Gürcan Banger
Sürdürülebilir sağlıklı kent
İç Anadolu kentlerinin tipik özelliklerinden biri, ilkbahar ve güz özelliklerinin fazlaca yaşanmamasıdır. İklim, hızla kıştan yaza geçer. Hele kırsalda yaşamıyorsanız, baharı fark etmek, yakalayıp yaşamak çok zordur.
Bugünlerde mevsimin inişli çıkışlı şekilde kıştan yaza tırmandığı bir dönemi yaşıyoruz. Her ne kadar gece sıcaklıkta gündüze oranla 20 derecelik fark olsa da; pek çok kentli yurttaş bu yıl da baharı yaşamayı kaçıracak gibi görünüyor. Bahar mevsimi, özellikle İç Anadolu kentlerinde geç kalınmış bir tiyatro oyununa benziyor. Tiyatro binasına ulaştığında kapılar çoktan kapanmış oluyor.
Kentin dışına çıkıldığında ise kısa da olsa baharı görmek, duymak ve koklamak mümkün oluyor. Ama kentin mekanik yaşamına öylesine sıkışmışız ki; yaşadığımız duvarların arkasında mevsimlerin değiştiğini kavramakta zorluk çekiyoruz.
Duvarlar diyorum çünkü sadece binalarda çepeçevre kuşatılmış değiliz. Sokağa çıktığımızda da dev binalar yolumuzu kesiyor, bizi yüksek duvarlarla oluşturulmuş uzun kent koridorlarında göğü bile göremeden yaşamaya mahkûm ediyor.
Sağlıklı bir kent, öncelikle insanları sağlıklı olan kent demek… O kentle ilgili kalp hastalıkları, krizler, kanser gibi ölümcül sorunlarla ilgili istatistikler nasıl bir yerleşimde yaşadığımıza ilişkin ipuçları verir. Ruh sağlığımızla ilgili ölçümler ve karşılaştırmalar da önemli.
Sağlıklı bir kent, kendi ilerleyişi içinde insanlara daha sağlıklı ortamlar, mekânlar ve fırsatlar sunmalıdır. Kentsel mekân kullanımından elde edilen iyileşmeleri görmek zorundayız. Kentimizi, benzer kentlerle karşılaştırdığımızda; sağlıklı ortam ve hizmetler sunulmasından dolayı yurttaşların daha az oranda hastalıklarla boğuşmak durumunda kaldığını görmemiz gerekir. Sağlıklı bir kent, insanların daha sağlıklı yaşabilecekleri fırsatlar sunar.
Kentte kendimizi mahkûm etmemizin tek aracı, bizi çepeçevre saran duvarlar değil. Önce çağdaş kent yanılsaması ile yüksek duvarları ve uzun koridorları olan kentsel mekânları yaratıyoruz. Sonra da bu uzun mesafeleri aşmak için taşıt ismini verdiğimiz araçlarla havayı kirletiyor, kaynaklarımızı gereksizce harcıyor ve sağlıksız beslenmemizi taşıt kullanma tembelliği ile pekiştiriyoruz. Sağlıklı bir kent, insanları taşıt kullanmaya değil, yürümeye teşvik eder.
Bir kent ile ilgili karar vermenin araçlarından biri de insan gücüyle çalışan bisikletlerin kullanım durumuna bakmaktır. Sağlıklı kentlerde uzun sayılabilecek mesafeleri kat etmek için yürüme veya bisiklet kullanma tercih edilir. Eğer bir kentte bisiklet kullanımı, kent trafiğini tehdit eden bir unsur olarak algılanıyorsa, o kentte yapılmış ve yapılmakta olan çok ciddi yanlışlar var demektir.
Bir kentte yapılacak bir yürüyüş, yorulma mesafesinde sağlıklı bir açık ortamda dinlenebilmek demektir. Bu nedenle sağlıklı bir kent, insanlara açık havada örneğin baharı görerek, koklayarak yaşayabilecekleri imkânlar sunar. Eğer çevresi duvarlarla çevrilmiş bir ortamda nefes almaya çalışıyorsanız, ortada ciddi kentsel yanılgılar var demektir.
İşin özeti şu: Sağlıklı bir kentte insanlar mevsimleri görür, duyar, koklar ve sağlıkla yaşarlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.