
Gürcan Banger
Yüksek Hızlı Tren Nereye Gidiyor?
Yüksek Hızlı Tren (YHT) setlerinin üretimi ile ilgili son aylarda birkaç yazı yazdım. Bu yazıların arka planındaki ana fikir, 5 Nisan 2018’de yapılacak ihalenin iptal edilebileceği, bu sürece ve ihalenin özünü oluşturan ulusal beklentiye sahip çıkılmasıydı. YHT projesi, öz olarak bu setlerin üretilmesinde yerli katkının artırılması, üretimin ilerleyen aşamaları ile birlikte aynı zamanda sektöre ve Tülomsaş’a teknoloji transferinin sağlanmasıydı. Böylece geleneği ve tarihi itibariyle bir “demiryolu kenti” olan Eskişehir’in çok değerli bir sektörü kendi ekonomik merkezine yerleştireceği öngörülüyordu.
Teknik literatürde “offset” olarak isimlendirilen yerli katkı oranının giderek artmasının ihaleye girmesi beklenen küresel şirketlere ‘sempatik’ gelemeyeceği ihtimali her zaman vardı. Var olmaya da devam edecek. İhale dosyası ortaya çıktığında ihalenin iptal söylentileri de oluşmaya başlamıştı zaten. Dolayısıyla kanımca ihalenin özünü oluşturan yerli katkı ve teknoloji transferi konusunun savunulması gerekiyordu. Bu durum hâlâ zorunluluğunu devam ettiriyor.
İhaleye katılımdan bağımsız olarak yabancı şirketlerin talep ve beklentileri yönünde ihalenin iptal edilmesi genel anlamda bürokratları aşan bir siyasi karardır. Bu nedenle projenin özünün ve gerçekleşme yerinin Eskişehir-Tülomsaş olmasının savunulması da öncelikle başta milletvekilleri olmak üzere siyasetçiler yapılması gerekir. Bu konuda iktidar seçilmişleri tarafında bir konuyu savunma, muhalefet seçilmişleri tarafında ise iptale bir karşı çıkış göremedik.
Algı Operasyonu mu?
Şimdilerde ise hem yerel medyada hem de fısıltı gazetelerinde YHT projesinin Sakarya’da adı çokça duyulan bir işadamı tarafından yabancı bir şirket ortaklığı ile gerçekleştirileceği konuşuluyor. En acı tarafı da bu konudaki haberlerin Eskişehir’i taciz eder bir dille yapılması…
İhale iptal edildi. ülkenin ihtiyaçları çerçevesinde yeni ihale dosyası hazırlanıp yeniden yola çıkılacak. Ama şu anda ortalıkta dolaşan haberlerin açıklanmaya, doğrulanmaya veya yalanlanmaya ihtiyacı var. YHT projesinin Eskişehir ve Tülomsaş dışında yapılması yönünde bir algı operasyonu mu yapılıyor? Yoksa işin arka planında başka beklentiler mi oluştu?
Eskişehir ekonomisi, Tülomsaş ve raylı sistemler sektörü bu bölgenin vazgeçilmez ve feda edilemez değerleridir. Bu konuda milletvekillerinden ilin en yüksek dereceli bürokrasisine kadar önemli savunu ve ikna sorumlulukları düşüyor. Keza; konuya bölgenin sanayi ve ticaretten sorumlu olan meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve yerel medya da müdahil olup savunu-ikna mekanizmalarını geliştirmek zorundalar.
Anadolu üniversitesi tarafından gerçekleştirilen URAYSİM (Raylı Sistemler Ar-Ge ve Test Merkezi) gibi ülkenin örnek yatırımlarından birisi Eskişehir’de tamamlanma yolunda ilerlerken, YHT projesinin Eskişehir-Tülomsaş dışında yapılması hayal bile edilemez. özellikle 24 Haziran seçiminde Eskişehir’de seçmenlerden oy isteyecek adayların YHT projesi konusunda söyleyecek sözleri ve savunu tavırları olmak zorundadır. Bu proje, milli olduğu kadar bölgesel ekonomimizi yükseltecek, dolayısıyla kazanımları herkese yansıyacak bir ekonomik konudur. YHT projesi; Eskişehir’de sınai tedarik zincirinin oluşması ve bu zincirde yer alan işletmelerin gelişmesi, orta ve yüksek öğrenim düzeyinden mezun olan insan kaynağının sektörde değerlendirilmesi, elde edilen katma değerin il ekonomisine olumlu etkiler yaratması açısından önemlidir. YHT, Eskişehir ve Tülomsaş konusunda sessiz kalmak, bu kazanımları kaybetmek demektir.