Yurt Dışı üretici Fiyat Endeksi (YD-üFE), 2020 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre %1,64,

Bir önceki yılın Aralık ayına göre %17,23,

Bir önceki yılın aynı ayına göre %19,49 ve;

On iki aylık ortalamalara göre %7,20 artış gösterdi.

+++

Pekiyi bu rakamlar neyi anlatıyor?

“Sanayicilerin yurt dışındaki rakipleriyle rekabet gücünün azaldığını”

çünkü döviz arttıkça, sanayicilerimizin üretimde kullandığı maddelerin maliyetleri de artıyor.

Bu arttıkça, yurt dışında ürünlerini satan sanayiciler, fiyatlarını artırmak durumunda kalıyor.

Yani rakipler, aynı ürünü aynı fiyattan satmaya devam ederken;

Bizim üreticilerimiz ise aynı ürünü her defasında farklı fiyattan pazara sunmak zorunda kalıyor.

Bu da yurt dışında hem müyteri kaybına, hem de döviz girdisinin azalmasına yol açıyor.

Hatta ülkemizdeki üretimi adeta baltalıyor.

+++

ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş, konuyla ilgili bir açıklama yaptı dün.

Her zaman olduğu gibi rakamların ardına sığınmadan konuştu.

Meselenin çözümünü de anlattı;

“üretim ürünlerinin yerlileşterilmesi gerekiyor” dedi.

+++

Milli üretime Cumhuriyet tarihinde olmadığı kadar değer veriliyor artık.

Bu nedenle Kesikbaş’ın dünkü açıklamaları son derece stratejik değer taşıyor.

Evet, sadece ülkenin zaruri ihtiyaçları için değil;

Sanayi girdileri için de artık yerli üretimin zamanı geldi.

Kesikbaş’ın işaret ettiği bu yolda devleti yönetenler eğer teşviklerle bu işi desteklerse;

Türk sanayicisi bu işin de üstesinden gelir…

Bu sayede dünyaya daha hızlı açılan Türk sanayisi ortaya çıkar…

*******************

EYVAH DEDİĞİMİZ HER KONUDA O VAR!

Şehrin gündemi enteresan bir hal aldı artık.

Yeni yatırımlar falan beklemek neredeyse hayal oldu.

Tam karşılığında ise, şehir sadece mevcut olanları elinde tutmaya odaklandı.

Bir kent için son derece üzüntü veriyor yaşananlar.

Oysa kentin başındaki kurmaylardan farklı beklentiler içerisinde olmalıyız.

Hele hele Ankara’da bu kenti temsil eden isimler, şehrin menfaatlerini koruma noktasında daha hassas olmalı.

+++

Dediğimiz gibi;

Yeni hizmetler yerine artık elimizdekilerini koruma gayreti içerisine düştük.

Eski stadın arazisini koruma içgüdüsünden, termike karşı tarım arazilerini muhafaza etmeye kadar mücadeleler veriliyor bu şehirde.

Şehrin bu psikolojiye girmesi de ayrıca endişe verici…

+++

İşte bu ahval içerisinde, şehirde “eyvah” dediğimiz her konuda, sadece ve sadece Utku çakırözer meydana çıkıp, meseleleri meclise taşıyor.

Kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.

Ormanlarımızdaki geyiklerin avlanma ihalesinde, sellerde, doğal afetlerde, herşeyde…

Yedi vekilden sadece Utku çakırözer’i görüyoruz.

+++

Konuyu kişsselleştirmek niyetinde değilim.

Ama gerçekleri de söylemek gerekli.

Kentin değerlerine gücü yettince sahip çıkanlar, her zaman bu şehrin hafızasında yer bulacaklar.

Seçimden seçime halka inip, vaat dağıtanlar ise bir daha asla hatırlanmayacaklar…

***************