1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Biz de onlarda Evliya kibri arıyoruz iyi mi?

Nasreddin Hoca'ya köylüleri "Her yerde söyleyip geziyorsun. Sen gerçekten Evliya mısın hocam?" diye sormuşlar.
Nasreddin Hoca da "Evliyayım tabii" demiş.
Bunun üzerine köylüler "İspatla o zaman" demişler.
-"Hay hay" demiş Nasreddin hoca. "Söyleyin o zaman. Size evliya olduğumu ispatlamak için ne yapayım?" deyince köylüler:
"Mesela şu ağacı yanına çağır. Bakalım gelecek mi?" deyince, Nasreddin Hoca başlamış ağacı çağırmaya.
Bir, İki... Üçüncü kez çağırdığında Ağaç gelmeyince köylüler "Ne oldu Hocam?" diye sormuşlar. "Neden ağaç sana gelmiyor?" deyince hoca:
-"Eğer Ağaç gelmiyorsa, ben Ağaca giderim. Çünkü Evliyada kibir olmaz" cevabını vermiş.
Eskişehir'de, özellikle de Büyükşehir belediye Meclisi'nde ilginç bir siyasi tablo var.
Bu tabloyu son yapılan mahalli seçimlerde Eskişehir halkı oluşturdu.
Büyükşehir belediye Başkanını CHP'den seçen Eskişehirli seçmen, Büyükşehir belediye meclis çoğunluğunu ise AK Partililerden seçti.
Yani...
Belediye'yi CHP yönetiyor ama mecliste alınan kararlar AK partililerin çoğunluğuyla oluyor.
Mevcut durum da ister istemez Büyükşehir belediye Meclisi'nde sürekli çatışma hali yaşanmasına yol açıyor.
Bizler her ne kadar:
-"Eskişehir halkı ortaya böylesine bir tablo koyarak, Eskişehir'i birlikte yöneteceksiniz mesajı verdi" desek de, CHP'li bir belediye Başkanının yönettiği fakat AK partililerin çoğunlukta olduğu bir mecliste "Birlikte yönetme" çok da kolay olmuyor.
Çoğu zaman...
Belediye'yi yöneten parti "Bizim istediğimiz olacak" derken, mecliste çoğunluğu olan parti "Biz çoğunluğuz ve bizim dediğimiz olacak" diyebiliyor.
Her iki taraf da çoğu zaman bu düşüncelerinden ödün vermediği için, önemli konularda iş tıkanıp kalıyor.
Sonuç olarak...
Biz "Önemli olan Eskişehir'dir. Eskişehir'i ilgilendiren konularda siyaset bir tarafa bırakılmalıdır" deyip, uzlaşmalarını bekleyerek, her iki taraftan da bir anlamda "evliya kibri" bekliyoruz...
Galiba yanlışı da burada yapıyoruz...
Zira...
Her iki tarafta da "Ağaç bana gelmiyorsa ben ağaca giderim" diye kibri bir tarafa bırakma düşüncesi pek yok gibi.
......

6 yıl önce söylemişiz
"Mevcut sanayi çarşısının kaldırılması ile ilgili tartışma her geçen gün büyüyor.
Dahası.
Bu tartışmada taraflar da yerlerini net bir şekilde almaya başladı.
Tartışmanın tarafları "Kalksın" ve "Mevcut hali korunsun" diyenler olarak ikiye ayrıldı.
"Kalksın" diyenler, konuya şehircilik açısından bakıyor.
"Kalkmasın" diyenler ise, orada faaliyet gösteren esnafların özüyle olayı değerlendiriyor.
Durum böyle olunca da...
İşin içinden çıkılamaz bir hale geliniyor.
Tartışma ilk ortaya çıktığında, bundan 25 yıl önce yaşadığımız bir olayı dile getirerek bir yorumda bulunmuştuk.
Mesleğe ilk başladığımız yıllarda, mevcut sanayi çarşısının taşınması gündemdeydi.
Gündemde ki bu konu, hemen her 5 yılda bir, yani her belediye değişiminde yeniden gündeme geldi.
Belediye Başkanları her fırsatta bu çarşının kaldırılacağını söyleyip gezdiler.
Bu gün de aynı şey yapılıyor.
-"Sanayi çarşısı taşınacak" deniliyor.
25 yılda bizim gördüğümüz ortada.
"Taşınacak" denilen çarşı, bir türlü taşınamadı.
Peki şimdi taşınır mı?
Hiç sanmıyoruz...
Çünkü...
Bu çarşının taşınması için şehirde bir mutabakat sağlanamadıkça, bu çarşı taşınamaz...
"Boşaltın" diye tebligat yapılmasına rağmen, nasıl ki yıllardır Tabakhane taşımamışsa...
Mahalle aralarında ki Kömür satış depoları ve inşaat malzeme depoları nasıl bulundukları yerlerden çıkartılamamışsa...
Sanayi Çarşısı da taşınmaz, taşınamaz.
O yüzden...
Kimse uzun uzadıya tartışıp, kendini safların içine atmasın...
Bu kafa ile bu iş olmaz...
Çünkü her "Kaldırılsın" diyenin, aklının arka köşesinde bir başka düşünce var...
Her "Kaldırılmasın" diyenin de aynı şekilde.
O yüzden de...
Kimse bu çarşı kalkacaksa, neden kalkması gerektiği konusunda, Kalkmayacaksa da, neden kalkmaması gerektiği konusunda inandırıcı olamıyor.
Sizin anlayacağınız...
Ben 25 yıldır, benden önce gazetecilik yapanlar daha uzun süredir Sanayi çarşısının taşınması hikâyesini dinliyor...
Herhalde...
Bizden sonra da genç arkadaşlar bir hayli süre bu taşınma hikayesi ile meşgul olmuş bir Eskişehir'de yaşayacaklar. "
Not-Bu yazıyı tam 6 yıl önce kaleme almışız. Arşivimizi tararken gördük. Biz bile unutmuşuz yazdığımızı. Tekrar okuyunca anladık ki, Sanayi Çarşısı ile ilgili o yıllarda ne ise, bugün de durum hiç farklı değil.
Bu gidişle, yarın da farklı olmayacak...
.......
Bizim
siyasetimiz hangisi?

Siyaset'in bana göre en güzel tanımlaması; halka hizmet etmenin en demokratik aracı olmasıdır.
Ama...
Tarihte Siyasete değişik isimler değişik tanımlamalar getirmiş.
Örneğin;
Easton: "Değer ve imkanların iktidar tarafından dağıtılmasıdır" demiş.
Laswell ise: "kimin nerede, ne zaman ve ne elde edeceğinin belirlenmesi" diye tanımlamış siyaseti.
Marx : "Organize bir sınıfın diğerleri üzerinde baskı kurması" olarak tanımlandırmış siyaseti.
Lord Butter ise : "Mümkün olanın sanatı" demiş.
Hitler ise siyaseti tanımlarken; "Bir Milletin dünyadaki varlığını yürütme sanatı" demiş.
Siyaset tanımlamalarının hepsi gerçekten çok ilginç.
Acaba Türk siyasetinin bugünkü haliyle tanımlaması ne olurdu dersiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi