Yaşam Hedefleri Belirlemek

Bir kişinin kendisiyle ilgili olarak yapabileceği önemli yaşamsal işlerden biri, ‘ulaşılabilir’ bir hedef belirleyip ona doğru yürümesidir. Hele ki, bu eksikliğini duyduğumuz, kendimizi eksikli veya zayıf hissettiğimiz bir konu ise bu hedefin üzerine yürürken aynı zamanda bir kişisel sorunu da aşmış oluruz. Bir sorunu başarı ile aşmanın yararlarından bir diğeri ise kişinin problem çözme performansındaki artıştır. Böylece daha sonraki benzer problemler için daha hazırlıklı hale geliriz.

Başarmak üzere seçeceğimiz hedeflerde ‘ulaşılabilirliği’ gözetmek önemli bir ölçüttür. Sahip olduğumuz imkânlarla veya erişebileceğimiz kaynaklarla çözülmesi mümkün olmayan ‘büyük ölçek’ problemlerine yakın çözümler hedeflemek ve ‘beklemek’ bizi hayal kırıklığına uğratabilir. Bu durumda problem çözme performansında düşmeler olması olağandır. Bir problem seçerken ve onunla çözüm yolunda savaşırken problem ölçeği konusunu asla gözden kaçırmamak gerekir.

İnsanın birkaç tür hedefi olabilir. Bunlar arasında biraz daha hayali ve uzak görünen, ama büyük ölçekli hedefleri de bulunabilir. Burada önemli olan,  konunun ölçeği ile hangi zaman diliminde, nasıl bir yol-yordam ve kaynak ile erişimin mümkün olduğunun farkında olabilmektir. Kolay erişilen hedefler belli bir noktadan sonra tatminsizlik yaratır. Buna karşılık öngördüğümüz zaman diliminde gerçekleşmeyecek olan zor veya imkânsız hedefler ise yorgunluk, bıkkınlık ve demotivasyon –sonunda hedefli yaşama karşı kayıtsızlık– oluşturur.

Bir hedefin başarılması ile ilgili öngörülerde bulunurken ilk yapılacak işlerden biri, engellerin ve kısıtların aşılması için bize yardımcı olarak yanımızda duran güçler ve kaynaklarla, bizi engellemek üzere karşımızda yer alan güçlü faktörlerin belirlenmesidir. Özetle; yanımızda (elimizde) olan nedir? Karşımızda (ya da bizi engelleme ihtimali olan, risk ve tehdit yaratacak olan) nedir? Bunu iyi saptamalıyız.

Bir hedefe yürürken sahip olduğumuz güçlü yanları ve aşmamız gereken eksiklik, zayıflık ve karşı güçleri belirledikten sonra sağlam ve ‘ayakları yere basan’ bir iş ve zaman planı yapmalıyız. Hiç kuşkusuz, hedefe erişim ile uğraşırken de (taktik veya teknik karar değiştirebilme esnekliklerini akılda tutarak) bu takvime ve plana bağlı kalmalıyız. Sorunları aşarak öngördüğümüz hedefe ulaşmak sevinç vericidir ama yeterli değildir. Bu süreçte yaşadıklarımızı, aştığımız sorunları ve aşamadıklarımızı tekrar gözden geçirip sonraki problem çözme çalışmaları için dersler çıkarmalıyız.

Önümüze koyacağımız hedeflerin belirlenmesinde (hele ki bunu farkında olarak ilk kez deniyorsak) çok titiz olmanın gereği yoktur. Bizi neşelendirecek, yaşamımıza renk katacak bir hedef saptayarak başlayabiliriz. Bu konuda kolayca, sayısız örnek üretebiliriz. Örneğin (pek çok kişi gibi başaramıyorsak) gülümsemeyi öğrenmeyi hedefleyerek başlayabiliriz. İnsan azmettiği sürece elinden kurtulacak sorun yok gibidir.

Ayrıca unutmayın ki, gülümseyen bir ifade ile çektirdiğimiz resimlerde muhtemelen çok daha sevimli görüneceğiz. Örneğin aşırı kilomuz varsa, bizi müstakbel sağlık sorunlarından da kurtaracak olan bir kilo verme uğraşısı ve düzenli spor yapma sürecine girebiliriz. Muhtemelen çok dolu olduğunu düşündüğümüz günlük yaşamımızın bir bölümünü ayırarak spor yapmayı ve sağlıklı bir bedene sahip olmayı önümüze hedef olarak koyabiliriz. Sağlıklı bir bedenin, kişinin kendisini ruhen de sağlıklı hissetmesine neden olduğunu kendi deneyimlerimden biliyorum. Böyle bir çalışma, irademizin olumlu yönde gelişmesine de katkı koyacaktır. Bir ev almaktan tutun, mahcubiyetimizi aşarak bir arkadaş edinmeye, duygu-düşünce sağlığımızı iyileştirecek kolay hedeflerden sosyal iletişim becerimizi geliştirmeye kadar çok sayıda kişisel hedef oluşturmamız mümkündür. Önemli olan kendimizi ve çevremizi dikkatle incelememiz ve bulacağımız kişisel gelişim hedefleri için bilinçli ve gayretli olmamızdır. Sonraki hedef yakalama süreçlerinde hedef belirleme ve yakalama konusunda iradeli olabilmenin yararlarını göreceğiz.

Bu noktada bir hatırlatma yapmalıyım. Eskiden yazı yazmak için divit kalem ile içinde mürekkep olan hokka kullanılırdı. Hokkanın en büyük özelliği devrilse bile mürekkebin dışarı dökülmemesi idi. Bazı hedefler hokkanın içindeki mürekkep gibidir. Bir kez o hedef sürecine girdiğimizde vazgeçmemiz, geri dönmemiz veya olup bitenin dışına çıkmamız mümkün değildir ya da asgaride çok zordur. Hedeften vazgeçtiğimizde bu durum bizde gerçekten ciddi yaşamsal, duygusal veya maddi maliyetlere neden olabilir. Bu nedenle bir hedefi önümüze koyarken ne istediğimizden, gerçekten onu isteyip istemediğimizden, bir illüzyon içinde olup olmadığımızdan iyice emin olmak zorundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi