Ekonomide yaşanan durgunluk, piyasalarda kendisini gösteriyor.

Bir toparlanma söz konusu olsa da;

İyiye gidişatı henüz halk hissetmiş değil!

O nedenle, daha önceki yıllara göre halkın gündeminde daha çok geçim derdi var.

***

Bu dert içinde, halkın hükümetten beklentisi yaralara ilaç olacak adımlar atılması.

özellikle gelir düzeyinde belirgin bir iyileştirme en çok beklenenler arasında.

Döviz ve faizin düşmesi, piyasa fiyatlarında bir denge sağlamış olsa da;

Vatandaşın pek çok ürüne ulaşması hala epeyce zor!

***

Meseleye asgari ücretli gözünden bakalım…

Neredeyse bütün gün didinip yorulan bir işçi, kendi vergileri ile maaş alan pek çok emekliden daha az kazanç sağlıyor.

Kirada oturan bir asgari ücretli, son yıllarda geçimini sağlamakta hayli zorlanıyor.

Buna rağmen her yıl yüzdelik artışlarla yaşamaya zorlanıyor.

Hatta “çay ve simit yiyin de üzerine para bile kalsın” diye telkinde bulunanlar çıkıyor ortaya.

Melese çok derin yani.

Neredeyse aynı ücretlere çalıştırılan yüz binlerce taşeron işçi ise hala nefes almış değil.

Hatta tam bir hayal kırıklığı yaşıyorlar.

Kadro adı altında, kamuya ait şirketlerde eskiden hallice şartlarda çalışıyorlar.

Tek beklentileri ise önce iş garantisi, sonra ücret artışı!

Şu ana kadar için ikisi de karşılanmış değil.

İktidarın “Taşeronu da çözüyoruz, iş garantisi getiriyoruz” diyerek havasını attığı o düzenlemenin geldiği noktaya bakın.

“İş güvencesi verdik” dedikleri işçilerin çoğu bugün kıyım yaşıyor!

***

Ve bugün yaşananlara göz atalım.

İşçi sınıfı en azından 2020 yılı ile birlikte rahat bir nefes almayı arzu ederken;

Onları temsil eden sendika, hükümetin bile önerdiği oranların altındaki anlaşmaya imza atıyor.

Bunu yaptıktan sonra da açık kalan mikrofondan hükümete nasılda yağcılık yaptığını itiraf ediyor.

Ak Parti’yi saran hastalık, işçi görüşmelerinde bile kendisini gösteriyor yani!

Etrafında sadece yalaka takımı kalan Ak Parti, her kesimdeki insanı kaybetmeye başladığı gibi;

Artık işçi sınıfını da kaybetmeye başlıyor.

çünkü işçi sınıfı son yıllarda sıktığı kemeri 2020 ile gevşetmek istersen;

“Daha da sıkın” türünden anlaşma ile karşı karşıya bırakılıyor.

Maalesef ki, tüm bu işler, birileri hükümete yaransın diye yapılıyor.

Kısacası;

Ak Parti’nin 31 Mart seçimleri ile birlikte yaşamaya başladığı gerileme ve düşüş son sürat devam ediyor.

Partinin çevresine çöreklenmiş yalaka çıkar çevreleri;

Hem partiyi dizginliyor, hem de gösterdikleri üstün yalakalık başarısı parti yöneticilerinin gözünü bağlıyor.

Partinin çevresine öylesine bir duvar çekmişler ki;

“Partiyi yönetenler halkın içinde olup bitenleri göremiyor.”

Daha kötüsü ise, bu yalaka takımı yüzünden her şeyi çok doğru yönettiklerini sanıyorlar.

Ancak gerçeklerle yüzleşmeleri elbette çokta uzun sürmeyecek.

İşçiden, emekliye, kamu çalışanlarına kadar toplumun her kesimini kucaklayacak tedbirler almak yerine, sadece çevrelerindeki zevatı görmeye devam ederlerse;

Halkın vereceği tepki çok sert olacak.

Şimdiden uyaralım ve tarihe bir not düşelim.

çünkü kendileri adına acı ama gerçek bu…