
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
"Artık sana oy falan yok!"
Her seçim öncesi insanlar bazı beklentiler içine girer.
Seçim sonuçları istedikleri gibi sonuçlanınca da bu beklentinin oranı daha da artar.
Ancak.
Belli bir süre içinde beklentiler karşılanmayınca olay tersine dönüverir.
Seçim öncesi şiddetle desteklenen kişiler ile ilgili, beklentilerin karşılanmamış olmasından kaynaklı öfke kendini gösterir.
Bu durumun en çok dile geliş şekli de "Artık sana oy falan yok" biçiminde olur.
Şu sıralar, beklentilerin yerine gelmemiş olmasından kaynaklı öfke hareketlerini sık sık duyar olduk.
Daha düne kadar yanı başlarında olmalarına rağmen, bu gün Milletvekillerinin, belediye Başkanlarının çevresinde "Artık sana oy falan yok" diyen insanlar çoğalıyor.
-"AK Partiliyim ama o aday olursa kesinlikle oy falan vermem" diyenler ile "CHP'liyim ama bir daha aday olması halinde ona kesinlikle oyum nasip olmaz" diyenleri sık sık duymaya başladık.
Bu durum elbette, yukarıda söylediğimiz üzere, beklentilerin yerine gelmemiş olmasından kaynaklanıyor.
"Beklenti "denilince sadece, iş, tayin, terfi,ihale ve benzeri anlaşılmasın.
"Hizmet" anlamında da beklenti karşılanmamış ve bu yüzden destek verilen insanlara öfke doğmuş olabilir.
Neticede...
Birileri, daha önce bir yere gelmesi için dua edip, çaba harcadıkları insanlara, beklediği ve umduğu gibi çıkmadığı için bugün kızıyor.
-"Bir daha kesinlikle oy moy yok" diyor.
Bu tavır neyi değiştirir?, ne denli etkili olur?, sonuca ne denli tesir eder bilemiyoruz?
Ancak...
Yukarıda da söylediğimiz gibi, son günlerde, üstelik hemen her partide sıkça rastlamaya başladığımız bu tepki ve protestolar bize geçmişteki bir yaşanmış hikayeyi anımsattı.
Türk Siyasi yaşamının şüphesiz en renkli simalarından olan Süleyman Demirel, AP Genel Başkanı iken eşi Nazmiye Hanım ile birlikte oy kullanmak üzere sandığının bulunduğu Okul'a gider.
Okulun önü, oy vermek için gelen insanlar yüzünden oldukça kalabalıktır.
Kalabalığın içinden biri, daha okul basamaklarını çıkmadan Süleyman Demirel'e bağırır: "Sana artık oy falan yok. Dahası, sana artık bu sandıktan da oy falan yok" diye.
Demirel hazırcevaplığı hoşgörüsü zekâsıyla bir başkadır.
Önce, sesin geldiği yere bakar ve o meşhur gülümsemesini de yüzüne takınarak şu cevabı verir:
"herkes bize oy verirse o kadar oy'u neremize koyacağız gardaşım, sen de oy verme bi zahmet"
İlginçtir...
O seçimde Demirel'in Adalet partisi birinci olur...
.......
Baktığınız her yerde diktatör var...
-Demokraside seçimler, kimin belli bir süre kenti, bölgeyi, ülkeyi yönetme hakkına sahip olduğunu tayin eder.
-Seçimler (ya da kura) demokrasinin olmazsa olmaz bir ilkesidir ama tek başına yeterli ilkesi değildir.
-Serbest seçim, yönetimin nasıl işleyeceğini, yönetenlerin nasıl yöneteceğini belirlemez.
-Seçimle gelmiş de olsa, diktatör nitelikleri arz eden bir iktidar sahibinin elbette danışmanları, onun icraatlarını hayata geçiren siyasal yapıları, partisi, bakanları vardır.
-Diktatör, bu kişilerin görüşlerini alır, partisinin kurullarını toplar, hükümetin bakanları çalışırlar, vs... Ama hemen her konuda nihai karar verici Başkan, Başbakan veya Şef ise, ve bu kararın karşısındaki yargı, parlamenter muhalefet veya sivil toplum kaynaklı tüm engeller bu mutlak yetkili kişi tarafından gayrimeşru olarak damgalanıp, itibarsızlaştırılıyor ve geçersiz addediliyorsa, iktidarda bir seçilmiş diktatör var demektir.
-Üstelik bu kişi sürekli konuşuyor, herkese neyi, nasıl ve ne zaman yapması gerektiği konusunda emredici öğütler veriyorsa, yani sadece eylem değil söylem alanını da tekelinde tutmaya çalışıyorsa, diktatör nitelikleri çok daha fazla öne çıkar.
HHH
Bu tanımların hemen hepsi, yönetimde diktatörlük uygulayan insanların ortak özelliklerini oluşturuyor.
Yukarıda yazılanları okuduğunuzda hemen her birinizin aklına, bu tanımlara uyan mutlaka bir diktatör gelmiştir.
Çünkü...
Diktatörler her yerde var...
Devletin başından tutun da, Belediyelerin başında bulunanlara, hatta Oda, Dernek ve Kulüp başındakilere kadar.
75 Milyonun başında da görebilirsiniz diktatörü, 75 kişilik bir cemiyetin başında da...
Biz de kalkmış, her alanda ve dört bir yanda sayısız diktatöre sahip bir ülkede Demokrasi arıyoruz iyi mi?
Denk gelir de bulursanız,bizi de haberdar edin...
......
AK Parti'de yeni sürecin şekli ortaya çıkıyor...
Davutoğlu'nun istifa etmesiyle AK Parti'de yeni bir süreç daha başlıyor.
Başkanlık hesaplarının artık açık açık ortaya konulacağı bu süreçte, parti içinde nelerin olabileceği az çok tahmin ediliyor.
Zira, daha ilk günden beri:
Erdoğan ilk olarak AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'dan başlarken bu harekâtın Milletvekilleri, İl teşkilatları, İlçe teşkilatları ve bunun yanında Belediye Başkanlarını da kapsayacağı iddia ediliyordu.
Hatta...
Sil Baştan diyerek yeni kadro ve yeni isimler ile yola devam edeceği söylenilen Erdoğan'ın önümüzdeki günlerde daha geniş kapsamlı olarak istifaların altına imza atacağı da ileri sürülüyordu.
Nitekim AK parti içinden sürekli haberleri duyuran "Başkentçi" isimli Twitter hesabından bu yönde duyurular yapılmaya da başlandı bile.
"Başkentçi" hesabından yapılan duyurularda, Davutoğlu'nun gitmesiyle birlikte Davutoğlu'na yakın olduğu belirlenen isimlerin de bulundukları görevlerden uzaklaştırılacakları ifade ediliyor.
Söz konusu ifadelerde bizi alakadar eden ise, verilen isimler arasında Eskişehir milletvekili Emine Nur Günay isminin de zikrediliyor olması galiba...