Sosyal Sermaye ve Kent Üzerine



3 Temmuz 2018 tarihinde başlayan “UMTİK 2018 - 18. Uluslararası Makine Tasarım ve İmalat Kongresi” açılış panelinde sona doğru söz sosyal sermaye konusuna döndü. Yeni çağın işbirliği, ortak çalışma ve fiziki veya sanal takım çalışması gibi özelliklere sahip olduğunu / olacağını söylerken sosyal sermaye konusundaki zafiyetimizi bir kez daha hatırladık. Bu zafiyetin varlığından daha önemli bir diğer konu ise bu sorunu bir çözüme kavuşturmak için fazlaca çaba içinde olmamamız…

çevremizde ekonomik işbirliklerinin veya ortaklıkların oluşmasındaki başarısızlık sıklıkla konuşulur. Hemşehriler olarak birlikte iş yapamadığımızdan şikâyet ederiz. Geçmişte yapılmaya çalışılmış çok ortaklı girişimlerin başarısızlıklarına işaret ederek örnekler vermeye çalışırız.

Birlikte iş yapabilmek için, bir küme veya işbirliği ağı kurabilmek için niyetin ve finansın yeterli olduğu gibi bir kanıya sahibiz. Başaramadığımızda da genelde sorunun kaynağının teknik sorunlar veya finans olduğunu iddia ederiz. Birlikte iş yapmanın farklı boyutları olabileceği aklımıza bile gelmez.

Dünyada iş alanında kümelenmeler ve işbirlikleri hızla gelişiyor. Taylor’un işi küçük parçalara bölerek yapma anlayışı gelişerek işleri bir küme veya işbirliği ağı içinde birlikte yapmaya dönüştü. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde birlikte iş yapmanın, kümeler ve işbirliği ağları oluşturmanın örneklerini görüyoruz. Yine bu ülkelerde birlikte iş yapmak için finansal sermayenin dışında başka sermaye türlerinden de söz edildiğini görüyoruz.

Kümeler veya işbirlikleri halinde iş yapabilmek için sayılan sermaye türlerinden birisi ekonomik sermaye ve doğrudan finansa dönüşebilen ve mülkiyet haklarının oluşumunda kurumsallaştırabilme özelliği olan sermaye olarak tanımlanıyor. Sözün kısası; ekonomik sermaye para demek…

İkinci bir sermaye türü olarak kültürel sermaye dile getiriliyor. Kültürel sermaye, paraya dönüştürülebilme ve eğitim kalitesinin oluşumunda kurumsallaştırabilme özelliği olan sermaye türüdür. Basitçe söylersek; firmaların ve ilgili sektörün konuya ilişkin genel anlamda kültür ve eğitim düzeyinden söz ediliyor.

Sosyal sermaye ve kültürel sermaye ile sıklıkla karıştırılan bir diğer sermaye türü ise beşeri sermaye. Bir başka deyişler “insan kaynakları” olarak isimlendirilen konu. Beşeri sermaye, eğitim ve yetenek gibi (iş dünyasından söz ediyorsak firmadaki veya sektördeki) kişilerin sahip oldukları niteliklerdir.

Ekonomik sermaye, kültürel sermaye ve beşeri sermayeyi saydıktan sonra sıra, kümelenmelerin ve iş birliği ağlarının can alıcı türü olan sosyal sermayeye geldi. Sosyal sermaye, sosyal bilimler alanında kullanılan bir kavramdır. Kişilerin, firmaların ve sektörlerin birlikte iş yapma, işbirlikleri oluşturma ve kümelenmelerde yer alma durumlarını anlatır. Basit olarak söylenirse; kişi veya kurum ve kuruluşlar arası güvene dayalı ilişkilerin ekonomik açıdan incelenmesi “sosyal sermaye” olarak isimlendirilir.

Yukarıdaki kısa özetimden de anlaşılacağı gibi; ekonomik sektörlerde kümelenmeler ve işbirlikleri oluşturmak için bu birlikteliğe katılacak kişi veya işletmelerin sosyal sermaye düzeylerinin tespiti gerekir. Ayrıca kültürel sermaye olanaklarının incelenmesinde de yarar görülmelidir.

ülkemizde birlikte iş yapma kültürü eksikliği (bir başka deyişe sosyal sermaye zafiyeti) iyi bilinir. Ama bu alandaki sorunları gidermek için akılcı girişimlerde bulunduğumuz da söylenemez. Sosyal sermaye, diğer türlerde olduğu gibi bir yatırım alanıdır. Bir kümelenme veya işbirliği ağı çalışmasına girişmeden önce sosyal sermaye düzeyinin nasıl dikkate alınacağı, bu alanda iyileştirmelerin neler olduğu ve mevcut sorunları nasıl giderileceği hesaplanmak zorundadır. Sosyal sermaye zafiyeti çözmek için ciddi adımlar atmamız gereken önemli bir sorundur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi