2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

"KALABAK ÜZERİNDEN SİYASET YAPMAYIN" DİYORDUK YA, NE KADAR DA HAKLIYMIŞIZ!

 


Nasıl olduysa, Kalabak Suyu sorunu öylesine bir yere getirildi ki;


İş tamamen farklı bir kulvara çekildi.


çektirildi daha doğrusu!


Sorunu konuşmaktan daha çok, mesele siyasete döküldü.


Kentin en büyük değeri, politik beklentilere malzeme yapıldı.


Hep buna itiraz ettik…


Okuyucularım da bunu zaten iyi biliyor.


+++


Bakın, daha iki gün önce söyledim aynı şeyleri…


Dedim ki;


“…Kalabak’ın pazar payı kimsenin umurunda değil.


Kalabak’ın ülke boyutundaki ünü kimseyi ilgilendirmiyor.


Kalabak’ın, şehrin en önemli simgesi olduğunu kimse hatırlamıyor.


Kalabak’ın marka değeri ile oralı olan bile yok.


Ne var?


Siyaset var!


Yani şehrin değerini, diğer şirketlere kaptırmamak adına bir iyi niyet değil;


Tamamen Kalabak’ı siyasete alet edip, puan kazanma gayretleri var…”


+++


O yazının ardından, bazı çevreler bizi yine hedefe koydu.


Ne yandaşlığımız kaldı, ne candaşlığımız.


İşler, bu çevrelerin işine gelmeyeye başladığı anda, daha önce ne yapıyorlarsa, yine aynı şeyleri yapmaya başladılar.


Amaçlarının zaten üzüm yemek olmadığı, tamamen bağcıyı dövmeye yönelik oldukları apaçık ortaya çıktı.


+++


Bu kişilerin asıl niyetini ortaya yere döken de, bizzat Yılmaz Büyükerşen oldu.


Bakın, biz demiyoruz, Büyükerşen meclis toplantısında kendisi olan biteni herkesin gözüne sokuyor.


Kalabak meselesinin nasıl da kara propaganda haline getirildiğini anlatıyor.


Siyah renklerle giydirilen o araçları hatırlatıp diyor ki Hoca;


“…Arabaya baktığımızda üzerindeki içi kanalizasyon renginde sıvı olan damacana fotoğrafları ve halkı galeyana getirmeyi amaçlayan sloganların olduğu siyah minibüslerin plakalarının siyah folyo ile kapatılmasına rağmen arka plakasının 26 AK 004 yazdığı görülüyordu.


Bu taşıtın ve diğerlerinin bir siyasi partinin il başkanlığına ait olduğu anlaşılınca, il başkanlığının kendi şehrinin markası olan Kalabak Suyunu böylesine kötüleyen bir anlayışın ancak Kalabak Su piyasasını ele geçirmek isteyen su şirketlerine destek verdiği açıktı ve benim aklım bunu bir türlü kabul etmedi…”


+++


Tüm bu süreçte asıl amacı meydana seren sözler bunlar…


Amacın Kalabak Suyu’nu kurtarmak, çözüm üretmek, yeniden sağlıklı suya kavuşmak olmadığını ayan beyan kamuoyunun önüne koyan tespitler.


Yani bir kez daha suçüstü yakalanmış oldular.


Böylece, “Kalabak üzerinden siyaset yapmayın” sözlerimizin ne kadar haklı tespitler içerdiğini de ispatlamış oldular.


Ve bir kez daha halk nezdinde itibar görmeyen bir propagandanın parçası oldukları belli oldu.


+++


çokta fazla lafı uzatmak niyetinde değilim.


Biliyorum ki, bu yazdıklarım da kimbilir nerelere çekilecek?


Ama biz doğru bildiğimizi asla yazmaktan geri kalmayacağız.


Bu şehrin en küçük değerine zarar gelmemesi için, bir gazeteci sorumluluğu ile çalışmaya devam edeceğiz.


Sonuç olarak…


Anlamayanlar ve anlamak istemeyenler için bir kez daha söyleyerek bitirelim yazımızı;


“Kalabak Suyu sorunu, bu şehrin hep birlikte çözüme kavuşturması gereken, tüm şehrin koruyup kollaması lazım gelen, şehrin parasının diğer su şirketlerine kaçmaması için herkesin bent olması lüzumlu bir değeri, simgesi, markasıdır.


Bunun dışındaki her söylem, her tavır, her hareket, her plan bu şehrin değerleri düşünülmeden, siyasi kaygı amacıyla yapılmış işlerdir…


Hoca’nın sözleri de zaten olayı bu boyutu ile halka anlatmaya yetmiştir…


Bundan sonraki hiçbir söz, toplum nezdinde asla itibar görmez.


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2-Sedat AYDOĞAN (DETAY) Arşivi