1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bu şehrin milletvekilleri

Şimdi size bazı isimler vereceğiz. Bakalım hangilerini hatırlayacaksınız...
İsmet Oktay, Mustafa Balcılar, Cemal Büyükbaş, Nuri Uzel ve Münir Sevinç...
Yaşı belki 40'ın üzerinde olanlar hatırlıyordur bu isimleri ama, çoğu kişi bilmiyordur bu isimlerin kimler olduğunu.
Biz söyleyelim: Bu saydığımız isimler Eskişehir Milletvekilleriydi.
Bugün için aralarından sadece Münir Sevinç'i görmek mümkün Eskişehir'in Cadde ve sokaklarında...
Hüseyin Aksoy, Cevdet Selvi ile Erol Zeytinoğlu'nu tanır mısınız?
Onlar da Eskişehir milletvekilliği yaptı.
Ya, İbrahim Dedelek, Zeki Ünal, Fevzi Yalçın, Demir Berberoğlu'nu bilir misiniz?
Bir dönem Eskişehir milletvekiliydi her biri.
Bu gün hala Eskişehir'in bir köşesinde rastlarsınız her birine.
Vedat Yücesan, M.Ali Arıkan, Fahri Keskin de milletvekilliği görevleri bittikten sonra Eskişehir'de kalan isimler arasındadır.
Şehrin bir yerinde muhakkak karşılaşırsınız kendileriyle.
Murat Sönmez, Beytullah Asil, Necati Albay, Mail Büyükerman. Yine Eskişehir milletvekilliği yapmış, görevleri bittikten sonra da Eskişehir'de yaşamaya devam eden isimlerdir.
Bir düğünde ya da bir cenazede mutlaka çıkarlar karşınıza.
Pekii.
Süheyl Batum, Tayfun İçli, Nedim Öztürk, Murat Mercan, Muharrem Tozçöken, Salih Koca gibi isimler de bu şehrin milletvekilliğini yaptı.
Görevleri bittiği an Eskişehir ile olan bağları anında kesiliverdi.
Aralarında Eskişehirli olanlara rağmen kayıplara karıştılar.
Milletvekillikleri bitti, Eskişehir ile olan bağları da anında kopuverdi.
Şu anda Eskişehir'in 6 vekili var.
Yarın bu 6 vekilin de görev süreleri bitecek.
Yeniden seçilemezler ise şuna emin olun yarısı tıpkı diğer8leri gibi bu şehirde yaşamaya devam edecek...
Diğer yarısı da...
Yine yukarıda saydığımız bazı isimler gibi, vekillik görevi biter bitmez, Eskişehir ile olan bağları da kopup gidecek.
***
Bir türlü olmayan Teleferik projesi, Sanayi Çarşısı ile yarışıyor...

1999 seçimleri öncesiydi.
Türk Ocağı, bütün partilerin Büyükşehir adaylarını Belediye kültür merkezinde topladı.
Hepsine, seçilmeleri halinde gerçekleştirmek istedikleri projeler soruldu.
İşte ilk orada, o dönemin DYP Büyükşehir adayı Orhan Soydaş atmıştı ortaya Teleferik projesini.
-"Biz, seçildiğimiz takdirde Çankaya'dan Odunpazarı'na Teleferik hattı kuracağız"
Bu söylediği proje ciddiye alınmadı.
Hatta dalga bile geçildi.
-"Diğer adaylar Eskişehir'i ileriye taşıyacak projeler anlatıyor, Orhan Soydaş ise Teleferik hattından bahsediyor" diye, alaya alınmaya bile çalışıldı.
Her neyse...
Orhan Soydaş seçilemedi, Teleferik projesi de unutuldu gitti.
Taa ki 2009 seçimlerine kadar.
2009 seçimleri öncesinde aynı proje, dönemin Odunpazarı Belediye Başkanı ve adayı Burhan sakallı tarafından atıldı ortaya.
-"Tarihi Odunpazarı bölgesini yukarıdan da görecek olan bir Teleferik projesi yapacağız. Odunpazarı bölgesi ile Çankaya Mahallesi arasında işleyecek bir hat yaratacağız" dedi.
Burhan Sakallı Belediye Başkanı seçilmesine rağmen, bu söylediği Teleferik projesini hayata geçirmedi.
Yeni dönemde, büyükşehir belediyesi de Odunpazarı'na Teleferik yapmak için düğmeye bastı.
Üzerinden hayli zaman geçmesine rağmen bir türlü başlanamadı.
Başlayamamasının nedeni olarak da, projenin anıtlar kuruluna takıldığı ifade edildi.
Sonuç olarak...
Teleferik projesi. Tıpkı küçük sanayi sitesinin kaldırılması gibi, her Belediye başkanının hem hayali hem projesi oldu.
Fakat bir türlü başlanamadı, bir türlü yapılamadı bu proje.
Görünüşe bakılırsa, bundan sonraki belediye başkan adaylarının da ilk projesi olmaya devam edecek.
Tıpkı bundan öncekilerin olduğu gibi...
***
Neme Lazım!

Osmanlı'nın muhteşem zamanlarıdır.
Kanunî Sultan Süleyman devletin akıbetini düşünür; "günün birinde Osmanoğulları da inişe geçer, çökmeye yüz tutar mı diye."
Bu gibi soruları çoğu zaman süt kardeşi meşhur alim Yahya Efendi'ye sorduğundan, bunu da sormaya niyet eder.
Güzel bir hatla yazdığı mektubu Yahya Efendi'ye gönderir.
Mektupta "Sen ilahi sırlara vakıfsın. Bizi de aydınlat. Bir devlet hangi halde çöker? Osmanoğullarının akıbeti nasıl olur? Bir gün izmihlale uğrar mı?"
Mektubu okuyan Yahya Efendi'nin cevabı çok kısa ve şaşırtıcıdır;
"Neme lazım be Sultanım!"
Topkapı Sarayı'nda bu cevabı hayretle okuyan Sultan Süleyman buna herhangi bir mana veremez. "Acaba bu cevapta bizim bilmediğimiz bir mana mı vardır?" diye düşünür. Nihayet kalkar Yahya Efendi'nin Beşiktaş'taki dergâhına gelir ve der ki:
-" Ne olur mektubuma cevap ver. Bizi geçiştirme, sorumu ciddiye al. "
Yahya Efendi şöyle bir bakar:
- "Sultanım sizin sorunuzu ciddiye almamak kabil mi? Ben sorunuz üzerinde iyice düşündüm ve kanaatimi size açıkça arz ettim."

- İyi ama ben bu cevaptan bir şey anlamadım. Sadece "Neme lazım be sultanım" demişsiniz. Sanki beni böyle işlere karıştırma der gibi.
Yahya Efendi bu cevaptan sonra şu müthiş açıklamasını yapar:
- "Sultanım! Bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık şayi olsa, işitenlerde 'neme lazım' deyip uzaklaşsalar, sonra koyunları kurtlar değil çobanlar yese, bilenler de bunu söylemeyip sussa, fakirlerin, yoksulların, muhtaçların, kimsesizlerin feryadı göklere çıksa da bunu da taşlardan başka kimse işitmese, işte o zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır, halkın itimat ve hürmeti sarsılır. Asayişe itaat hissi gider, halka hürmet duygusu yok olur. Çöküş ve izmihlal de böylece mukadder hale gelir..."
Bunları dinlerken ağlayan koca sultan, söyleneni başını sallayarak tasdik eder.
Ne diyelim...
Her yönetim "neme lazım" denildiği an çöker.
Herkes alacağı dersi alsın artık...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi