Verimli Çalışmak

Hepimiz verimlilik denen kavramı duymuş ve günlük konuşmalarımızda kullanmışızdır. Pek çok kavramda olduğu gibi verimliliği de gerçekten bilip kendi yaşantımızda gerçekleştirebildiğimiz ise biraz kuşkuludur. Verimlilik, çok basit olarak kaç litre sütten kaç kg. peynir yapabileceğimizdir. 10 litre sütten 1 kg. peynir elde ederken, kaliteden taviz vermeden bunu 9 litreye düşürürseniz verimlilik artışı sağlamış olursunuz. Özetle; verimlilik, çıktı ile girdi arasındaki orandır.

Türü ne olursa olsun, bir üretim yapmak için kaynaklar kullanırız; bunlara karşı elde ettiğimiz çıktının daha fazla miktarda ve kaliteli olmasını isteriz. İnsan veya kuruluş olarak en değerli kaynaklarımızdan biri zamandır. Biriktirilemeyen ve tüketildiğinde geri kazanılamayan bu değerli kaynağın verimli kullanılması birinci derecede önemlidir.

Verimli çalışmak gibi bir konudan söz ettiğimizde aklımızda önceden belirlediğimiz, insani veya kurumsal üretimin konusu olan hedeflerimize ulaşmak üzere zamanı ve diğer kaynakları etkili kullanmak vardır. Bu nokta, öncelikle ‘çok çalışma’ ile ‘zamanı ve diğer kaynakları etkin kullanarak çalışma’ arasındaki farka işaret eder. İnsanın kendine başına veya bir takım içerisinde verimli çalışması, ilk elde kişinin beden ve zihin sağlığı ile ilgili bir konudur. Bu bağlamda çok yönlü kişisel gelişim, verimli çalışma ile yakından ilintilidir.

Verimli çalışma, (maddi olandan zihinsel olana kadar) ilgilenilen üretim konusunda bilgi ve deneyim sahibi olmayı gerektirir. Bunu elde etmenin süreci ise yaştan, mekândan ve zamandan bağımsız olarak öğrenmedir. Uzak ve yakın çevremizdeki her şeyin büyük bir hızla değiştiği, sayıca arttığı ve çeşitlendiği bir dünyada öğrenme kaçınılmaz biçimde yaşam boyu hale dönüştü. Bu şekilde ivmelenmeye de devam edecek.

Bilişim ve iletişim araçlarının gelişmesi ve yaygınlaşması ile birlikte eski dönemlere oranla enformasyon kaynaklarının daha etkili saldırısı altındayız. Daha fazla iletişim kanalı, iletişim aracı, kitap veya dergi olarak yayın ve giderek dev bir enformasyon jeneratörüne İnternet var. Bu kadar yoğun ve hacimli (birey olarak insani kapasite ve sınırlarımızı aşan) enformasyonu aynı anda öğrenmemiz mümkün değil. Kişisel düzeyde baktığımızda öğrenme; algılama, kaydetme, hatırlama, yararlanma ve unutma gibi alt süreçler içerir.

Yukarıda özetlediğim yoğun enformasyon akışı altında gelen veriler öncelikle duyularımıza ulaşır; ardından kısa süreli bellek dediğimi zihinsel depomuzda birikir. Bunlar arasında bilinçli olarak ‘seçilmiş’ olanların yanında pek çok anlamlı veya anlamsız veri de yer alır. Bunlar arasından bazıları, daha sonra kalıcılık özelliği olan uzun süreli belleğe aktarılır. Farklı nedenlerle bu depodaki enformasyonu hatırlar ve kullanırız. Enformasyonun uzun süreli bellekte yer etmesini sağlamanın yollarından biri tekrar etmedir. Tekrarlamalar sayesinde enformasyon daha kalıcı ve hatırlanabilir hale gelir.

Yukarıda değindiğim gibi verimli olmanın şartlarından biri söz konusu üretim ile ilgili bilgi ve deneyim sahipliğidir. Bunun başka bir okuması ise ‘öğrenmiş’ olmaktır. Dolayısıyla nasıl öğrendiğimizi bilmek, verimlilik yolunda önümüzü aydınlatacak değerli bir özelliktir. Kişilerin birbirilerinden farklı oldukları yönlerden bir tanesi farklı öğrenim rotaları olmasıdır. Bu farklı maddi özelliklerimiz yanında değişik yetişme biçimlerimizden de kaynaklanır. Bazı insanlar kimi duyu organlarını diğerlerine göre daha etkili kullanırlar. Okuyarak öğrenenler olabildiği gibi dinleyerek veya örnekler üzerinde çalışarak öğrenenler de olabilir. Bazı kişiler somut deneyime ihtiyaç duyarken, başkalarının öğrenme modeli daha soyut bir şekilde oluşur. Bu nedenle kişinin kendini ve öğrenme tarzını bilmesi, verimliliği hedefleyen kişisel gelişimi açısından önemlidir.

Nasıl öğreniyoruz? Bunu bilmenin birkaç basit yolunu bulabiliriz. Örneğin okul yaşamında başarılı olduğumuz derslerin işlenişini, öğretmenin yaklaşımını ve kendinizin neler yaptığını hatırlamak bazı ipuçları verecektir. Aynı şekilde başarılı ve başarısız olunan öğrenme faaliyetleri arasında dikkatli karşılaştırmalar kişisel öğrenme tarzının saptanmasında yararlı olur. Dikkat edeceğimiz noktalardan biri, kendi öğrenme tarzımızda hangi duyumuzun daha etkili olduğunu kavramaktır. Uygun kişisel gelişim uygulamaları ile bu duyuyu daha etkili kullanmaya çalışırken, daha az etkili olanları nasıl geliştireceğimizi de kurgulayabiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi