
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Siyasetin geldiği nokta...
Yapılan bir araştırmada en güvenilir kurumlar belirlenmiş...
Başka bir araştırmada ise...
Hiç güvenilmeyen kurumlar...
Bu araştırmaya göre, vatandaşın hiç mi hiç güvenmediği kurumların başında, siyaset ve siyasetçi geliyor.
Kısacası...
Vatandaş, siyasete de, siyasetçiye de güvenmiyor.
Aslına bakarsanız, demokrasi ile yönetilen ülkelerde siyaset hizmet etmenin en büyük aracı.
Ama Türkiye'deki siyasetçi profili, bu anlayışı yıkıp geçmiş.
Yani...
Kötü siyasetçiler, siyaseti de bir anlamda çirkinleştirmiş.
Tüm bunlardan sonra şunu rahatlıkla söylemek mümkün...
Türkiye'de kötü olan siyaset değil, siyaseti yapanlar.
Gelelim siyaseti yapanlara yani, siyasetçilere...
Siyasetin ne yazık ki bir okulu yok.
Siz bakmayın öyle açılan siyaset okullarına falan...
Bu iş, bizzat yapılarak öğrenilen bir iş.
Yani...
Zaman ve para harcayıp yorulacaksınız ki, siyaseti öğrene bileseniz...
Bu durum, bundan 10-15 yıl öncesine kadar böyleydi.
İnsanlar siyasete kendilerini adarlar, arkasından da partide ki üyelerin ya da delegelerin teveccühleri ile bir yerlere seçilirlerdi.
Çünkü...
Siyasi partilerde bir koltuğa aday olmanın yolu bile, üyeler ya da delegelerin teveccühü ile mümkün olurdu.
Sonradan, siyasi partiler kenti tüzüklerine "merkez yoklaması" diye bir madde koydular.
Böylece inisiyatif parti üyeleri ve delegelerden çıkıp, Genel başkanlara geçti.
Anlayacağınız...
Aday olacaklara da, koltuğa oturacaklara da Genel başkanlar karar vermeye başladı.
Ve böylece, siyasetin bütün ayarı bozuldu gitti.
Ömründe siyasi partinin önünden geçmemiş insanlar, sırf Genel başkanların kişisel tercihi ile koltuklara oturdular.
Ömrünü siyasete harcamış insanlar ise, Genel başkanlar istemiyor diye hak ettikleri koltukların yanından bile geçemediler.
Bu konum hala devam ediyor.
Hala Eskişehir'de, Kars'de, Sivas'da kimin milletvekili olacağına, o şehirlerin halkı yerine, Genel başkanlar karar veriyor.
Ankara'da oturdukları masa başında, Kastamonu milletvekilini belirliyor.
Halk ise, Ankara'da pişirilen ve önüne konulan çorbayı içmek zorunda kalıyor...
Tüm bunları niye anlatıyoruz.
Mustafa Sarıgül ve arkadaşları tarafından başlatılan hareketin ilk büyük mitingi yapılmış önceki gün İstanbul'da...
Sarıgül bu mitingde yaptığı konuşmada;
-"Bizim partimizde adayları ne ben, ne delegeler seçecek. Adayları partinin üyeleri belirleyecek" demiş...
Doğru olan yöntem bu da...
Nedense iş başına gelindiğinde doğru uygulanmıyor...
Bunu özellikle uygulamayanlar ise...
bizzat genel başkanların ta kendisi oluyor...