Seda Kağıtcı

Seda Kağıtcı

Üzülüyorum

İşimiz gereği sık sık kalabalık ortamlarda bulunuyoruz. Ama bu ortamlarda bazen öyle farklı ve yadırgadığımız manzaralara şahit oluyoruz ki, gençliğin ne kadar dejenere olduğunu görünce ben kendi adıma çok üzülüyorum.

Öğrencilerin çoğunlukta olduğu kentimizde özellikle 18 yaş civarındaki bazı gençler toplum içinde nasıl hareket edeceklerini ne yazıkki bilmiyorlar. Aile terbiyesinden, saygıdan, gelenek ve göreneklerimizden ne yazıkki bir hayli uzaklar. Hepsini elbette aynı kefeye koymuyorum. Çok iyi yetişmiş, terbiyeli, zeki, saygılı, görgü kurallarını bilen, edepli gençlerimiz de var tabi ama ben utanma duygusundan uzak, saygısız, birlikte yaşama kurallarına uymayanları ele almak istiyorum bu günkü yazımda. Diğerleri konumuz dışında. Onları iyi yetiştiren ailelerini tebrik ediyorum. Çünkü eğitim elbetteki ailede başlıyor.

Örneğin tramvaylarda rastladığımız gençler saygıdan bi haber. Büyüklerine yer vermemelerinden tutun da, birbirlerine hitap ediş biçimleri, kullandıkları argo kelimeler, küfürler, uzaktan uzağa bağırıp, yüksek sesle kahkahalar atarak çevrelerindeki insanları rahatsız etmeleri, tramvaya bindikleri andan itibaren telefonla konuşmaya başlayıp, ineceği durağa kadar konuşmasını bitirmemesi ve konuştuklarına kulak misafiri olduğunuzda da bu konuşmanın ne kadar gereksiz bir konuşma olduğunu görmeniz, bu gereksiz konuşmayla boş yere kafanızı doldurmanız, binen genç çiftlerin toplum içinde uygunsuz hareketlerde bulunması, ayıp bilmemesi… Parklarda, köşe başlarında tuhaf davranışlar sergileyen, küçük çocuklara kötü örnek olan gençler…

Bu gençlerin ayrıca kılık kıyafetleri de yaşlıları hayrete düşürüp, ağızlarını açık bırakıyor son zamanlarda. Ben bile bazılarını görünce tuhaf karşılıyorum. Moda adı altında giyilen saçma sapan kıyafetlerle, artık kızların erkek, erkeklerin de kız gibi görünüyor olmaları gençliğimiz nereye sürükleniyor diye bizleri bir hayli şaşırtarak, üzüyor. Eskiden saygı vardı gençlerde. Büyükler gençlerin bir hatasını gördükleri zaman onları güzellikle uyarırlardı, onlarda büyüklerine saygı duyup, kendilerine çeki düzen verirlerdi. Şimdi öyle mi ya? Kimse kimsenin bir hatasını gördüğünde bırakın uyarmayı karşılaşacağı tepkinin ne olacağını bilmediği için bir şey söylemeye de korkuyor. Öyle çirkin ve ağza alınmayacak tepkiler veriyor ki gençler, onları görünce ve duyunca biz utanıyoruz adeta.

Özellikle nüfusu az olan küçük şehirlerden gelen yada tutucu ailelerinin baskısından bunalarak büyük şehirlerde okumaya gelen bazı gençler, kentimizin modernliğine adapte olabilmek adına adeta kabak çiçeği gibi açılıyorlar. Arkadaş çevrelerini yanlış seçmelerinden dolayı bazıları uyuşturucu bağımlısı oluyor. Bazıları gece hayatında yanlış yollara sapıyor. Binbir emekle onları okusun diye buraya gönderen anne babaları çocuklarını okula gidiyor sanarken onlar başıboş kaldığında sudan çıkmış balığa dönüyorlar adeta ve bazıları yanlış seçimler yaparak batağa sürükleniyor.

Aileler de sanki eskiden daha duyarlıydı. Özellikle de çocukları başka bir şehri kazanıp okumaya gittiğinde, kız olsun erkek olsun fark etmezdi, aileden bir büyükte mesela anne, abla, teyze kim müsaitse o şehre çocuğuyla birlikte giderdi. Şimdi kızlar ve erkekler karışık evlerde kalıyorlar zaten, kimi gençler rahata alıştıkları için yada aile baskısından uzakta olmak istedikleri için yaz tatillerinde bile memleketlerine gitmeyi istemiyorlar.

İnternet saçma sapan şeylerle dolu. Gençlerin çektiği, sosyal medyada, bazı paylaşım sitelerinde dolaşan ve milyonlarca insanın gördüğü ayıp ve anlamsız videolar gençliğin boş, yarınlarını düşünmeden, amaçları olmadan yaşadıklarını gösteriyor. Hani insan düşünmeden edemiyor, biz bu gençlere mi emanet edeceğiz ülkemizi? Yarınlarımızın teminatı bu boş beyinler mi olacak?

Bir anne babanın başka şehirde okuyan çocuğuna sadece para göndermesi yetmiyor. Hiçbir şeyi eksik olmasın, arkadaşlarından geri kalmasın diye elbetteki para gönderiyor aileler ama paradan daha önemlisi çocukları sevgi ve ilgiden yoksun bırakmamak. Ana baba ilgisizse yada ayrıysa, hele bir de ana baba okumamışsa, eğitimsiz, bilgisiz biriyse o çocuk da ailesinin bu duyarsızlığından kendini yalnız hissediyor ve olmadık kişilere hatta olmadık işlere kaptırıyor kendini. Gençlerimize yazık oluyor. Ben ailelerin bu konuda daha duyarlı, daha ilgili olmaları gerektiğini düşünüyorum.

Devir kötü, etraf kötü niyetli insan kaynıyor. Yabancı bir şehre okusun, adam olsun diye gönderdiği çocuğunun nasıl bir ortamda olduğunu, kimlerle arkadaşlık ettiğini ailelerin bir şekilde takip etmeleri gerekiyor. Bu çocuklar hepimizin, gençlik daha fazla pisliğe bulaşmadan, uyuşturucu kurbanı olmadan, kötü yola düşüp batağa saplanmadan gelin hep birlikte onlara sahip çıkalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Seda Kağıtcı Arşivi

Umut

06 Ocak 2025 Pazartesi 00:04