1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Adı konmamış bir kriz...

Lokantaya gidiyorsun...
Lokanta sahibi "Neredeyse tam yemek isteyen kalmadı. Gelen ya çorba içiyor ya da "az" yemek yiyor. Bu işin sonu hiç de iyi değil valla" diyor.
Kuaföre gidiyorsun:
Kuaförün sahibi "Eskiden her ay düzenli olarak tıraş olmaya gelen insanlar artık 2-3 ayda bir gelir oldu. Saçla-sakalla gezmeye başladı herkes" diye yakınıyor.
Beyaz eşyacı: "Bugüne kadar böylesine kötü bir dönem yaşamamıştık" diye başlıyor konuşmaya.
Şehrin en büyük tüccarları "Parayı döndüremez oldum" diyor iyi mi?
Küçük esnaf "Zaten satış yok. Sattığımı da yerine koyamadığım için dükkândaki mallar eksildikçe eksiliyor. Mallar bitince biz de kepeği indiririz herhalde" diye kara kara düşünüyor.
Sanayici "Öyle bir noktaya geldik ki, yarın batabiliriz. Yarın bir gün 'Şu batmış' denilirse kimse şaşırmasın. Çünkü öylesine kötü bir dönem yaşıyoruz" diye konuşuyor.
Taksici: "Müşteriye hasret kaldık" derken, mekan sahipleri "2-3 masa ile günü kapatıyoruz" diyor.
Kime gitsen "Alacağımı toplayamıyorum ki borcumu ödeyeyim" sözü ile karşılaşıyorsunuz.
Hangi dükkâna girseniz "Kapıyı dilencilerden başka açan yok" der hale gelmiş.
Üretenler, üretimi kısmış.
Her işletme, çalışabileceği en az işçi ile çalışır hale gelmiş
Tasarruf adına yapılabilecek bütün tasarruflar yapılmış ve sıra 50 kuruşluk gazetelerin bile kesilmesine kadar dayanmış.
Ödenemeyen çekler tavan yapmış durumda.
Eskiden, araya hatırı sayılır aracılar konularak kiralanan dükkânların vitrininde aylardır "kiralık" tabelaları asılı.
Alınan krediler dönmez olmuş.
Kiralar aylardır alınamıyor.
Her işletmenin, her dükkânın alacak defterlerinde yazacak yer kalmamış.
Karşılığı olmayan çekler yüzünden ticaret erbabının tüm zamanı banka şubelerinde geçer hale gelmiş.
Fena bir durum var ortada anlyacağınız.
Adı konmamış bir krizi yaşıyor piyasalar ve ticaret yapanlar.
Yeni yatırımı kimse aklından bile geçirmiyor.
Parası olan bile "ne olur ne olmaz" diye çekilmiş kabuğuna.
Satılan malın alıcısı yok.
Alıcısı olsa bile, satılan mal gerçek değerinde gitmiyor.
Köşeye sıkışmış çaresiz bir sürü insanın yaşadığı bir sürü karamsarlık mevcut.
Herkeste umutsuz bir bekleyiş hakim.
Bu işin sonu hiç de iyi gözükmüyor.
Bu cendereden çıkış için umutlar her geçen gün azalıyor.
İşin kötü tarafı...
Yaşanan bu denli felaket ortamı hala, partilerde yaşanan kısır çekişmelerin ya da televizyonlarda yayınlanan evlenme ve benzeri programlarının önüne bir türlü geçemiyor.
****
İyi de kiminle
uzlaşacağım?

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt aradı.
Küçük Sanayi sitesi ile ilgili planlama konusunda "Niye uzlaşmadı?" söylemleri bir hayli sinirlendirmiş kendisini.
-"Biz Sanayi planlarını yaptık. Büyükşehir Meclisine getirdik. Meclis komisyona sevk etti. Komisyonda tam 5 ay bekledi. AK Parti çoğunluğundaki komisyon bir türlü meclise getirmedi konuyu. Bunun üzerine Büyükşehir Belediye Başkanı re-ren konuyu meclise getirdi. Karşı çıktılar. Uzlaşma olsun diye, meclis oturumu iki gün daha ertelendi. Bu süre içinde "Şu olsun-bu olsun" da denilmedi. Bu da açıkça gösteriyor ki, AK partililer Küçük Sanayinin dönüşmesini istemiyor. Ya da dönüşümü bizim yapacak olmamızı resmen istemiyorlar" dedi.
Tüm bu anlattıklarının yaşanmasına rağmen hala birilerinin çıkıp "Uzlaşma olsaydı" dediğini söyleyen Kurt, uzlaşma konusunda kendisinin elinden geleni yaptığını ama AK Parti tarafından bu konuda yapılan en küçük bir şey olmadığını belirtiyor.
-"Uzlaşma adına çok şey yaptım. İmar Komisyonu başkanı ve meclis üyeleri ile konuştum, "Bizden büyüklere gidin" dedi. Bunun üzerine Bakana ve il başkanına kadar gittim. Konuyu anlattım. "Haklısın" dediler ama, ortada yaptıkları bir şey yok. İyi de, ben kimle anlaşacağım, uzlaşacağım? AK partili meclis üyeleri "Yukarılara anlat" diyor, İmar komisyonu başkanı "bizden büyükleri bul" diyor. Söyledikleri büyüklere gidip anlatıyorum, yine sonuç yok" diyor.
Küçük Sanayi sitesi planlarının mecliste ret edildiğini hatırlatıp "Şimdi her şey bitti mi?" diye soruyoruz Kazım Kurt'a...
-"Her şey bitmedi. Bilip bilmeden konuşanlar var. Neymiş, konu ret edildiği için aynı konu bir daha meclise gelemezmiş. Öyle bir şey yok. Büyükşehir Belediye Başkanı bu ret edilen kararı veto edecek. Böylece konu yeniden meclise gelecek" diyor.
"Her ki tarafın da aynı ısrarı sürdürmesi halinde bu çözüm olacak mı?" diye sorduğumuzda ise Kazım Kurt:
-"Valla biraz olmak zorunda. Sanayi Çarşısının kalkması için önemli bir fırsat yakalandı. Bir sürü para ve mesai harcandı bu iş için. Eğer bu defa da olmazsa, bu çarşı bundan böyle yıllarca kaldırılamaz ve şehrin ortasında bu haliyle kalır" diyerek sözlerini tamamladı.

****

Siyaset kötü değil ki...

Siyaset; demokrasilerde insana hizmet edebilmenin en iyi en geçerli yoludur.
O nedenle, siyaset hizmet ettiği insan unsuru düşünüldüğünde kutsal bir uğraşı alanıdır.
Kötü olan hiçbir zaman siyaset değildir.
Siyaseti kötü yapan, siyasetçilerin kötü oluşudur.
İyi siyasetçi, siyaset kurumunun da onurunu kurtarır.
Kötü siyasetçi ise, hem kendini hem de siyaset kurumunu batırır.
Siyaset'i güvenilir hale getirecek iyi siyasetçilerin yetişmesi şüphesiz eğitimle mümkün.
Bu konuda Üniversitelere büyük görev düşüyor.
Hal böyleyken...
Siyasete düzgün siyasetçi kazandırma sorumluluğu olan Üniversitelere baktığınızda durum hiç de hoş görülmüyor.
Zira...
Üniversiteler, Rektörlük ve Dekanlık seçimlerinden tutun da, öğretim üyesi almaya kadar kötü siyasetçilerin egemenliği altına girmiş durumda.
Elbette bir genelleme yapmamız çok yanlış olacaktır ama, Bilim adamı titri olan insanların siyasetçilere tabii olma durumuna düşmüş olması hiç de hoş değil.
Siyasete, iyi siyasetçi kazandırma misyonu olanların, bu misyona rağmen kötü siyasetçilerden medet umması ise, hoş olmamanın ötesinde, facianın ta kendisidir.

****

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM

Üç mühendis beraber arabada seyahat etmekteyken arabaları bozulur ve yolda kalırlar.
Makine mühendisi hemen kolları sıvar ve motorla uğraşmaya başlar. Yarım saat sonra diğerlerinin yanına dönerek:
_"Motoru baştan elden geçirdim, burada bir sorun bulamadım."
Bundan sonra elektrik mühendisi kalkar ve o da yarım saat uğraşıp geri döner:
_"Herhangi bir elektrik arızası da görünmüyor." der.
Bunun üzerine iki mühendis bilgisayar mühendisine bakar, o da kalkıp arabanın önüne geçer sonra diğerlerinin yanına geri dönüp:
_"Kapatıp bir daha açsak?"

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi