Ekonomide yaşananları söylemeye hiç gerek yok.
Tablo ortada.
Devlet dün kendi rakamlarını açıkladı.
Vergi tahsilat oranları hayli düşmüş.
Hem de onca yapılan indirimlere rağmen.
Bunun diğer anlamı şu;
"İnsanlar kazanamıyor, kazanamadığı şeyin de vergisini veremiyor"

Durum tüm sektörleri kapsıyor doğal olarak.
Kriz bitince, belki pek çok kişinin işi yeniden düze çıkabilir.
Ancak böylesine kötü bir tablo stratejik noktalarınıza etki ederse, o zaman kötü.
Ki, Türkiye o günleri hayli uzun zamandır yaşıyor, yaşayacağa da benziyor.
Çünkü tarım ülkesinin tarımında işler hiçte iyiye gitmiyor.

Dün ilk arpa geldi borsaya.
Davullar çaldı ama çiftçinin pekte oynayası yoktu.
Onların yerine gazeteciler biraz hareketlendi o kadar.
Yoksa, çiftçinin durumu gerçekten de kötü.
Bakın ne diyor, ilk harmanı eden çiftçi Ünal Kara;
"İlk mahsulü getirmem nedeniyle güzel duygular yaşadığım söylenemez. Ürettiğim ürüne sevinemiyorum. Çünkü fiyatlar çok düşük. Arpayı 35 kuruştan satacağımı düşünüyordum. Bana girdileri hesapladıktan sonra kilo başına destekleme ile birlikte 11 kuruş para kalıyor. Borsada en yüksek 33 kuruşa gitti. Elde ettiğimiz hasılata işin açıkçası değmez. Yaklaşık 16 ton arpa ürettik. Ürettiğimiz arpadan yaklaşık bin 600 TL para kazanacağız. Bundan 250 TL nakliye vereceğim. Bu yıl gübre fiyatları da yükseldi. Benim mesleğim çiftçilik. Mecburen çiftçiliğe devam edeceğim. Bu ülkede insanların üretmesi lazım. Fiyat politikaları ne olursa olsun biz yılmayacağız, devam edeceğiz. Zararda etsek devam edeceğiz. 70 milyon nüfusumuz var. Biz bu memleketin insanlarıyız."

Gerçekten de bu memleketin insanı, sarı sıcakta alıp geldiğinin ardından bunları söylüyorsa sorun çok büyüktür.
Hele hele yukarıda bahsettiğimiz gibi stratejik sektörünüz yok olmaya doğru gidiyorsa durum oldukça vahimdir.
İşin kısası da şu;
Bu işin sonu pek iyi görünmüyor.
Yine de umudu kaybetmiyoruz.
Çünkü;
Bu ülkenin "Zarar etsemde toprağı ekmeye devam ederim" diyen Ünal Kara gibi çiftçileri var.

Bu satırları nasıl noktalayacağız diye düşünürken;
'Ananı al da git' sözü geldi birden aklımıza...
Nedendir bilmiyoruz!