Transhümanizm Çağı Neler Getirebilir?



Transhümanizm; insan bedenini ve zihnini dönüştürmek üzere teknolojinin getirdiği imkânlardan yararlanmayı hedefleyen bir felsefedir. Transhümanist yaklaşım; insan türünün fiziksel, zihinsel, entelektüel ve sosyal olarak gelişimi için insanın şartlarını esastan değiştirmeyi hedefliyor. Bu felsefenin arka planında insanın özgelişim için olan arzusu ve yaşam çevresinde mevcut olan diğer aktörler karşısında daha güçlü olma evrimsel güdüsü yer alır. Bu süreçte günümüzde bazılarına tanık olmaya başladığımız ileri teknolojiler yanında genetik iyileştirme yer alacak. Başlangıç olarak 2030 ve sonrasına tarihlenen ve 'henüz' sonu belli olmayan bu döneme "İnsan Ötesi Çağ (Transhümanist Çağ)" denebilir.

Yukarıda özetlenen transhümanizm insanı yeterince tanımlı olmayabilir. Bu nedenle Transhümanizm Çağı'nda insanı etkileyecek olan teknolojilere ve gelişmelere bakmak uygun olur. Bu konuda başlangıç olarak birkaç başlık söyleyebiliriz. Örneğin tıbbi iyileştirmeler sayesinde insan bedeninde bir fonksiyonun (organın) kalıcı biçimde değiştirilmesi ile insan çok daha üretken, verimli ve yaratıcı hale gelecek.

Yaşlanma konusundaki sosyal algı, yaşlanmanın iyileştirilebilir bir hastalık olduğu şeklinde değişecek. İnsan tanımı içine zihinsel ve duygusal özellikleri olan insansılar da daha olacak. Bu saydıklarım, Transhümanizm Çağı'nın ilerleyen dönemlerinde olabilecekler konusunda bazı öngörü örnekleridir. Ama transhümanizm felsefesinin özü, kısaca bir teknolojinin (veya teknolojiler demetinin) insan tanımımızı nasıl değiştirip dönüştüreceği ile ilgilidir.

Değişim – Dönüşüm Örnekleri
Transhümanist Çağ'ın insanı nasıl dönüştürebileceğine ilişkin başka örnek öngörülerde sıralayabiliriz. Örneğin insanın kullanacağı bedensel protezlerin kendi doğal organlarına oranla daha yüksek performanslı olması bunlardan birisidir. Dolayısıyla engelli, özürlü veya sakat gibi nitelemeler tarihe karışacak. Bu gelişmeye genel anlamda "artırılmış (zenginleştirilmiş) beden" adı veriliyor.

İnsanın beynini ve zihinsel potansiyelini çok daha etkili ve verimli kullanmasına imkân tanıyan yeni teknolojik gelişmeler gündeme gelecek. Sonuçta insanın bilişsel özelliklerinin doğal durumuna oranla iyileşmesi bekleniyor. Bu iyileşme muhtemelen bilişsel iyileşme sağlayan yeni türden ilaçlar, genetik mühendisliği, sinirsel implantlar ve protez biçiminde bağlanan sanal beyinler sayesinde olacak. Protez sanal beyinlerin insana eklenmesi ve/veya insan beyninin bilgisayar sistemlerine doğrudan kablosuz bağlantısı sayesinde yapay zekâ ile bütünleşme daha yüksek yoğunlukta gerçekleşecek, insanın problem çözme performansı görülmemiş ölçüde artacak.

Transhümanist Çağ, insan açısından birbirine eklemlenmiş yapay zekânın ve artırılmış gerçekliğin çok yoğun ve yaygın biçimde kullanıldığı bir dönem olacak. Bu durum; düşünme, iletişim kurma ve her türlü etkileşme davranışlarımızı büyük ölçüde değiştirecek.

Yapay zekâ ve artırılmış gerçekliğin bütünleşmesiyle oluşan yapay destek sistemi, örneğin optik ve işitsel (muhtemelen diğer duyu organı özellikleri de dâhil olacak şekilde) implantlarla birlikte çalışarak insanın çevre algılama özelliklerini geliştirecek. Transhümanist Çağ insanı karşısındaki insana baktığında onunla ilgili görsel profilinin (fiziksel görünümünün) ötesinde çok daha fazla enformasyona erişebilecek.

Transhümanist felsefenin yukarıda özetlenenlere oranla daha büyük bir hayali, ileri teknolojiler sayesinde insana en uzun ve en sağlıklı yaşamı sunabilmektir. Bu amaçla genetik mühendisliği, biyoteknoloji, nanoteknoloji, yapay organ teknolojisi vb. gibi alanlardan yararlanılacak. Bu hayalin özü, ortalama insan ömrünün 100+ yılın ötesine taşıyabilmektir. Yukarıda söz edildiği gibi transhümanizm, yaşlılığın iyileştirilebilir bir hastalık olarak kabul edildiği bir sosyal algıyı hedefler.

Konuya yarınki yazımda devam edeceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi