üniversiteler, yüz yılı devirdiğinde üniversite olur.
Dünyanın güçlü üniversitelerine bakın!
çoğunun yaşı 100 yıldan fazladır.
İyi üniversite olmak için iyi bir birikim gerekir çünkü.
+++
Bizim üniversitelerimizi bu yüzden bir yarış içerisine sokamayız.
Birkaç üniversite hariç, neredeyse tamamı Cumhuriyetten de genç.
Tıpkı Eskişehir’in üniversiteleri gibi!
+++
O halde, üniversitelerimizi geleceğe hazırlamak gerekiyor.
Geleceğin en güçlü üniversitelerini yaratmak için şimdiden çalışmak gerekiyor.
Başta da söyledik;
“Bunun için önemli bir birikim gerekli” diye.
O nedenle bilgi biriktirmeli üniversitelerimiz…
+++
ESOGü Rektörü Kemal Şenocak’ın bir tespitini okuyoruz Ali Baş’ın köşesinden.
Diyor ki;
“Hocalara arkadaşlar benim 2. ajandam yok.
1. ajandama göre de bu üniversitenin araştırma üniversitesi olması için uğraşacağız.
Bakıyoruz bir bölümde ortalaması 0 (sıfır) makale.
Diğer bölümde hoca başına düşen bir makale…
Otomatikman genel değerlendirme 0.5'e düşüyor.
Bu haliyle araştırma üniversitesi olmasına imkan yok.
Buna kızıyoruz haliyle.
Diyorsun niye bu bölüm çalışmıyor?
Burası üniversite lise değil. Burada sadece eğitim yok.
Araştırma da yapacaksın.
Okutmandan bir farkınız olması lazım.
Sadece ders vermeye geliyorsanız buraya gelmeyin kardeşim.
Liseye gidin. Ben ne yapayım o kadroyu!”
+++
Rektör Şenocak şunu söylüyor aslında;
“üniversitede hiçbir bilgi üretilemiyor.
öylesine bir üretimsizlik ki, hocaların yazdığı makale sayısı bile koskocaman “0”
Yani araştırma hiç yok!
Böyle olunca yerinde sayan bir üniversite profili çıkıyor ortaya…”
+++
Şenocak’ın tespitleri ile bizim gelecek adına üniversitelerimizi hazırlama teorimiz birbiriyle çelişiyor.
çünkü;
Geleceğe üniversite hazırlamak için dediğimiz bilgi birikimi gerekiyor.
Ortada hiçbir bilgi üretimi olmayınca da, maalesef ki sadece günü kurtarma işleri ortaya çıkıyor.
Bu zihniyetle de “Bırakın yüz yılı, beş yüz yıl geçse, bizim üniversitelerimiz gelecekte bir değer taşımayacak” anlamını çıkarıyoruz.
+++
Lafı uzatmayalım…
Rektörümüz şahane bir tespit yapmış.
Ancak bu tespitin ardından harekete geçecek kişi de yine kendisi.
Ve dahi, o korkunç olaydan sonra da üniversiteyi derleyip toparlama görevi ile kendisi ESOGü’ye atandı.
Umarız tespitinden yola çıkarak gerekli dokunuşları yapar.
Evet, işi kolay değil ama artık bir yerlerden başlamak gerekmiyor mu?