
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Belediyelerin performans araştırması üzerine...
ORC Araştırma şirketi tarafından Büyükşehir Belediye Başkanlarına yönelik yapılan bir araştırmanın sonuçları geçtiğimiz günlerde haber olarak basın organlarında yer aldı.
22.540 kişi ile yapılan ve "yerel yönetimler performans araştırması" adı altında duyurulan araştırmada CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanlarından Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'nun 4 ncü, Eskişehir büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in 6 ncı, İzmir büyükşehir belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun ise 23 ncü sırada yer aldığı belirtildi.
Aynı listede, Ankara, Antalya ve Konya Belediye Başkanlarının ilk üçte bulunduğu da ifade edilmişti.
Listeye baktığınızda, performans konusunda AK Partili Büyükşehir belediye Başkanlarının daha başarılı olduğu ilk etapta görülebilir.
Ancak...
Burada ince sayılmayacak son derece kalın bir çizgi var.
"Performans" dediğiniz şey, bir anlamda "para" anlamına geliyor.
Yani...
"Ne kadar çok para o kadar çok performans"
Para denilince de iktidar partisine mensup oldukları için AK Partili belediyelerde çok, iktidar partisine mensup olmadığı için CHP'li belediyelerde yok olan bir durum söz konusu.
Yani...
Büyükşehir Belediyelerine sağlanan eşit şartlarda, eşit imkan ve olanaklar göz önüne alınarak hazırlanmış bir liste değil bu.
Buna rağmen...
CHP'li Aydın Belediye Başkanının 4 ncü, Eskişehir belediye başkanının 6 ncı, hatta İzmir belediye başkanının 23 ncü sırada olması, genel idarenin sağlamadığı katkı göz önüne alındığında diğerlerine oranla daha başarı gibi duruyor.
......
Odunpazarı Belediyesi trafik işini çözemezse...
Odunpazarı Belediyesi tarihi Odunpazarı bölgesinde fena işler yapmıyor.
Her ne kadar siyaseten dirençle karşılaşsa da tarihi Odunpazarı bölgesi yaşayan bir bölge olma yolunda.
Eskişehir'e gelen turistlerin görmek için ilk sıraya koyduğu bölge özellikle hafta sonları iğne atsan yere düşmeyecek bir durumda.
Bölgede düzenlenen uluslar arası etkinlikler, tarihi sokaklarda açılan cafeler ve süs eşyaları satış dükkanları, kadınların kurdukları tezgahlar, bölgeye adeta sahil kasabalarının o güzel görüntülerini sunuyor.
Yani...
Odunpazarı tarihi bölgesindeki sokakları gezerken insan ister istemez kendisini bir anda sahil kasabalarının o tarihi dokusu içinde hissediyor.
Odunpazarı Belediyesi tarihi Odunpazarı bölgesinde iyi işler yapıyor ama...
Sözünü ettiğimiz bu tarihi bölgede tüm bu anlattıklarımızı etkisiz ve kıymetsiz hale getiren bir durum var. Trafik...
Bu öylesine bir sorun ki, özellikle hafta sonları bu bölgeyi gezip görmeye gelenleri, geldiklerine de gördüklerine de pişman eden bir durum.
Bölgenin ortasından geçen ana yol bildiğiniz kilitleniyor.
Gelen turist otobüsleri için bir yer olmadığı için iki otobüs karşılıklı aynı yoldan geçemiyor.
Yolun her iki tarafına araç parkı yapıldığı için yalar bölgeyi rahatlıkla gezemiyor.
Park sorunu olduğu ve araçlar her bulduğu boş yere araçlarını park ettiği için işin içinden çıkılamıyor.
Kısacası...
Odunpazarı belediyesi tarihi Odunpazarı bölgesinde iyi işler yapıyor ama hallolmayan trafik bu iyi şeylerin görünmesini adeta büyük bir perde gibi engelliyor.
Belediyenin ne yapıp edip bu işe bir çare bulması lazım.
Gelen turist otobüsleri için bir yer mi bulunacak?
Tarihi bölgenin ortasından geçen yol trafiğe mi kapatılacak?
Araç parkları için yer altında otoparklar mı yapılacak?
Tüm bunlar için büyük ve kapsamlı bir proje mi hazırlanacak? Bilemiyoruz.
Ama...
Bir şekilde ve biran önce bu yapılmazsa, hem Odunpazarı belediyesinin burada yaptığı iyi işler kesinlikle görünmeyecek.
Hem de...
Buraya gezip görmeye gelenler, gezip gördüklerine pişman hale gelecek.
Bizden söylemesi...
......
Siyasette "Ben alasını yaparım" dönemi...
İki çoban koyun otlattıkları sırada bir yandan da sohbet ediyormuş.
Çobanlardan biri, durup dururken "Ben Başbakan olacağım" demiş...
Diğeri bunu duymanın verdiği şaşkınlıkla;
-"Manyak mısın sen?" diye sorunca, Başbakan olmak istediğini söyleyen ve bunun bir kriter olduğunu zanneden çoban;
-"Niye ki? Manyak olmak şart mıdır?" diye sormuş.
Yoldan çevirdikleri bir adama "Başbakan olmak ister misin?" diye sormuşlar.
Adam hiç düşünmeden;
-"Olmak isterim tabii" demiş.
-"Peki başbakanlığı yapabilir misin?" demişler...
-"niye yapamayayım ki? Yapanlar nasıl yapıyor. Hem çok zor bir iş olmasa gerek. En azından bunlardan iyi yaparım" demiş.
Aynı adama, Flarmoni Orkestrası'rda şeflik yapmasını önermişler.
-"Ben o işten hiç anlamam" cevabını vermiş.
Nedendir bilinmez, insanların büyük bir çoğunluğu Ülkeyi yönetmenin, Orkestra yönetmekten daha kolay olduğunu düşünüyor.
İşin kötüsü...
Başbakanlık dahil, kendisini hemen her göreve yakıştırabiliyor.
Belki de, siyaseti bu güne kadar yapan insanların birçoğunun, hak etmeden o yerlere gelmesi bunda büyük rol oynuyor.
Ama yine de...
İnsanların büyük bir çoğunluğu, kendiişlerinde bile başarısız olmalarına rağmen, "başkalarının işini daha iyi yaparım" düşüncesini taşıyor.
Maalesef böyle düşünen insanlar bir yerlere geldikleri için de...
Hiçbir özelliği ve becerisi olmayan insanlar, kendileri ile mevcutları kıyaslama hakkına, haklı olarak sahip oluyor.
Siyasette gelinen nokta ne yazık ki bu.
Bu iş böyle gittiği sürece...
Siyasete bir seviye gelmediği sürece...
İnsanların "Onlar bile yaptı. Ben niye yapamayayım" şeklinde ki kıyaslamaları...
Hiç mi hiç bitmeyecek.
Ve böylece...
Siyaset ve siyasetteki makamlar herkesin kendisini rahatlıkla yakıştırdığı makamlar haline gelecek.