Seda Kağıtcı

Seda Kağıtcı

Şükür sandığı

Mutluluk nefes almaktır. Mutluluk gülebilmektir. Mutluluk cebinde beş kuruşun olmasada sağlığın yerinde olduğu için kendini dünyanın en zengin insanı sanmaktır. Mutluluk masmavi gökyüzüne bakıp özgür olduğuna şükretmektir ve mutluluk ailenin her koşulda dimdik arkanda, sevdiklerinin de her daim yanında olmasıdır. En sevdiklerini görmek için eğer mezarlığa gitmek zorunda değilsen bilki dünyanın en mutlu ve en şanslı insanı sensindir.

Düşünsenize aslında ne kadar da kolay mutlu olmak değil mi? Ne kadar çok sebep var mutlu olmamız için. Allahın bize sunduğu nimetleri görebilmek, onlar için teşekkür etmek, onlara sahip olduğumuz, daha doğrusu layık görüldüğümüz için kendimizi şanslı hissetmek ne muhteşem bir duygu.

Sabah uyandığımız andan itibaren Yaradanımız bize bahşettiklerini birer birer sunuyor aslında. Nimetlerini önümüze seriyor. “Kıymet bil yeterki, al hepsi senin” diyor. Gözümüzü açtığımız ve nefes aldığımız o ilk anda sağlıklıyız işte, yaşıyoruz. Organlarımız yerinde ve düzgün çalışıyor. Elimiz ayağımız tutuyor, yürüyebiliyoruz. Hiç bir yardım almadan yere basabilmek bile ne kadar önemli. Kimseye muhtaç olmamak, kimsenin bize el uzatması için keyfini beklememek. Konuşabiliyoruz sonra, derdini hiç anlatamayanları, belki de yazarak yada işaret ederek anlatmaya çalışanları düşününce. Duyabiliyoruz, boş boş birşey anlamadan da bakabilirdik etrafa mesela, Allah korusun... İhtiyaçlarımızı giderebiliyoruz, tuvaletimizi rahatça yapabiliyoruz. Yatağa bağlı kalanları, altına bez bağlananları, diyaliz hastalarını yada bağırsaklarında rahatsızlık olanları ve günlerce tuvaletini yapamayanları bir düşünsenize. Dua edin bol bol, onlara şifalar dileyin, çünkü gerçekten böyle yaşamak çok zor. Kendiniz için ise şükredin. Sakat değilsiniz, yarım değilsiniz. Kaşınız gözünüz yerinde, Allah sizi özene bezene yaratmış var mı daha ötesi ne mutlu size.

Bu hayatta yapabileceğimiz en önemli şey şükretmek bizim bir kul olarak. Maneviyatları yada inançları zayıf olanların belki pek akıllarına gelmez şükretmek ama çok güçlü bir duygudur, tıpkı dua gibi.

İnsan gençken bazı şeyleri anlamıyor. Başında kavak yelleri eserken, güle oynaya koşarken, sevdikleri sağlıklı iken yaşlı değilken aklına ne dua etmek ne de şükretmek geliyor. Hep şimdiki gibi kalacağım sanıyor. Öncelikleri farklı oluyor. Hiç zor duruma düşmeyecekmiş gibi, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi, ne bileyim kötü şeyler sanki hep başkalarının başlarına gelir de bizim gelmezmiş gibi. Ama gün gelir biz de karaları bağlarız, bizim de ocağımıza ateş düşer, biz de en sevdiklerimizi kaybederiz, biz de hasta olup yatağa düşüp Allah korusun gün sayabiliriz. Bu hayatta kimin başına ne zaman ne gelecek sadece Allah bilir. O yüzden inançlı olmalı, bedenimizin, organlarımızın, bize emanet edilen bu canın kıymetini bilmeli, sağlığımız yerinde olduğu için de şükretmeliyiz.

Benden size bir tavsiye, kısa da olsa her gün biraz zaman ayırın kendinize. O gün neler yaptınız, neler yaşadınız bir düşünün. Kendinizle bir iç hesaplaşma yapın. Sizi mutlu eden, güldüren yada mutsuz edip üzen olayları bir bir tartın gönül terazinizde. Bakın bakalım hangileri fazla. Eğer mutlu olup gülümsedikleriniz çoğunluktaysa hayâli bir sandık oluşturun kafanızda, adına da şükür sandığı diyin ve atın seviçlerinizi, mutluluklarınızı, neşeli ve keyifli anlarınızı şükür sandığına. Göreceksiniz siz şükrettikçe, şükretmek için nedenleriniz de çoğalacak ve bir gün o sandık öyle bir dolup taşacak ki adeta kapanmaz olacak. Dilerim o günler hepimiz için yakındır. İyikilerimizin çok olması, gözyaşlarımızın acıdan ve üzüntüden değil, hep mutluluktan akması dileğiyle, güzelliklere açılsın kapılarınız…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Seda Kağıtcı Arşivi