Üreteni desteklemek dururken yapılan işe bakın

Türkiye, bir zamanlar tarımsal üretimde ‘’kendi kendisine yeten’’ 7 ülkeden birisiydi.

O dönemler çok gerilerde kaldı.

Artık ithal edilmeyen tarımsal ürün kalmadı.

Her şey bir yana, saman bile ithal ediliyor.

Uzun sözün kısası tarımsal üretimdeki tablo kap kara…

Türkiye gibi dört mevsimin yaşandığı, içinden çok sayıda akarsuyun geçtiği, devasa ovaların bulunduğu bir ülkede böylesi bir tablonun oluşması inanılır gibi değil…

Ne yazık ki, oluşmuş durumda…

Elbette ki, durduk yere ve kendiliğinden oluşmadı.

Kapkara tabloyu oluşturan faktörler oldukça fazla…

Yapılan yanlışlar saymakla bitirilemeyecek kadar çok.

Her şeyden önce verimli tarım alanları hunharca yok edildi.

Üreticilerin desteklenmesi gerekirken tam tersi yapıldı.

Üretimdeki girdi fiyatları akıl almaz oranlarda yükseltildi. Maliyetler korkunç boyutlara ulaştı.

Taban fiyat belirlenmesinde ise tam tersi yapıldı.

Belirlenen fiyatlar için ‘’komik’’ dense yeridir.

Bunların dışında da yapılan çok şey var.

Hepsini sıralamaya gerek yok.

Uzun sözün kısası üreticiyi, üretmekten vazgeçirmek için gereken ne varsa hepsi yapıldı.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘’Milletin efendisi’’ olarak tanımladığı köylü ‘’kendi topraklarında karın tokluğuna çalışan ırgat’’ haline getirildi.

Onca yanlışa direnip üretim yapmak kolay değil…

Üretmekten vazgeçenler oldukça fazla…

Sayıları her geçen gün artıyor da…

Rakamların ortaya koyduğu gerçek bu ne yazık ki…

Acil çözüm bulmak şart…

Ülkeyi yönetenlerin ‘’çözüm’’ olarak hazırladığı bir yönetmelik var.

‘’Ekilmeyen Arazilerin Kiraya Verilmesi Yönetmeliği…’’

Yönetmeliğe göre, ‘’bakanlık, mülkiyeti gerçek veya tüzel kişilere ait olup üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerini, arazinin vasfının değiştirilmemesi ve tarımsal üretimde kullanılması şartıyla sezonluk olarak kiraya verecek.

Tarım arazileri, Türk vatandaşı olan gerçek kişilere, sivil toplum kuruluşlarına ve meslek odalarına kiralanabilecek.’’

İnanılır gibi değil…

Vatandaşın arazisi, onun rızası olmadan bir başkasına kiralanacak.

‘’Ekilmeyen arazinin kiralanması’’ değil de ‘’vatandaşın tapulu arazisine el konulması’’ dense daha doğru olur.

Böylesi bir yönetmelik uygulamaya konulduğunda ‘’mal güvenliği var’’ denilebilir mi?

Denilemez…

Yönetmeliğin nasıl bir yarar sağlayacağını kestirmek olanaksız…

Anacak bugünden belli olan bir şey var.

Küçük üretici tamamen yok olur.

Ya işsizler ordusuna katılırlar ya da büyük şirketlere kiralanacak tarım alanlarında ‘’ırgat’’ olarak çalışmak zorunda kalırlar.

Ülkeyi yönetenlerin işine akıl sır erdirmek olanaksız…

Üreticinin neden üretmediği ortada…

Sürekli artan maliyetlerin altından kalkamıyorlar.

Para kazanmaları şöyle dursun borçlarını bile ödeyemiyorlar.

Onun içindir ki, haftalardır ‘’üretemiyoruz’’ diye feryat ediyorlar.

Yapılacak iş o feryatlara kulak vermek, üretim yapanı desteklemektir.

Bu da bilinmeyen bir yöntem değil…

Üreteni desteklemek yerine özel mülkiyete ait tarlalara el koyarak üretim yaptırmaya çalışılıyor.

Akıl alır gibi değil…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Vedat Alp Arşivi