Eskişehirspor’u yazmanın zamanı geldi.

Hem de tam zamanı…

Bu şehir bir alt lige daha düşmeyi kaldıramaz çünkü.

Ancak tam da eşikte duruyoruz.

İşin buraya geleceğini kimse tahmin etmiyordu oysa.

Koca şehirde “Yok canım o kadar da değil!” yorumları sessiz sedasız yapılıyordu.

Herkes haftasonu gelse de maça gitsek” modunda kaldı.

“Takım birkaç galibiyet alır, orta sırada ligi bitirir” tahminleri çokçaydı.

“Nasıl olsa seneye transfer yasağı kalkar, Halil Ağa yeni bir takım kurar” diye bekleniyordu.

+++

Ne yalan söyleyelim biz de aynı psikolojideydik.

Hatta ikinci yarı başlarken “bu takım yukarısını zorlar” diye umut ediyorduk.

Hiç yoksa “bu seneyi bir atlatalım” düşüncesindeydik.

Ancak hangi ligde olduğumuzu unuttuk!

Bu hataya hepimiz düştük.

çünkü içinde bulunduğumuz lig, kimin kimi yeneceği belli olmayan bir ligdi.

Bu gerçeği bir kenara koyarak gittik maçlara.

“Eğlenelim, iyi vakit geçirelim, takımımızla birlikte olalım” diye düşündük.

Ancak gelin görün ki, o maçlarda yenilen taraf hep biz olduk.

Böyle olunca da ligin dibini gördük.

++++

İşin ciddiyetini son Balıkesir yenilgisi ile gördü şehir ahalisi.

Ve Eskişehir’de gündem bir anda yeniden ters düz oldu.

Sosyal medyada sadece Eskişehirspor konuşulur hale geldi.

Herkesin dilinde “Ya kötü sonla biterse?” soruları geziyor.

Şehirde yaşayan herkes karamsar, endişeli ve korkuyla bekliyor.

Kalan 5 haftanın nasıl geçeceğini düşünüyor.

+++

Tam bu sırada hoca da aldı bavullarını gitti.

Daha fazla kalması beklenemezdi zaten.

Takım hem fiziksel hem de ruhsal olarak çökmüş haldeydi.

“Bu takım şunu yener” diyeceğimiz bir maç göremiyorduk önümüzde.

Kalan 5 haftada bari yeni bir hava gerek olduğu kanaati Yücel Hoca’da da oluştu.

Kendisine yakışan şekilde ayrıldı kentten.

Giderken herkesin yüreği burkuldu ama bu gerekliydi.

Temennimiz Yücel Hoca ile güzel günlerde bir kez daha görüşmek üzere oldu.

++++

Şu günlerde yaşananlar ise daha da can sıkıcı.

Kulüp Başkanı İstanbul’da görüşmeler yapmak zorunda kalıyor.

“Hoca tavsiyeleri” alıyor.

Belki görüşmeler bile yapıyor.

Bu yazıyı yazarken yeni hocaya dair herhangi bir gelişme yoktu.

Belki bugün belki yarın yeni hocanın ismini öğreneceğiz.

Bu noktada söylemek gerekir ki;

“İsmin şu noktada çokta önemi yok!”

Gelen hocanın takıma yeni bir ruh kazandırması yetecek.

Yoksa alternatifleri olan bir kadro zaten yok.

12 oyuncudan ibaret bir takım var.

Kimse yeni hocadan şapkadan tavşan çıkarmasını beklemiyor.

Sadece ve sadece yeni bir hava, yeni bir umut olsun istiyoruz.

+++

Kısacası;

“Yeni hoca kim olsun?” tartışmalarının boşuna olduğunu söylemekte fayda var.

Kalan beş haftada en iyisini bulup getirseniz teknik taktik anlamda bir katkısı olmayacak.

Bu nedenle gelen kişi kalan maçları kazanacak ruhu takıma aşılayacak bir isim olması gerek.

Dahası;

Gelirken de yanına bir psikolog alsa iyi olacak.

Dediğimiz gibi;

Mevcut takımın antre edilmeye değil, sağlam bir psikolojiye bürünmesi lazım.

Kalan 5 haftayı kazasız belasız bitirmek için.

Sonrasını lig sonunda konuşuruz.