
Gürcan Banger
Toplum, Birey, Kalite ve Yaşam
Bu sıralar ilk baskısı 2013’te yapılmış bir öykü kitabı sosyal medyada gündem konusu oldu. Kitabı tartışmaya açan ise içinde yer alan pedofili temalı bir öykü… Son yıllarda kadına ve özellikle çocuğa taciz ve tecavüz olayları nedeniyle konunun canlı olması, malum kitaba karşı haklı bir antipati ve tepki oluşturdu. Pornografi ve pedofili merakı, ‘kitap piyasamızda’ ‘popüler’ kalma çabasından olan, ismi büyüklü – küçüklü başka ‘yazar’ tayfasında da ‘hastalık’ haline gelmiş durumda…
Sanat adına bu tür barbar pornografik yazma ve yayın girişimleri gelişmiş toplumlarda da var. Ama bu türden (haklı olsa da) linç girişimlerine yol açmıyor. Toplum ve birey, kendi sosyal ve etik şartları içinde bu tür yayınları (aynı zamanda yazarını ve yayıncısını da) elemeyi tercih ediyor. Eğer toplum sosyal olarak sağlıklı, sanat ve özelde edebiyat açısından kalite temelli seçici değilse, bu tür ‘yazar-çizer güruhunun’ varlığı da kaçınılmaz oluyor. Toplumun estetik ve kalite seviyesi, ‘sanat’ olarak anılan faaliyet dalının da düzeyini belirliyor.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada dikkatimi çeken haberlerden bir diğeri, kamunun din kurumunda mevki sahibi idarecilerinden birinin dini kurumlara dolar ile yardım yapılması konusundaki sözleri oldu. Haberde söz edildiğine göre bu kişi, “eğer dolarla yardım yapılırsa, doların değeri yükseldikçe sevabın da yükseleceği” yönünde bir açıklama yapmış. Alıcısı olmayan mal, piyasada var olmuyor. Bu sözlere inanıp ona göre davranacak bir toplum kesiminin varlığından artık kuşkumuz kalmadı. Eğer toplum kalite açısından seçici değilse, bu tür idarecilerin varlığı da kaçınılmaz oluyor. Toplumun bilgi, deneyim, gelenek ve kalite seviyesi, ‘moral değerler’ olarak anılan faaliyet dalının da düzeyini belirliyor.
Yaşam, yalınlık ve verimlilik… Yaşamımızdaki nesnelerin sayısı (özellikle sanal olanların sayısı) o denli arttı ki, gerçek dünya ile bağlarımız adeta zayıfladı. Daha karmaşık hale gelen bir dünyada, sanki daha lezzetsiz bir yaşamı sürdürüyoruz. Tüm günümüzü işgal edecek koşuşturmalarımız var. Zamanı tüketmek için hiçbir dönemde bu denli fazla sayıda ve çeşitli ‘oyuncaklarımız’ olmamıştı. Ama GDO’lu hale gelen yaşamla birlikte, lezzet de kaçtı gitti. Yaşamımızı daha ‘kaliteli’ yapma kaygıları içinde, daha yalın ve daha verimli yaşamın imkânlarını yitirdik gibi…
Kalite
Kalite, iş dünyasında müşteri ihtiyaç, talep ve beklentilerine uygunluk düzeyi demektir. Bu uygunluğun derecesi ne denli yüksek olursa, o işi yapanın ve ürettiği mal ile hizmetlerin o kadar yüksek kalitede olduğu söylenir.
Bu anlayışı yaşamın tüm alanlarına yayarak da ele alabiliriz. örneğin insanın ‘kaliteli’ olması; çevresine nasıl yaklaştığı, ne tür bir tepki modeli olduğu ile ilgilidir. İnsanın yaşam çevresinin en önde gelen unsurlarından birincisi kendisidir. Dolayısıyla kendisi için ne istediği ve beklediği ile bunu ne denli yerine getirdiği, insanın öz-kalitesinin belirleyicilerinden birisidir. Bu nedenle insanın kendisini geliştirmek için yaptıkları ile çevresi için yaptıkları arasında bir paralellik olmak zorundadır. Kendi gelişimi için emek ve zaman vermeyenin, çevresine katkısı olacağını söylemek zordur.
İyi Yaşam
İngiliz roman, oyun ve öykü yazarı W. Somerset Maugham (18754-1965) şöyle demiş: “Yaşamın eğlenceli yanlarından birisi de şudur: En iyi dışındakileri kabul etmeyi reddedersen, çoğunlukla onu elde edersin.” İnsanın kaliteli bir yaşama ulaşmasının ilk ilkesi, kendisi ve çevresi için kaliteli olmayanı kabul etmemektir. Dolayısıyla kalite için mücadele etmek, hem birey hem de çevre açısından işin başlangıcı sayılır.
İnsanı kaliteli bir yaşam yolundan uzaklaştıran faktörler arasında tembelliği, kolaycılığı, kayıtsızlığı, duyarsızlığı, adam-sendeciliği ve ucuzculuğu saymam gerekir. Yaşam kalitesinin odağında insanın kendisi var. Bu nedenle bireyin kaliteli yaşam savaşı, öncelikle kendini kaliteli hale getirmesi ile ilgilidir.
Bireyin kendi kalite mücadelesi, sadece gelir düzeyine indirgenmemeli. Kişi sosyal ve kültürel yaşam boyutunda da kalite uğraşı içinde olmalı. Şu da bir gerçek ki; içinde bulunduğumuz yüksek ivmeli yaşam akışı, kendini geliştirmeyi bir yandan zorunlu kılarken artan seçenekler doğru tercihler yapmayı da zorlaştırıyor. Hiç kuşkusuz; yeterli gelire sahip olmak önemlidir; çünkü insanlar iyi yaşamayı hak ederler. Ama kişinin kendi yaşamına sadece gelir açısından bakması, onu borsada bir hisse senedi düzeyine indirgeyebilir; bu yanlışa savrulmamak için dikkatli olmalı. Yaşamdaki başarı öykülerini incelediğimizde; kaliteli yaşam düzeyini yakalamış olanların gelir dışında başka faktörlerde de başarılı olduğunu görürüz.
Tembellik kolay ve çekicidir. Mücadele zor görünür. Unutmamalı ki; kaliteli olana erişmek için emek ve zaman harcamak gerekir. Gündüz güneşin, gece ise ay ve yıldızların altında hiçbir şey tesadüfi değil. Kaliteli, yalın ve verimli yaşam özlenecek bir şeydir.