
Gürcan Banger
Yenilenen ve Evrimleşen Teknolojiler
Bilişim ortamında gerçekleştirilen sanallık, dijital dünya giderek gerçeğin daha kaliteli bir benzeri olmaya başladı. Dijitalleşmedeki gelişmeler, fiziksel ve sanal dünyalar arasındaki sınırları daha belirsiz hale getirerek genellikle teknolojinin merkezde olduğu yeni iş fırsatları yaratıyor.
Diğer yandan teknoloji alanındaki bu ilerlemeler dijital ağırlıklı yeni iş modellerinin, yaşam ortam ve tarzlarının oluşumuna imkân sağlayacak. Bu bağlamda yeni teknolojilerin neler sağlayabileceğine sadece yeni ürün, sistem ve cihazlar açısından değil; aynı zamanda bunların kullanımı ile yaratılacak yeni iş ve yaşam ekosistemleri açısından da yaklaşmak gerekir.
Gerçek dünya ve yaşamın benzerinin bilişim ortamında benzerinin yaratılmasına “sanallık (sanal gerçeklik)” adını veriyoruz. Eğer bu sanallık gerçek yaşamın gerçek unsurlarını da içine alacak biçimde genişletilirse bu kez artırılmış gerçeklik teknolojisinden söz ediyor oluruz. Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik, yazılımlar aracılığı ile yaratılan yeni uygulamalar sayesinde insanların ve kurumların kendi aralarında ve karşılıklı olarak etkileşimlerinde farklılıklar yaratıyor. örneğin sanal gerçeklik uygulamaları artık uzaktan eğitim-öğretim programlarından etkin biçimde kullanılıyor.
Gerçek ve sanal dünyaları birbirine eklemleyen artırılmış gerçeklik ise insanın duyularıyla algıladığı fiziksel dünyaya yeni sanal imkânlar ve arayüzler getiriyor. Akıllı telefon ve tablet bilgisayar yanında gözlük, elbise, saat, baret, ayakkabı vb. gibi giyilebilir ürünlerle insanlara tıptan sanayiye kadar yepyeni kolaylıklar sunacak. önümüzdeki yıllarda artırılmış gerçeklik uygulamalarının yaşamın her alanında çoğalmaya devam edeceğini, bunun da teknoloji firmaları için yeni fırsatlar anlamına geldiğini daha fazla kavrayacağız.
Yeni teknolojiler demeti için en önemli unsurlardan birisi fiziksel sistem, cihaz veya süreçlerinin bilişim ortamında sanal benzerlerinin (sanal ikizlerinin) yaratılmasıdır. Buna “siber-fiziksel sistemler” adı veriliyor. Makineler, robotlar, üretim hatları, dış mekân nesneleri vb. gibi yeni fiziksel sistemler, kendilerine monte edilmiş sensörler sayesinde kendi durumları ile ölçüm verilerine sahip oluyor.
Sistem; sensörler sayesinde kendisi veya çevresi ile ilgili sıcaklık, nem, basınç, aydınlanma vb. gibi ölçüm verilerini ediniyor. Ağ bağlantıları sayesinde bu verileri bilgisayarlara ileterek sanal ortamda yazılım aracılığı ile fiziksel sistemin bir kopyasının oluşturulmasına imkân sağlıyor. Böylece operatörler, uzmanlar veya yöneticiler fiziksel sistemin durumunu bilgisayar ortamında izleyebiliyor. Ayrıca fiziksel sistemin durumunu ya da işleyişini değiştirmek istediklerinde bilgisayarlarından yeni parametreleri fiziksel sisteme gönderebiliyorlar.
Böylece İnternet’in ortaya çıkışı ile başlayan mesafelerin silikleşmesi olgusu, siber-fiziksel sistem yaklaşımı ile yeni seviyeye taşınıyor. önümüzdeki yıllarda bu tür sistemlerin hızla çoğaldığına tanık olacağız. Bu çoğalmaya ve çeşitlenmeye bilişim ve veri uzmanlarının iş alanlarındaki stratejik konumlarının yükselişi eşlik edecek.
“Blockchain (blok zinciri)”, içerisinde kayıtların birbirine şifrelenmiş elementlerle bağlı olduğu sürekli büyüyen dağıtık bir veritabanıdır. Bu dağıtık veritabanı fikrinin en bilinen uygulaması, şifrelenmiş para sanal para için dağıtık bir şekilde tutulabilecek para aktarım ve kayıt defterinin oluşturulmasıdır. Henüz gelişme aşamasında da olsa önümüzdeki dönemde çok yeni uygulamalarını göreceğimiz söylenebilir.
(Devam edecek)