7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

"Atatürk'ün de bize yüklediği ödevler var" Eskişehirli öğretmen Vehbi Örs ile bir söyleşi gerçekleştirdik

VEHBİ öRS öZGEçMİŞİ
1956 yılında Emirdağ -Kılıçlar köyü doğdu. İlk- orta ve lise eğitimini Eskişehir’de aldı.
Eskişehir Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümüne 1976 yılında yapılan sınavlar sonucunda ikincilikle girdi. Bursa Merkez Yıldırım Beyazıt  Lisesi, Eskişehir özel Yakın Doğu Lisesinde görev yaptı. özel dershanelerde çalıştı. özel dershaneler ve özel okullar kurdu. Sonra resmi okullarda tekrar görev alarak Eskişehir Atatürk ve Süleyman çakır Liselerinde ve ardından İstanbul Esenler İbrahim Turhan Lisesinde hizmet verdi.
çeşitli yerel gazetelerde köşe yazarlığı ve Estv’de programlar yaptı. Eşi Gönül örs de Matematik öğretmeni olup okul müdür yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur.



Sohbet:


öğretmenlik hayatınızı anlatır mısınız? öğretmenli tercihiniz miydi?  


Mithat Paşa İlkokulunda öğretmenimiz rahmetli Seniye Hanım idi. Âdeta üzerimize titrerdi, kitap okumamızı teşvik ederdi.1960 yıllardı. O yıllar da bazı yayınevleri okullarda sık sık kitap sergisi açarlar ve indirimli fiyatlarla öğrenciye satış yaparlardı. Doğal olarak o tarihlerde televizyon, internet, mobil uygulamalar yoktu. Radyoda tiyatro saatini bekler,dinler ve fırsat buldukça da kitap okurduk.öğretmenimiz Seniye Hanım bizim için bir modeldi.Yine rahmetli dayım Mehmet Ali ERKUT ile teyzemin eşi olan rahmetli Necati SAĞDİLEK  bu mesleği seçmemde bana örnek olan kişilerdir. İlerleyen yıllarda henüz çevre yolu yokken lise ve üniversiteyi yıllarımızda ikamet ettiğimiz Kumlubel mahallesinde ben, İbrahim KAMBUR, rahmetli Mehmet BİçEN ile birlikte bizden küçüklere derslerinde yardımcı olurduk. Bu mesleğe başlamadan önce özellikle mahalledeki çocukları çalıştırır, ödevlerine yardımcı olurken öğretmenlik mesleğinin yavaş yavaş almış olduk. Eskişehir Eğitim Enstitüsünün Türkçe Bölümüne rahmetli Satılmış KARA birinci, ben ikinci olarak sınavlarını vererek girmiştik.
Mesleğe Bursa’da Yıldırım Beyazıt Lisesinde 1982 yılında başladım. O yıllarda okulumuz  öSS’de üst üste  Bursa birinciliğini bırakmıyordu. Hatırlarım her yıl eğitim öğretimin başladığı ilk gün Vali bey başta olmak üzere Milli Eğitim yöneticileri  okulumuza gelirlerdi. Son olarak çanakkale Milli Eğitim müdürü iken emekli olan İhsan Erdem Hocamız, Yıldırım Lisesinin müdürü idi. Okulumuzun kadrosu çok müthişti ve lise son sınıflardan üniversiteyi kazanamayan öğrencimiz olmuyordu. Daha sonra Eskişehir’de bir özel lise de 4 yıl  görev yaptım. özel lisedeki öğrencilerimiz Anadolu liselerini çok az puanla kaybetmiş çocuklardı. öğrencilerimizin hemen hepsi üniversitelerde güzel bölümler bitirdiler. Hâlâ eski öğrencilerimle görüşmelere devam ediyorum. Hatta bazı öğrencilerime ulaşamamıştım gerek resmi dairelerde gerekse özel sektörde herhangi bir iş için gittiğimde öğrencilerimin beni tanıyıp selam vermeleri, hatır sormaları bu uzun soluklu mücadelemizdeki en güzel hediye oluyor. Sonraki yıllarda 6-7 sene dershanecilik yaptım. Daha sonra sağlık nedenleri yüzünden tayin isteyerek yeniden devlet okullarında çalıştım. En son İstanbul Esenler İbrahim Turhan Lisesin de görev yaparak emekli oldum. İlk görev yaptığım Bursa’dan başlayarak  Eskişehir ve İstanbul’daki kimi öğrencilerimle hâlâ haberleşirim.
Buradan da anlaşılacağı üzerine hem isteyerek hem severek bu kutsal mesleği yıllarca yaptım. Resmi olmasa da hâlâ bilgi birikimlerimizi yeni öğretmen arkadaşlarımızla ve onların çocuklarına elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz.

‘’öğretmenlik aynı zamanda iyi bir öğrenciliktir.’’ Derler. Siz öğretmenlikten ne öğrendiniz?

 öğretmenlik kutsal bir meslektir, öğretmenliğe Peygamber mesleği denildiğini hepimiz biliyoruz. Başka mesleklere sahip olan kişileri rencide etmekten sakınırım o yüzden özellikle meslek ismi vermeyeceğim. Ancak öğretmenliğin dışındaki pek çok alanda görev yapan hizmet veren kişilere meslekleri ile ilgili sorular sorduğumuzda cevap alamazsınız. Sizi kırmamak için çok az bilgi verebilirler. Ancak biz öğretmenler mesleğimizle ilgili pek çok şeyi rahatlıkla paylaşabiliriz. çünkü ortada geleceğimiz olan çocuklarımız bulunmaktadır. O çocukların kendilerine,  ailelerine ve ülkelerine faydalı meslek sahibi bireyler olması bizim için çok önemlidir. Unutmayalım ki, devletimizin kurucusu Büyük önder Atatürk’ün de bize yüklediği ödevler vardır.
öğretmenlik mesleğini yaparken gerçekten ben de  bir çok şey öğrendim, biz öğretmenler insan mühendisiyiz, desek herhalde yanlış olmaz. Birbirine benzemeyen binlerce öğrenci yetiştirdik. Aynı zamanda binlerce aile tanımış olduk. Sosyo- ekonomik bakımdan çok farklı ailelerle ve onların çocuklarıyla karşılaştık. Burada söylemekle bitirmeyeceğim, onlarca problemle karşılaştım elimden geldiğince de çözmeye çalıştım. Tüm bunlar pek çok meslektaşım tarafından da gözlemlenmiştir. öğrencilerle hem ders hem de onları ilgilendiren ders dışı konulardaki problemleri ile ilgilenip elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalıştık. Bana göre öğretmenlik sadece okulda yapılan bir meslek değildir. Hem çocukların ailelerine hem çevremize elimizden geldiğince katkı sağlamak öncelikli görevlerimiz olmadır, diye düşünüyorum.

Son yıllarda devlet yetkililerin de itiraf etmek zorunda kaldıkları gibi Türk eğitim sisteminde büyük bir başarısızlık ve dolayısıyla nesil kaybı söz konusu. Mevcut sistemi; insan kaynakları, mevzuat, uygulama ve amaçlar yönünden değerlendirebilir misiniz?

 Son yıllarda devlet yetkilileri de eğitim sisteminde başarısızlık gördüklerini itiraf ediyorlar .  Bana göre Atatürk‘ten sonra gelen idareciler çok konuda olduğu gibi eğitimde de istenilen, arzu edilen planlamayı yapamamışlardır. Bakanlığımızın isminin başında “Milli” kelimesinin bulunmasına rağmen milli bir eğitim sistemimiz hiç olmamıştır. Sanki Milli Eğitim Bakanlığını bizler değil de yabancı birileri idare ediyor gibi bazen düşünmekteyim. ülkemizin yeraltı ve yerüstü kaynakları bellidir. Bu kaynakları kullanabilecek, Türkiye’yi çağlar üstüne sıçratabilecek insan modelini bence tam olarak hâlâ bulabilmiş değiliz. Başında “Millî”  kelimesinin bulunduğu bir diğer bakanlık olan Savunma Bakanlığında subay ve astsubay hazırlama okulları, akademilerinin, metotları bellidir. Yıllardan beri çağın gerektirdiği şekilde düzenlemeler yapılmakta Milli Savunma Bakanlığının teşkilat yapısı aynı doğrultuda hizmet vermektedir. Biz bu uygulamayı Eğitim Bakanlığında maalesef yapamadık. öğretmen yetiştiren enstitüler, yüksek okullar siyasi iktidarlarca keyfi kararlar doğrultusunda kapatılmıştır. Her gelen bakan, öğretmenlik mesleğini uygulamamış, tam olarak bu mesleği bilmeyen bürokratlarca oyalanmış saçma sapan değişikliklerle boşa vakit harcamıştır. Henüz kalkınmamızı tam olarak sağlayamamış bir ülke konumundayız. Bilindiği gibi II. Dünya Savaşında mahvolmuş ekonomisi ve manevi morali çökmüş olan Almanya, Japonya bugün dünyanın en zengin ülkelerindendir. Bu ülkeler kalkınmalarını gerçekleştirecek insan tipini belirlemiş ve eğitim sistemlerini düzenlemiştir. Türkiye, II. Dünya Savaşına girmediği halde kalkınmasını her bakımdan tam olarak gerçekleştirememiş bir ülke seviyesindedir. Bu gerçekler ışığında sözde Milli Eğitim Sistemini  gözden geçirmek durumundayız. Eğitim sistemini belirledikten sonra önüne gelen bu sistemde istediği gibi değişiklik yapamamalıdır.1978‘lerde  eğitim enstitülerinde 45 günde öğretmenler yetiştirilmişti. Bu öğretmenlerin sınıflarına girdiği çocuklar kaybedilmiş çocuklardır. Ben çalışırken ünlü şair Dante ile Dantel arasında ilgi kuran, küçük sesli uyumunu bilmeyen , tunç kafiyeyi hayatında hiç duymamış olan nice branş taşlarımı gördüm. Branşlarında maalesef yetersiz olan pek çok meslektaşımı gördüm. Yine geçmişte eğitim fakültelerinden yetişmemiş ziraat mühendisi, orman mühendisi ve peyzaj mimarisi gibi bölümlerden mezun olan pedagojik formosyon almamış kişilerin öğretmen olarak atandığını hepimiz hatırlarız
Beceriksiz idareciler yüzünden eğitim yaz-boz tahtasına dönüştürülmemelidir. öğretmenlik mesleği bana göre sadece puana dayandırılmamalıdır. Bu meslek aynı zamanda özel yetenekte ister. Karadeniz’in bir ilinden olan coğrafya öğretmenine bir sınıfın tüm velilerinin “hocam sizin konuşmanızı çocuklarımız anlayamıyormuş ve yazılı sınavlarda da düşük not alıyorlar kendinizi gözden geçirmeyi hiç düşündünüz mü?” dediklerine şahit oldum. Lisans eğitimi almasına rağmen yerel dilini değiştirememiş pek çok meslektaşımı gördüm. Halbuki kişi aldığı eğitimi önce kendine yansıtmalıdır. Günümüzde eğitim fakülteleri nitelikli öğretmen yetiştirememektedir. öğretmen sadece branşını müfredat doğrultusunda anlatan kişi olmamalıdır. Bize insan yavruları teslim edilmektedir.40 dakikalık, 6 dersin dışında koca bir hayat vardır. Bizler çocukları, gençleri her bakımdan bu hayata hazırlamalıyız, onlara rol model olmalıyız.


Yeni açıklanan, ‘’Milli Eğitim Bakanlığı  2023 Eğitim Vizyon  Belgesi’’ni nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yeni açılanan Milli Eğitim Bakanlığı 2023 Vizyon Belgesini inceledim. Hem Cumhurbaşkanımızın hem Milli Eğitim Bakanımızın belirttikleri gibi elbette dört dörtlük bir belge değil. Ancak reform niteliğinde düzenlemelerin de bu belge de yer aldığını söyleyebilirim. Yöneticilerimizin iyi niyetlerinden şüphem yok, Bakan bey atandığı günden beri camiaya sıcak mesajlar veriyor. Belgede yer alan yeni buluşlar tam anlamıyla nasıl uygulanır, burası biraz meçhul. Elbette ki 3-5 günde, birkaç ayda koca bir ülkenin eğitim sistemini değiştirmek kolay değildir. Vizyon belgesinde  ücretli öğretmenler yeniden yer almaktadır. Hemen her ilimizde Milli Eğitim Müdürlükleri boş kadrolarını il içinde açıklayarak  cüz’i  bir ders saati ücreti ile ücretli öğretmen çalıştırmaktadır. Pek çok eğitim fakültesi mezunu atama beklerken hem yerel hem de genel ücretli öğretmen uygulamasından vazgeçilmelidir. Devlet maaşlı kadrolu öğretmen alımı yapmalıdır. ülkemizde öğretmen maaşları gelişmiş ülkelere bakıldığında çok düşüktür. Sürekli öğrencilerin ve velilerin huzurunda olan toplum içinde bulunan öğretmenlerimizin giysi, araç gereç kitap dergi dökümantasyon konularda eksik olmaması gerekir. Sınıfa girerken kişisel problemlerini unutan öğretmen ekonomik sıkıntıyla boğuşmamalıdır. Evi olmayan başta öğretmen olmak üzere tüm eğitim çalışanlarına devlet bir şekilde konut sahibi yapmalıdır. Vizyon belgesinde sınav olmaması yönünde görüşlere de yer verilmiştir. öğretmenlik hayatım boyunca ben de sınavları hiç sevmedim. İddia ediyorum ki lise mezunlarına üniversitede istedikleri bölüme sınavsız yerleştirelim. 4-5 yıl içinde o öğrencilerin hiç zorlanmadan üniversiteyi bitirdiklerine şahit oluruz. ülkemizde üniversiteye girmek çok zordur. Fakat üniversiteyi bitirmek okumak o kadar zor değildir. çocukların ana sınıflarından başlayarak gözlemlenmesi yeteneklerini, becerilerinin ortaya çıkarılması temel çıkış noktası olmalıdır. Biz çocuklarımızı tam anlamıyla tanıyamadan onları sözelci, sayısalcı vs gibi bölümlere gönderiyoruz. Bunlar bana göre hatalı uygulamalardır. Yine Vizyon Belgesinde belirtildiği üzere Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin son yıllarda çokça arttırıldığı vurgulanıyor. ülkenin savunmasını görmezden gelemeyiz. Savun Bakanlığının bütçenin ne olduğunu şu anda hatırlayamıyorum ancak Milli Eğitim Bakanlığının bütçesinin en sırada yer alması gerekmektedir. çocuklarımıza olabildiğince bilgi ile donatmanın bir yolu teknolojiden geçmektedir. Teknolojide doğal olarak para demektir. çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği için parayı esirgememeliyiz.

1933’ten beri öğrencilerimizin okuduğu ANDIMIZ 2013’te alınan bir kararla yürürlülükten kaldırılmıştı. Danıştay’ın verdiği hüküm gereğince tekrar okunması istenmektedir. Yetkililerse bunu uygulamayacaklarını açıkladılar. Siz konuya nasıl bakıyorsunuz?

Günümüzde suni olarak “Andımız” meselesi ortaya çıkmış veya çıkartılmıştır. 1933’ten beri okutulan Andımız 2013’te Bakanlığın aldığı bir kararla yürürlükten bilindiği gibi kaldırılmıştı. Bakanlığın hiç başka bir işi yokmuşçasına o tarihte Andımızla uğraşması oldukça garip karşılanmıştı. Hatırlanacağı gibi Danıştay, Andımızın tekrar okullarda okutulması yönünde bir karar vermiştir. Yetkililer ise Danıştay’a itiraz etmekle birlikte Danıştay kararını uygulamayacaklarını açıklamışlardır. Andımız da ırkçılık yoktur. Türk Milleti ve Türk idarecileri hiçbir zaman IRKçI olmamışlardır. Irkçılık geçmişte Almanya ve İtalya’da yapılmış günümüzde ise İsrail ile özdeşleşen çirkin bir kavramdır. çocukların derse girmeden önce okul bahçesinde toplanarak içlerinden birinin mikrofonu eline alarak beraberce söyledikleri Andımız,  ilk ders başlamadan önce onlara coşku veren bir mesajdır. Bugün Andımızdan nem kapanlar yarın Atatürk’ten, öbür gün Cumhuriyet’ten de nem kapabilirler. Bu tehlikeli bir yaklaşımdır. Gerek Atatürk gerekse arkadaşları ve günümüze kadar gelen devlet idarecileri hiçbir zaman ırkçı olmamışlardır. Bana göre bu topraklarda yaşayan bayrağını seven Cumhuriyet’e sahip çıkan herkes Türk’tür. Dedelerimizin kökeni farklı olabilir. Türkçe konuşuyor, aynı okullarda okuyor, aynı havayı soluyorsak ortak paydamız Türk Milletinin birer ferdi olmaktır. Andımız, büyütülecek bir mesele değildir. Okullarda okutulmasında birlik beraberlik açısından fayda sağlamaktadır.

Eğitim, amaçları ve muhtevası bakımından milli, metodu itibarıyla ilmi olma özelliğini taşır. Bu kurala ne kadar uyulmaktadır?

Bakanlığımızın isminin başında “Milli” kelimesinin bulunmasına rağmen eğitimin tam olarak milli olmadığına inanıyorum. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak anasınıfı ve ilkokulun ilk sınıflarında İngilizce dersine karşıyım. çocuklarımız anadillerini ne olduğunu bilmeden, anadilinin tadını almadan, bir başka yabancı dili öğrenmeye çalışıyorlar, daha doğrusu bunu yapan bürokratlar  neye göre hareket ediyorlar, bilmiyorum. Henüz ana sınıfın da, ilkokulda, ortaokulda Türkçeyi kurallarına uygun bir şekilde yazmayı, kelimeleri doğru bir şekilde telaffuz etmeyi öğrenemeyen çocuğa biz başka bir dili öğretmeye çalışıyoruz. Akılda bir şey kalmıyor, ama çocukların vaktini fazlasıyla alıyor, kafalarını karıştırıyoruz. Bu yanlıştır. Tarihimizi son yılların dışında doğru dürüst muhtevasıyla öğretemedik. Sanki, Türk milleti Cumhuriyet’le veya Malazgirt Meydan Savaşıyla ortaya çıkmışçasına bir anlayış yıllardan beri hâkim oldu. Halbuki Türkler birkaç bin yıldır tarih sahnesinde var ola gelmişlerdir. Yunanlılar, Araplar, Germenler, İngilizler, Acemler,Ruslar gibi Türkler de 4-5 bin yıldır vardırlar. Orta Asya’da yaşayan Türk Milleti ile Anadolu’da bugün yaşayan Türk Milleti aynıdır. Ancak yüzyıllar süresince devlet isimleri değişmiş, Türk Milletini idare eden hanedanların isimleri farklı olmuştur. Türk milletini millet yapan değerler Orta Asya’dan Anadolu’ya hâlâ aynıdır. Biz, çocuklarımızı büyük ve asil bir milletin torunları olduğunu öğretmeliyiz.  çocuklarımız hemen hiç esaret altında yaşamamış bir milletin fertleri olduğunu bilmelidirler. Eğitim amaçları ve muhtevası bakımından ayrıca metot itibariyle de yeniden gözden geçirilmelidir.
 
24 Kasım öğretmenler Günü vesilesiyle genç öğretmenlere neler söylemek istersiniz?

24 Kasım öğretmenler Günü tüm meslektaşlarıma kutlu olsun. 27 yıl öğretmenlik yapmış pek çok şeyler görmüş, bir ağabeyleri olarak genç öğretmenlere birkaç şey söylemek isterim: öncelikle branşlarında dolu olmalarını arzu ederim. öğrenci bazen çok farklı bir şey sorabilir, o anda genç meslektaşım cevap veremeyecekse öğrenciyi atlatmamalı, ben bu konuda küçük bir araştırma yapıp seni bilgilendireyim, diye çocuğa cevap vermelidir. öğretmenlik fedâkârlık ister, diğer devlet memurluğu görevlerine benzemez. öğrenci evdeki huzursuzluğunu en güvendiği insan olan öğretmenine anlatır. Parası kalmaz, para ister. Okul da sınıfta ders te problemi olur bunu sevdiği öğretmeni ile paylaşır. öğrencinin güvenini boşa çıkarmamak gerekir. öğrenci ismi olan, numarası bulunan bir eşya değildir. Bize emanet edilen insan yavrularını bilgi ile donatmak, geleceğe hazırlamak, güzel ahlak sahibi bireyler olmalarını sağlamak başlıca görevimizdir. Günümüz Türkiye’sinde trafik ve iş kazaları çoksa, hâlâ ormanlarımız yanıyorsa, yeni doğan bebeklerimizin bir bölümü hayatını kaybediyorsa, sokak ve caddelerde yerlerde çöp bulunuyorsa, trafik keşmekeş içerisinde ise bu eğitim sistemimizin dört dörtlük olmadığının göstergesidir. Genç meslektaşlarım çocuklara örnek olmalıdırlar.
Sayın Hocam sizde yıllarca öğretmenlik, okul müdürlüğü, Milli eğitimde şube müdürlüğü, milli eğitim müdürlüğü görevlerinde bulundunuz, binlerce öğrenci yetiştirdiniz. Ayrıca sizin de öğretmenler gününüzü en içten dileklerimle kutluyor, bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7-Ahmet URFALI (DOLUNAY) Arşivi