Stres Ortamında Denge

İktisadın klasik tanımını hatırlayın. Sonsuz ihtiyaçları kısıtlı kaynaklar ile tatmin etmek… Kişisel yaşam da böyledir. Her isteğimizi ve ihtiyacımızı tatmin edemeyiz; her zaman çözmediğimiz sorunlar olur. Elimizdeki maddi kaynaklar genelde sınırlıdır. Zaman olgusunun da bundan bir farkı yok.

Zihinsel olarak bir zaman dilimini daha uzun ya da daha kısa hissettiğimiz durumlar oluyor. Ama basit olarak bakarsak bir gün 24 saat, bir saat 60 dakika, bir dakika ise 60 saniye; asla daha fazla değil. Yaşam süresi olarak bu saatlerin, dakikaların ve saniyelerin kaç tanesine sahip olacağımızı bilmiyoruz. Bilinmeyen geleceğe doğru ilerlerken kaynaklarımızı ve zamanımızı başkalarına olduğu kadar kendimize pay etmeyi de bilmek ve başarmak zorundayız.

Kendi payımıza ayırdığımız kaynaklar ve zamanla yapmak istediklerimiz olacak. Ama tümünü kendi başımıza başarmamız mümkün değil. Bu nedenle kişisel yaşamın sosyal, kültürel, duygusal, düşünsel ve maddi ortaklıklarla kesişen kısımları oluyor. Bir ilişkiler düzeni içinde yer almak ise kişisel yaşamı daha karmaşık hale getiriyor. Bir de; genel anlamda yaşam dediğimiz olgunun hızlanma niteliği var. Daha hızlı ve daha karmaşık bir ortamda yaşamak, doğal olarak bedensel ve zihinsel olarak üzerimizde çeşitli baskılar ve gerginlikler yaratıyor. Tüm düşünce ve duygulanımlar birikim yaratıp asla yaşama yetişemeyeceğimiz ya da başarılı ve mutlu olamayacağımız gibi takıntıyla ‘dipsiz olumsuzluk bataklığına’ savrulmamıza neden olabiliyor.

Eğer bulunduğumuz ortamı, durumu, şartları doğru tespit edemiyorsak ve elimizdeki (veya erişilebilir) kaynakları gerçekli olarak göremiyorsak, yaşamdan beklenti ve umutlarımız hayal olmaktan öteye geçmez. Yapmak istediklerimiz gerçekçi olmayan beklentiler haline dönüşür.

Umutlarınızı, beklentilerinizi ve isteklerinizi bir kâğıda listelediğinizi düşünün. Bu listedeki gerçekçi olmayan beklentiler, genel olarak olumsuz (negatif) hissetmenizi sağlayanlardır. Bunlar sadece sizin kişisel istek ve ihtiyaçlarınız olmayabilir. Pek çok durumda olumsuzluğa neden olan şeyler başkalarının (ailenizin, eşinizin, çocuklarınızın, özel veya iş arkadaşlarınızın, yakın ve uzak çevrenizin) sizden bekledikleri de olabilir. Başarılamayan beklentiler, gerçekleşmeyen umutlar ve tatmin edilemeyen ihtiyaçlar sonuç olarak stres, hayal kırıklığı ve hüsran yaratırlar. Giderek olumsuz bir zihinsel harita (etki-tepki modeli) oluşmasına katkı yaparlar.

Geçmişe oranla kişisel yaşamın unsurlarının sayısı ve çeşitliliği arttı. Tatmin olmak için tüketmemiz gerektiğini kabul ettiğimiz çok daha fazla ürün ve hizmet var. Zaman içinde kişisel tatmine yönelik yeni ilişki biçimleri gelişti, çeşitlenmeye devam ediyor.

Eğitim, hızlı ve karmaşık duruma gelen ekosistemin gereği olan yaşam boyu hale dönüştü. İş kurmak veya bir yerde ücretli çalışmak için gerekli olan bilgi, beceri ve yeteneklerin sayısı giderek artıyor. Kısaca özetlediğim bu görünüm, bireyler için çok daha fazla koşuşturma, zamanı daha yoğun kullanma, dolayısıyla daha fazla baskı ve gerginlik yaratıyor. Elimizdeki kısıtlı kaynakları ve uzunluğu belirsiz zamanı çok daha etkili ve verimli kullanma çabası aynı zamanda yeni duygusal-düşünsel baskı ve gerginliklerin de kaynağı olabiliyor. Bu noktada yapabileceğimiz en büyük hata, kişisel ve çevresel faktörlerin üzerimizde yarattığı baskı ve gerginlik toplamını olumsuz bir zihinsel harita (etki-tepki modeli) haline dönüştürmek olabilir. Buna geçit vermemeliyiz.

Çevremizdeki dünya bir gerçekliktir. Onunla uyum içinde yaşamak zorundayız. O dünyanın risk ve tehditlerinden korunurken aynı zamanda fırsatları da değerlendirebilmeliyiz. Bunu başaran kişilerin yaşama olumlu tepki verebilen insanlar olduğuna dikkat edin. Elinizde mevcut olan veya erişilebilir kaynakları ve varlıkları tanıyın. Listenizdeki beklenti, istek ve ihtiyaçların yerine gelmesini sağlayacak olanlar bunlardır.

Sonuçta kişinin yaşamı boyunca çözmeye çalıştığı (yukarıda sözünü ettiğim) problem de iktisadın temel problemi ile aynıdır ve süreklidir. Birey olarak bunu dengeyi sağlamanın ilk şartı olumlu bir zihinsel haritaya (etki-tepki modeline) sahip olmayı başarmaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi