
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Bakan Avcı aradı. "3. Üniversite Tamam inşallah" dedi...
Dün bu köşede, 27 Mart 1994 yılı mahalli seçimlerini yazmıştık.
İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinde, en az şans tanınan Refah Partisi adayı Erdoğan'ın Belediye başkanlığı seçilmesindeki Nabi Avcı faktöründen bahsetmiştik.
Seçimlerde Erdoğan'ın PR çalışmalarını üstlenen Nabi Avcı'nın, seçimin son günü İstanbul'un her yerini "Tamam inşallah" ilanları ile kaplatmasının büyük bir algıya neden olduğunu, oy vermek için evinden çıkan insanların her yerde bu afişleri görünce "Bunlar işi bitirmiş" düşüncesine kapıldığını. Bu psikolojinin de katkısıyla Erdoğan'ın, hiç şans tanınmayan bir seçimde İstanbul Büyükşehir belediye Başkanı olduğunu dile getirmiştik yazıda.
Dahası...
Nabi Avcı'nın yürüttüğü seçim çalışmasında "Tamam İnşallah" sözünün Erdoğan'ı Belediye Başkanlığına taşıdığını ifade etmiştik.
Sonrasında da...
Aynı Nabi Avcı'nın 5 yıl önce Eskişehir'e vermiş olduğu fakat bir türlü gerçekleşmeyen 3 ncü Üniversite meselesine atıfta bulunarak:
-" Eskişehir halkı Bakan Avcı'dan, verdiği söz gereği 3 ncü Üniversite ile ilgili olarak "Tamam İnşallah" demesini bekliyor.
Bunun için de, seçim sabahına kadar beklemek istemiyor..." diye noktalamıştık yazımızı.
Dün öğle saatlerinde telefonumuz çaldı.
Arayan isim olarak "Nabi Avcı" çıktı telefonumuzda.
Milletvekili adaylığı sürecinde kaydetmiştik telefonunu.
Kendi kendimize "Herhalde danışmanı ya da özel kalemi arıyordur" düşüncesiyle açtık.
Bizzat kendisiydi tlefonun karşısındaki.
Yazıyı okuduğunu söyledi önce.
Ardından da...
-"Tek bir şey söylemek için aradım. 3 ncü Üniversite tamam inşallah" dedi.
Eskişehir İleri teknoloji Üniversitesi Bakanlar kuruluna sevk edilmiş.
İmzaya açılmış.
Sırasıyla önce komisyonda görüşülecek ardından da genel kurula getirilecekmiş.
Mecliste kabulün ardından da süratli bir biçimde hayata geçecekmiş 3 ncü Üniversite.
"Tüm bunlar ne kadar sürecek?" diye sorduk.
-"1-1,5 ayı bulmaz" cevabını verdi.
Ne yalan söyleyelim, Bakan Avcı'ya "Bu gün Eskişehir adına duyduğumuz en güzel haber" dedik.
O da...
-"Benim de bugün Eskişehir adına verdiğim en güzel haber bu" dedi.
.......
CHP'nin kaybettiği seçimlerde teşkilatların rolü...
-Cumhuriyet Halk Partisi'nde teşkilat ve yönetimler 2014 Mahalli seçimlerde çalışmadı.
Zira, teşkilatların çalıştığına dair bir emare yoktu ortada.
-Aynı teşkilat ve yönetimler, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de çalışmadılar.
Zira, seçim bittiğinde parti binasında hala balyalar halinde ve ambalajları bile sökülmemiş Ekmeleddin İhsanoğlu afişleri duruyordu.
-1 Haziran seçimlerinde de çalışmadı CHP yönetimleri ve teşkilatları.
Zaten bu gerekçe gösterilerek mevcut il yönetimi görevden alındı.
-7 Haziran seçimlerinde de gözle görülür bir çalışması olmadı CHP yönetim ve teşkilatlarının.
Zaten seçim de Eskişehir'de kaybedildi.
Kısacası...
CHP yönetimleri ve teşkilatları, yukarıda saydığımız hiçbir seçimde çalışma adına herhangi bir çaba harcamadı.
Bunu biz değil, partinin belediye başkanlarından tutun da sade üyesine kadar hemen herkes defalarca söyleyip geziyor.
İşin kötü tarafı...
Yapılan bu seçimlerde dişe dokunur bir seçim çalışması ortaya koymayan CHP yönetimleri ve teşkilatların bundan sonraki seçimlerde de çalışacağı aşikâr.
Çünkü...
CHP'de yönetim ve teşkilatların seçim çalışması yapmaktan çok, yapmama nedenleri daha fazla.
Çünkü...
Kimse hazmedemiyor partide olup bitenleri.
Sen parti yönetimi olarak:
-Milletvekili adaylarını kimseye sormadan belirlersen...
-Belediye Başkan adaylarını kimseye sorma gereği bile duymadan ilan edersen.
-Cumhurbaşkanı adayını belirlerken bile kimsenin haberi olmazken.
Hatta...
-Cumhurbaşkanlığı seçiminde alınan ağır yenilgi sonrası gittiğin olağanüstü kurultayda bile Cumhurbaşkanlığı seçimi yenilgisiyle ilgili tek bir kelam etmezsen.
-Birilerine yakın, partinin yolunu dahi bilmeyen insanları listeye yerleştirip, vekilliğe taşırsan.
-Eskişehir ile hiç teması olmamış insanları paraşütle liste başına indirirsen.
-Sırf birileri gıcık oluyor diye, partinin kendi çocuklarını siyaset dışı bırakırsan.
Başarısız olunan bir seçimin sonrasında çıkıp, "parti kadroları çalışmadı" diyerek kimseyi suçlayamazsın.
Öyle ya...
Sen ön seçimle belirlenen adayların en kötüsünün bile, paraşütle liste başlarına indirilen isimlerden daha iyi olacağı gerçeğinden bile haberdar değilsen, sorun ve kabahat seçim çalışması yapmayan teşkilat ve yönetimlerde değil, bizzat genel merkez olarak kendindedir.
O nedenle...
CHP'nin Eskişehir'de kaybettiği her seçimde kabahati yönetimlerde arama yerine, genel merkez ve genel başkanda aramak doğru bir adrestir.
Bakın şimdi!
Sokakta önünüze geleni çevirip durdurun.
-"Bu CHP, bu iktidara alternatif olabilir mi?" diye sorun çevirdiğiniz insanlara.
Kaç kişiden "Evet. Bu CHP iktidar alternatifi olur" cevabı alacaksınız?
Hiç uğraşmayın biz söyleyelim:
Hiç kimse bu cevabı vermeyecektir.
CHP'ye oy vermiş insanlardan bile alamazsınız bu cevabı.
Çünkü insanlar bu haliyle CHP'nin iktidar alternatifi olduğuna inanmıyor.
Bu kanaatini de partinin üyelerine, delegelerine, yöneticilerine ve teşkilatın tamamına bakarak söylemiyor.
Bizzat Genel başkana, Genel merkez yönetiminin tutumuna ve yukarıda yürütülen siyasetin yanlışlığına bakarak söylüyor bu düşüncesini.
O nedenle...
-CHP'nin başta Genel Başkanı olmak üzere Genel Merkez yönetimi acilen parti içi demokrasiye dönmeli.
-Tüzük gereği yüzde 15 kontenjan aday hakkını bile kullanmayıp, her seçim bölgesinde, hakim huzurunda ön seçimle adaylarını belirlemeli.
-Belirlemeli ki, CHP'lileri temsil edecek olanlar CHP'lilere hesap verebilir hale gelsin.
-Verebilsin ki, Genel başkanından milletvekiline, belediye Başkanından parti yöneticilerine kadar herkes "Ben yaptım oldu" zihniyeti ve alışkanlığından kurtulsun...
Bunu yapabilirse, bir ölçüde CHP'nin iktidar alternatifi olabileceği ümidi ortaya çıkar.
Yapamaz ise...
Her kaybedilen seçim sonrasında teşkilat ve yönetimler "çalışmadı" diye suçlanır, her kaybedilen seçim sonrasında partinin genel başkan ve yönetimleri, kendi kendilerine, kendilerini başarılı bulup koltukta oturmaya devam eder.
.......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Birkaç Fransız kantinde gevezelik ederken içlerinden biri sorar:
- Gütenberg kim, biliyor musunuz?
- Hayır, der ötekiler.
- Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Gutenberg`in basım makinesini bulan kişi olduğunu bilecektiniz. Ya Panmentier`i?
- Hayır, der ötekiler.
- Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Panmentier`in patatesi bulan kişi
olduğunu bilecektiniz. Eğer gece kurslarına gitmezseniz, yaşam boyunca işte böyle
herşeye bilmiyorum demekle yetinirsiniz...
Adamın sözleri üzerine gruptan bir tanesi sinirlenir ve:
- Oldu, anlaştık! Gutenberg`i, Panmentier i bilmiyoruz.. Peki, sen Totoche kim biliyor musun?
- Hayır!
-Peki, öyleyse öğren! Totoche, sen gece kurslarına giderken karınla yatan adam!