İYİ Parti teşkilata kilidi vurdu artık, iflah olmaz diyenlere inat ısrarla gündeme alıyorum.

İYİ’ler duruyor diyorum.

Serdar Başkan zaten derin bir sessizlik içerisinde…

Çek git diye sürekli çağrıda bulunurken, çekip gitti mi acaba diye içime bir şüphe düştü geçtiğimiz günlerde.

İYİ Parti’den AK Parti saflarına katılan Musa Yılmaz’ın da AK Parti Medya ve Tanıtım Başkanı olduğunu duyunca büyük ihtimal dizlerinin üzerine çöktü.

Eskisi kadar acıtmıyordur ama ne badireler atlattık, ne istifalar gördük başkan, Yılmaz’ın başkanlığı mı yıkacak bizi?

Bak bizi diyorum!

İstifaları, gitmeleri o kadar benimsedim ki…

Herkes gitti, bir ben kaldım!

Çok eleştiriyorum diye kızıyordunuz, sanki İYİ Parti karşıtıyım gibi bakıyordunuz ama bir baktınız ki İYİ Partili gibi duranlar karşıtmış.

Geriye bir ben kaldım İYİ’mi?

Eskişehir teşkilatı öyle bir noktaya geldi ki artık kızamıyorum.

Hatta bazen kapıyı usulca çalıp, sessizce kenara oturup, “Var mı yapabileceğim bir şey” diye sormak geliyor içimden…

Bu arada…

Serdar Başkan hala Tepebaşı adayını açıklamadınız, aday mı bulamadınız?

Gidenler sert gitti de bir Tepebaşı adayı nasıl gelmedi inan sinirleniyorum.

Bir kere de gelin ya…

Gelin…

Ne olacak sanki?

Hep gitmeler olmaz ki?

Bazen beni yaz diyesim geliyor, gezerim, üç- beş oy katkım olur belki.

Bilmiyorum Serdar Başkan…

Bunu bile düşündüm.

Ama şartlarım var.

Aday olunduğunda şöyle oluyor mu?

“Tepebaşı’nda bir oy bana, Büyükşehir’de kime atarsan at gardaşım”

Bu stratejiyi hatırladın mı?

Siz de benzerini genel seçimlerde uygulamıştınız, ben de yerele indirgesem ihraç sebebi mi partiden?

Gülme!

Biliyorum, partide ihraç edecek üye mi kaldı da beni edeceksiniz?

Birde ben partili değilim.

Kendim çeker giderim gerekirse…

Ya da ihraç edin, sen de “bu kez istifa yok, ihraç ettik” diye söylersin.

Mutlu olursun.

Yüzün biraz tebessüm eder.

Aklıma bu formül geldi.

İşin şakasını bırakalım.

Yoksa seni Tepebaşı adayı mı yapmaya karar verdiler diye geçtiğimiz gün sorguladım.

Gülme başkan!

Olmaz deme!

Olmaz denilen her şeyi gördü bu gözler…

Yapma Serdar Başkan diyeceğim…

Eyleme Serdar Başkan diyeceğim…

Yol yakınken dön Serdar Başkan diyeceğim ama dinlemeyeceksin!

Sen en iyisi bildiğin yoldan git Serdar Başkan…

Ama bak yine uyarıyorum!

Bu yoldan gidersen geri dönüşü de yok biliyorsun…

Bir nevi çekip gitmiş oluyorsun