Tüketim tutsaklığımız

Sanki 30-35 yılda mutluluk ve özgürlüğün tanımları değişmiş gibi… Her iki tanım da daha fazla tüketime endekslenmiş sanki. Ne tüketeceğimizi seçerek özgür ve daha fazla tüketerek mutlu olmaya çalışıyoruz.

1980’li yıllardan önce de tüketim anlayışı, tatmin ve mutluluk üzerine kurgulanmamış mıydı?” şeklinde sorular muhtemeldir. Son çeyrek yüzyılla daha öncesi arasında ciddi bir fark var. 1980 öncesi dönemde Dünya ekonomisi, gerçek veya sahte ihtiyaçları karşılamak üzere mal ve hizmetleri üretiyor ve yeniden üretiyordu. Son çeyrek yüzyılda ise kütlesel üretimin yanında yeni ihtiyaç üretimi felsefesi eklendi. Dünya ekonomisi artık sadece ticari emtiayı değil, aynı zamanda ihtiyaçları da üretiyor ve yeniden üretiyor. Böylece sınırsız tüketimin önündeki engeller kalkmış oluyor. Tüketmek için daima yeni, yepyeni mal ve hizmetler var.

Eğer ekonomi öncelikle sınırsız tüketim üzerine kurgulanırsa, üreticiler ve satıcılar açısından çözülmesi gereken birkaç sorun var demektir. Birincisi; insanların daha fazla tüketmeye ikna edilmesi ve yönlendirilmesi. İkincisi ise yoğun üretimi destekleyecek olan aşırı tüketimin oluşmasını sağlayacak araç ve mekanizmaların oluşturulması…

Artık; başta TV kanalları ve İnternet olmak üzere üreticilerin ve satıcıların çok sayıda tanıtım, reklâm ve propaganda araçları var. Bir kitapçı dükkânını gezerseniz, raflarda iletişim, pazarlama, satışçılık ve reklâmla ilgili çok fazla sayıda kitabın bulunduğunu göreceksiniz. Tüketimi destekleyecek mekanizmalar, hem donanım hem de yol-yordam ve felsefe olarak çok büyük hızla gelişiyor.

Diğer yandan ticaretin içerik yanında biçim olarak da değiştiğini gözlüyoruz. Küçük bakkal dükkânları, minik tekel bayileri, baba dostu terziler, semt fırınları, mahalle manavları büyük bir hızla tarihin tozlu sayfaları arasında yer almaya çoktan başladılar. İnşaat işlerindeki gelişme, hiç de bilişim ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemenin gerisinde kalmadı. Her doğan yeni günde yakın çevremizde yeni bir alışveriş merkezi veya kampanyalı veya indirimli satış yapan bir outlet mağazası görmeye alıştık. Bu yapılar, tüketicilere sadece alışveriş yapma imkânı sunmuyor; yeme-içme, gezme ve eğlenme gibi başka ihtiyaçların karşılanması için de yeni bir yapay dünya takdim ediyor. E-ticaret ve ona bağlantılı işler, ekonomik sektörlerin başat unsurları haline dönüştü. Teknolojik gelişmeler, her türden alışveriş olgusunu değiştirip dönüştürmeye devam edecek.

Öyle görünüyor ki; bu tüketim temposuyla gelirimiz ve sözüm ona ihtiyaçlarımız arasındaki uçurum her gün biraz daha fazla büyüyecek. Bugün tüketim özentisi yüklü kredi kartları ile yarattığımız sanal gelir kaynakları bile gelecekte yeterli olmayabilir. Nereye gittiğimizi durup düşünmenin zamanı çoktan geldi de geçiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi