
Gürcan Banger
Yaşam Tarzı Olarak Saygı ve Sevgi
çevremize, karşımızdaki insana saygı beslemek, ona ilişkin değerleri ve anlamları önemsemek demektir. İnsanlar önemsenmedikleri bir ortamda bulunmak istemezler. Saygı içermeyen bir iletişim ortamında yer almaya hevesli olmazlar.
Saygı, bir arada barış içinde yaşayabilmenin ve çok kültürlülük ortamında ortak paydayı bulabilmenin ön koşuludur. Saygı, sevginin de vazgeçilmez önkoşuludur. Eğer biten sevgilerden söz edeceksek; genelde sevgi bitmeden çok önce saygı bitmiştir zaten.
Paylaşmak da çocukluğumuzda öğrendiğimiz temel dersler arasındadır. Ama bazılarımız, ‘paylaşım’ isimli dersten ‘kopya çekerek’ geçeriz adeta. Bu ‘haylaz’ davranış, yaşamımızın daha sonraki yıllarında bize olumsuz gerginlikler ve hırslar olarak döner. Paylaşım deyince; illa ki, maddi zenginliklerden söz ettiğim sanılmasın. İnsan, duygularını, düşüncelerini de paylaşabilmeyi bilmelidir.
Bir paylaşım hukuku içinde yer almış taraflar, birbirlerine taahhüt ettikleri gibi zamanlarını da paylaşabilmelidirler. Maddi olmayan konularda paylaşımın ilginç bir özelliği vardır. örneğin sevgi paylaşıldıkça çoğalır. Sevgiyi kendinize saklamaya çalıştığınızda onu daha hızlı kaybedersiniz. Genel anlamda paylaşımın çoğaltan etkisi vardır.
Bazen sevgiyi bir avuç dolusu ince kuma benzetirim. Onu kaybetmemek için sıktıkça daha fazla kayar gider avucunuzdan. Sevgiyi korumak için biteviye sıkmak ve onu boğmaya kalkmak iyi bir yol olmayabilir. Sevgi, paylaşarak korumamız gereken bir değerdir. Eğer zaman içinde sizin sevginizde bir kayıp veya zedelenme olursa, sevgiyi paylaşmış olduğunuz insan, sevginizi yenilemenize yardımcı olacaktır. Bir kalbin yedeği, diğer kalptedir.
İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için bazı temel ihtiyaçları var. Yemek, içmek veya uyumak gibi… Ama bunlar insanı herhangi bir canlıdan ayırt etmiyor. İşin içine sevmek ve sevilmek girince; insan kimliğinin çok yönlülüğünü anlamaya başlıyoruz. Sevgi, çocuklukta –hatta muhtemelen anne karnında– öğrenilmeye başlanıyor.
Yaşamın ilk yıllarında sevginin odağında anne ve baba bulunuyor. çocuklukta sosyal yaşamın çeşitlenmesi ile birlikte; sevgi de, anne ve babanın dışına açılarak yeni biçimler kazanıyor. Başka insanları sevmek ve başkaları tarafından sevilmek, anne-baba sevgisi yakınlığının aşılması ile elde edilir. Hiç kuşkusuz; aile içinde sevgiyi bulamayanlar için dış dünyada bu talebi karşılamaya çalışma sıkıntısını da hatırlatmak gerekir.
İki muhtemel darboğazdan söz edebiliriz. öncelikle; çocuk, anne ve babanın ilgisizliği ve kayıtsızlığı nedeniyle sevgiyi öğrenmekte zorlanabilir. Anne veya babanın sevgisine olan özlem, bu iklimde yetişmiş bir çocuğun sonraki sevgi ilişkilerini etkiler. Kendinden yaşça büyük kişilere duygusal ilgi duyan insanların pek çoğunun, sevgi geçmişinde anne-baba ilgisizliğinin veya ebeveyne ait sevgi problemlerinin bulunması şaşırtıcı değildir. İkinci olarak; sevginin, anne-baba sevgisinden dış dünyadaki diğer insanlara olan sevgiye doğru açılımında sorunlar olabilir. Sevgi dolu olsa bile, dar bir aile çevresinde ve fazlaca dışa açılmadan yetişmiş çocukların ileri yaşamlarında en belirgin özelliklerinin bencillik olmasının nedeni çoğu zaman budur.
Aslında; üçüncü bir durumun daha olduğunu söyleyebiliriz. Kişi, sevgi ihtiyacının fark edilmesi için yeterli zamana sahip olamayabilir. Geleneksel özellikleri etkin ailelerde yetişen çocuklar, eğer çok genç yaşlarda kalıcı bir ilişkiye girmek zorunda kalırlarsa, bir sevgi ihtiyacının farkına varmadan sevgisiz bir birlikteliğe adım atmış olurlar.
Umutsuzluk, içine bir çığlığın emanet bırakıldığı derin bir kuyudur. Bu çığlık, “Sevgiye ihtiyacım var” mesajını taşısa da; kuyunun karanlığı, diğer insanları uzaklaştıran bir özelliğe sahiptir. “Sevilmeyi istemekte ne var?” diyebilirsiniz. Evet; herkes sevilmeyi ister. Ama sevgi sadece bir kuyuya bırakılabilecek bir çığlık değildir. Sevgi, herkesin kendi adımını attığı bir karşılıklı yürüyüştür. Kendi adımını atmak ise bir kuyuya çığlık emanet etmekten daha fazla bir ‘şeydir’.
Sevgi, bir yaşam tarzıdır. Bu nedenle yaşamın zorlukları ve engelleri sevgi içeren bir yaşamda da vardır. Kimi zaman bu zorlukların aşılması zaman ve emek ister. Sevgi ihtiyacını hissetmek, bu uzun zorlu yolun sadece ilk adımıdır.
…