Yönetim ve Sürdürülebilirlik

 


Her toplum düzeninde iş ile ilgili kavramlar değişime uğruyor. Tüketim toplumu özelliklerinin ortaya çıkmaya başladığı 20’nci yüzyılda ürün geliştirme anlayışı, büyük ölçüde ürünün fonksiyonuna, görünümüne ve fiyatına odaklanmıştı. Gene bu anlayışa bağlı olarak özellikle 1950’lerden sonra ambalaj yaklaşımında ‘kullan-at’ fikri öne çıktı. Dolayısıyla işletmede yönetim anlayışı, ürün temelinde bu yaklaşıma odaklanmıştı.


 


1900’lerin son çeyreğinde ise kaynakların sonsuz olmadığı, çevrenin hızla kirlendiği ve yaşam alanlarının tükenmekte olduğu gerçeği işletmeler tarafından da algılanmaya başlandı. Böylece yenilenebilirlik, sürdürülebilirlik ve koruma yaklaşımlarının gelişmesiyle ‘yeşil ekonomi’ adı verilen bir yaklaşım yönetim alanında da etkili olmaya başladı. Bugün işletme yönetimi anlayışı, giderek daha fazla oranda çevreye duyarlılık gösteren bir tasarım ve ürün geliştirme düşüncesi ekseninde gelişiyor. Aynı bağlamda olmak üzere ambalajlama yaklaşımları da yaşam çevresini koruyan ve sürdürülebilir kılmayı hedefleyen bir düşünceyle yeşil ekonomiye uyumluluk göstermeye başladı.


 


21’inci yüzyıla yaklaşırken insanlığın fark ettiği konulardan bir diğeri de enerji verimliliği oldu. Geçmişin enerji ve kaynak yoğun üretim teknolojilerinin yerini düşük enerji ve kaynak kullanan yaklaşımlar almaya başladı. Geçmişte başlıca yönetim yaklaşımı olan teknik verimliliğe giderek daha fazla oranda çevresel verimlilik tercihleri eklemlendi. Böylece yönetim anlayışlarında doğaya, çevreye ve canlı yaşamına daha duyarlı yeni yaklaşımlar geliştirildi.


 


İşletmelerin var olmaya devam etmeleri ve büyümeleri için gelir ve kâr elde etmeleri gerekir. İşletme yöneticilerinin birincil görevi bu misyonu gerçekleştirmeleridir. Bu nedenle işletmenin ürünlerinin ve hizmetlerinin tüketiminin artırılması gerekir. Bu da daha fazla pazarlama ve iletişim çalışması demektir. 21’inci yüzyıl, bu işletme gerçeğinin üzerine gelişen tüketici bilincine bağlı olarak müşterilerin daha fazla bilgilendirilmesi yaklaşımını getirdi. Gene bu çerçevede müşteri haklarının korunmasıyla ilgili gelişmeler işletme yönetiminde kâr güdüsünün yanında başka faktörlerinde dikkate alınmasını gerektirdi. Bugün işletmelerin pazarlama ve satış çalışmalarında daha fazla bilgilendirici ve sosyal sorumlu olmaları gerekiyor.


 


Bilişim, iletişim ve İnternet teknolojilerindeki gelişmelerin yönetime yansımalarından birisinin örgütsel yapılar (organizasyon şemaları) üzerinde olduğunu görüyoruz. Geçmişin otoriter yönetimlerini yansıtan hiyerarşik yapılar şimdilerde yerlerini daha yatay ve katılımcı modellere bırakıyor. Merkezden yönetilen yapılar, giderek daha fazla oranda yerinden (âdem-i merkeziyetçi) olmaya başladı. Buna bağlı olarak yönetimin pek çok kademesinde kararlara katılım için yeni mekanizmalar oluşturuldu. Hatta henüz yeteri yaygınlıkta kullanılmamakla birlikte İkinci Dünya Savaşı’nın gözde yaklaşımı stratejik planlama bile yerini ‘katılımcı stratejik planlama’ yaklaşımına bırakmaya hazırlanıyor. Endüstri 4.0 veya dijital dönüşüm olarak anılan değişim sürecinin özünün “katılım ve yönetişim” olduğunu hatırlayalım.


 


Yukarıda değindiğim gibi işletmeler açısından yeterli gelir ve kâr akışlarının varlığı birincil önemdedir. Geçtiğimiz dönemin finansal yönetim anlayışında gelir ve kâr akışlarına kısa ve orta dönemli bakılmasına rağmen yeni dönemin işletme anlayışında kalıcılık ve sürdürülebilirlik yaklaşımlarının ağırlığı arttı. Artık işletmeler daha uzun vadelerde kalıcı ve büyüyebilir olmayı hedefliyorlar. “Kısa günün kârı” düşüncesiyle aksine davranan işletmelerin orta ve uzun dönemlerde erozyona uğradıklarını gözlüyoruz.


 


Son olarak; yeni yönetim yaklaşımlarında insan kaynakları konusunda daha özenli ve bilinçli yaklaşımlar geliştirildiğini görüyoruz. çağın şartlarına uyarlı hale gelmiş işletmeler iş güvenliği ve işçi sağlığı ile başlayıp çalışanın gelişimi ile devam eden bir anlayışla insan kaynakları konusunda yeni yönetim tarzları ortaya koyuyorlar.


 


Ne yazık ki; yeni yönetim tarzlarını özümsemek ve uygulamak konusunda iletmelerimiz henüz çok başarılı değiller. Olacaklar mı? Olmak zorundalar.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi