Ar-Ge ve Teknoloji


 


Basitleştirerek baktığımızda işletmeler insan – makine sistemleridir. Makine olarak isimlendirdiğimiz kısım, işin teknolojiyle ilgili bölümünü oluşturur. İşletmede ar-ge söz konusu olduğunda hem insan kaynağı hem de teknolojinin önemi birbirinden ayırt edilemez.


 


İşletmeyi bir kaynaklar bütünü olarak görürsek daha fazla değer üretebilmek için mevcut ve erişilebilir kaynakları daha etkili ve verimli kullanmamız gerçeğini kavrarız. Ar-ge faaliyeti etkililik ve verimlilik için önemli seçeneklerden birisidir. Ar-ge çalışmaları bir yandan işletmenin rekabet gücünü artırırken aynı zamanda insani ve teknolojik yeteneklerini daha yararlı kullanmanın yolunu açmaktadır.


 


Sanayiyi teknolojiden ayrı düşünmek mümkün değil. Sanayi – teknoloji ilişkisini sorguladığımızda meselenin sadece teknolojiyi kullanmak olmadığını açıkça söylemeliyiz. Sanayileşme olgusu kaçınılmaz biçimde teknoloji geliştirmeyi içermek zorundadır. Bu ilişkiyi şöyle özetleyebiliriz. Bilimsel bilgiyi ürüne dönüştürmek için teknolojiyi kullanırız. Tasarım ve üretim teknolojileri aşamalar halinde birbirine eklenerek peş peşe sürece dâhil olurlar. Tasarım ve üretim adımlarının sonuç elde edecek biçimde, planlı yürütülebilmeleri için yönetim teknolojilerine ihtiyaç duyulur.


 


Günümüzde giderek daha yaygın kullanılmaya başlayan endüstriyel internet, tasarım ve üretim süreçlerini kolaylaştıran, yeni bir yönetim teknolojisidir. Diğer yandan tasarım, üretim ve yönetim teknolojilerinin birbirine hız, esneklik, etkililik ve verimlilik sağlayacak biçimde eklemlenmesi de bir teknolojik ar-ge konusudur.


 


Pazarda rekabet üstünlüğü kazanabilmenin yollarından birisi teknolojik gelişmişlik düzeyidir. Bu nitelik sadece teknolojik ürünlerin, fikri mülkiyetin, makinelerin ve malzemelerin satın alınması ile edinilemez. Ulusal ölçekte ya da işletme bazında olsun; değer zincirinin her aşamasında teknoloji üretebilecek düzeye erişmek kalıcı ve sürdürülebilir olmak için vazgeçilmez bir hedeftir. Teknoloji üretmenin yolu ise ar-ge’yi süreklilik sağlayacak bir fonksiyon olarak değer zincirinin her halkasında özümsemekten geçmektedir. Bir başka deyişle ar-ge’yi gereksiz bir maliyet kalemi olarak görmekten vazgeçerek onu orta ve uzun vadede değer üreten kalıcı bir sürece dönüştürmenin mekanizmalarını oluşturmamız gerekiyor.


 


21’inci yüzyıl; başta bilişim, iletişim, İnternet olmak üzere pek çok alanda teknolojilerin yenilenmeye başladığı bir çağ olarak görünüyor. Son zamanların popüler kavramı olan Endüstri 4.0, açık bir şekilde geleneksel tasarım, üretim ve yönetim modellerinin değişeceğine işaret ediyor. Teknolojik düzey geliştikçe eskiyi yeni ile değiştirmek sadece bir ‘teknolojik metayı’ satın alıp işletmeye kurmaktan ibaret olmamaya başlayacaktır. Gelenekselden çağdaşa geçme süreci ve geçişin işletme için kurgulanması apayrı bir planlama gerektirecektir. Dönüşüm, stratejik planlama gerektiren bir iştir.


 


Yeni işletme yapısının önemli unsurlarından birisi hiç kuşkusuz ar-ge ve teknoloji ile ilgili olmak zorundadır. Ayrıca işletmenin yönetimi anlayışının ar-ge yönetimi ve teknoloji yönetimi gibi yeni unsurları içerecek biçimde tasarlanması gerekecektir. Her ne kadar dönüşüm işletmenin ölçeğine ve yer aldığı alt sektöre bağlı olarak gelişecek ise de artık hiçbir yöneticinin ar-ge, teknoloji ve inovasyon konularının kendisini veya işletmesini ilgilendirmediği bir mazereti olamaz. Yeni çağda ar-ge, teknoloji ve inovasyon her işletmenin işidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi