
Gürcan Banger
Ayıp olan cinsellik
Bir –ağırlıklı olarak erkek– arkadaş grubu ile yemek yediğinizde, futbolun en ince ayrıntılarına kadar sohbetler edilir. Futbolcularla hakemlerin, yöneticilerle teknik heyetin aile yaşantılarına kadar değerlendirilmeyen konu kalmaz. Neredeyse her TV kanalında futbolun didiklendiği çok sayıda –sözüm ona– spor programı var. Hâlbuki futbol, TV’de izlediğimiz ya da hafta sonu izlemeye gittiğimiz bir maçtan daha fazla bir şey değil…
Pek çok günlük haberi de, bizi çok az ilgilendirmesine rağmen en ince ayrıntısına kadar didikliyoruz. Belki ömrümüz boyunca hiç karşılaşmayacağımız insanların yaşamları, asla görmeyeceğimiz ülkelerin durumları veya bir kez daha gerçekleşmeyecek olaylar hakkında ciddi anlamda zaman harcıyoruz. İşin ilginci, ne bu ipe sapa gelmez konularda konuşuyor olmayı sorguluyoruz, ne de temaşadan öte anlamı olmayan futbol için harcadığımız zamanı…
Diğer yandan duygularımızı veya cinselliğimizi bir ömür boyu taşıdığımız halde, bu konularda düşünmeyi, konuşmayı veya yazmayı yasaklılar arasında sayıyoruz. Ama işin gerçeğine baktığımızda; dışa karşı ayıplı olarak yansıtmaya çalıştığımız bu konular, yaşamımızın ve itiraf edilmemiş günlük yaşamımızın çok ciddi bir bölümünü işgal ediyor.
Erkekler de kadınlar da, özellikle kendi hemcinsleri arasında yaptıkları sohbetlerde cinsel esprilere veya anekdotlara her zaman yer verirler. Yasaklı gibi görünmesine rağmen, hemcins içi konuşmalarda cinselliğin ve daha az veya daha çok olarak duygusallığın özel yeri vardır. Batı kültüründe cinsiyet ayırmadan özellikle cinsellik konusunda dışavurumlar daha yaygındır. Cinsellik konusunda Batılı düşünürler, yazarlar ve sıradan insanlar kendilerini ifade etmekte çok daha rahattırlar.
Örneğin size birkaç ünlüden seçilmiş yaklaşımlar verebilirim. Film izlemeyi sevenlerin yakından tanıdığı İtalyan sinema oyuncusu Sophia Loren şöyle diyor: “Cinsel cazibenin yüzde ellisini sizin sahip olduklarınız, diğer yüzde ellisini ise insanların, sizin sahip olduğunuzu düşündükleri şeyler oluşturur.” Belki de futbol gibi cinselliğin de konuşulduğunda, hayallere yatkın olmasının nedenini açıklıyor Sophia Loren…
Ününü bir cinsellik simgesi olduğu kadar bir oyun ve senaryo yazarı olarak da yapmış olan ünlü Amerikalı sinema oyuncusu Mae West, cinsellik konusunda “Dilin kemiği yok” dedirtenler arasında yer alıyor. O da Sophia Loren’e benzer bir yorum yapmış: “Bir yıldız olmak için elbiselerini çıkarmak zorunda olduğunu düşünenlere tavsiyem şu: Vücudunuz görüldü mü, illüzyon yaratmak için geriye ne kalır ki? Bırakın, elbiselerinizin altındakileri onlar düşünsün.” Yasaklar artınca cinsellik konusundaki hayaller ve illüzyonlar da had safhaya, bir patlama noktasına varıyor.
Cinsellik konusunda görüş sahibi olup yorum yapanlar sadece oyunculardan ibaret değil. Örneğin ünlü Amerikalı yazar Mark Twain’in şöyle bir sözü var: “Cinsel arzuya karşı korunmanın birkaç yolu var. Ama en güvenlisi korkaklıktır.” Zihnimizdeki edebiyat alanındaki başarıları ile farklı bir imaj yaratmış olan bir yazardan, cinsellik gibi bir konuda bir özdeyiş okumak ilginç oluyor, değil mi? Ama cinselliğin yasaklı, ayıplı ve korku veren bir dünyanın unsuru olarak öğretildiği de bir başka gerçek… Bir Alman rahip ve yazar olan Thomas A. Kempis’ten: “Cinsel arzu, kim olduğunuzu ortaya çıkarır” diyor.
Son söz: Kendini ne denli görebiliyor ve eleştirebiliyorsun? Yaşam, görmek ve eleştirmektir.