir...
Dün de Erman Gölet'in seçim aracı durdu önümüzde...
İçerisinden CHP'nin gönüllü çalışanları çıktı.
Zerrin'i tanıdık hemen, yıllardır partisi için gece gündüz demeden çalışıp duranlardan.
Belli ki yine iş başındaydı...
Elinde broşürleri ile partisine destek arıyordu.
Ardından da araca binip tekrar anonslarına kaldığı yerden devam etti.
Sonrasında ise birkaç partinin aracı yine hoparlöründen çıkan o seslerle geçip gittiler önümüzden...
Anlayacağınız;
Seçim havası öylesine yayılmış ki kentin her yanına...
Geçim derdi, borç, harç hepsini unutup gidiyor insan bir anlık.
Doğrusunu söylemek gerekirse;
Seçimin de işte en çok bu tarafı hoşumuza gidiyor...