1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Daha çok bekleriz çoook...

-30 Mart tarihi'nde mahalli seçimler yapıldı.
-Seçim sonuçlarına göre Büyükşehir Belediyesi'ni CHP kazandı.
-Yine seçim sonuçlarına göre Büyükşehir Belediye Meclisi çoğunluğu ise AK partiden oluştu.
-Kısacası, Eskişehir halkı "Birlikte çalışın" mesajını oylarıyla vermiş oldu.
-Bu ortaya çıkan tablo aslında açıkça şunu söylüyordu:
-CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı, meclis çoğunluğu olan Ak Parti grubuna, AK parti meclis çoğunluğu da Belediye'yi CHP'li başkanın yönettiğine saygı gösterecek.
-Bu durum aslında, seçmenin Eskişehir'de tercih ettiği bir tablonun seçim sonucundaki yansımasıydı.
-Her ne kadar vatandaşın mesaj çok açık olsa da, bu mesaj meclise bir türlü yansımadı.
-Mecliste bulunan AK parti çoğunluğu, Büyükşehir belediye Başkanının meclise getirdiği gündem maddelerine bile karıştı.
-Büyükşehir belediye Başkanı, meclise getirdiği her gündem maddesinin görüşülüp, kabul edilmesini istedi.
-Velhasıl, seçmenin mesajı bir türlü anlaşılmak istenmediği gibi, Belediye başkanı ile meclis çoğunluğu arasında adeta güç gösterileri yaşandı.
-Her iki taraf da birbirini halka şikâyete başladı.
-Büyükşehir Belediye Başkanı "Sürekli engelleniyoruz" dedi, AK parti çoğunluğu ise "Engelleyen falan yok. Kararların büyük çoğunluğuna destek veriyoruz. Ancak, bundan böyle, eskiden olduğu gibi 'ben yaptım oldu' anlayışı olmayacak" dedi.
-Sonuç olarak, bu durum ister istemez hizmete yansıdı.
-Büyükşehir Belediye Meclisi'nde, yukarıda anlattığımız durum halen devam ediyor.
-Hala, ne AK parti çoğunluğu belediye'yi CHP'li Büyükşehir belediye Başkanının yönettiğini kabullenebilmiş, ne de CHP li Büyükşehir belediye Başkanı, mecliste AK parti çoğunluğunun olduğunu.
-Güç gösterisi hala tüm hızıyla devam ediyor mecliste.
-3 tane Belediye personelinin inceleme gezisi için yurt dışına gitmesi gibi basit bir konu dahi, tartışma yaratıyor.
-Parkın birine yapılacak bir tuvalet meselesi bile 10 saniyede karara bağlanacakken, incelemeye tabii tutuluyor.
-Ve biz bu meclisten, Küçük sanayi Sitesi gibi devasa bir alanın dönüşümünü gerçekleştirmesi ile Eskişehir'in gelecek 30-40 yıllık ihtiyacını karşılayacak olan 25 Binlik gibi devasa bir planlamayı yapmasını bekliyoruz iyi mi?
Hepinizin, tıpkı benim de dediğim gibi "Daha çok bekleriz" dediğinizi duyar gibiyim...
......

Uğur Mumcu'nun biyografisi daha özenli yazılmalı
Uğur Mumcu parkı, geçtiğimiz günler içinde törenle açıldı.
Açılışı yapılan park içinde, gazeteci Uğur Mumcu'nun içinde katledildiği bomba ile patlatılan aracı da sergileniyor.
İşte sergilenen bu aracın önünde de, Mumcu'nun biyografisinin bulunduğu bir Kitabe yer alıyor.
Bir dostumuz aradı.
İki sayfadan oluşan bu biyografi üzerindeki yazıları okumuş.
Yazılar arasında yanlışların bulunduğunu fark etmiş.
-"Örneğin, aynı kelimenin iki kez yazıldığını gördüm. Bazı kelimelerin de boşluksuz yazıldığına dikkat ettim. Bu durum hiç hoş değil. Biran önce değiştirilmeli ve daha özenli bir şekilde yazılmalı" dedi.
Bize göre yerinde bir uyarı.
Umarız, Odunpazarı Belediyesi bu uyarıyı dikkate alır ve biyografi'de olduğu söylenen yanlışlar ortadan kaldırılır.
.......
Bir masa, bir kasa
ve arkaya da
Mustafa Kemal Paşa...

"Müteahhit olabilmenin önünde hiçbir kriter yok.
Başlıkta ki tanım gibi, kiralayın 10 metrekarelik bir dükkân, bir masa, bir de kasanız olsun, arkaya da Atatürk'ün bir resmini astınız mı, oldunuz işte yüklenici.
İkinci el arkası açık bir de pikap aldınız mı krediyle, Müteahhidin hası oluveriyorsunuz.
İşte o yüzden, Bakkalından berberine, kasabından tuhafiyecisine kadar herkes rahatlıkla Müteahhit olabiliyor.
Geçenlerde Fercan yavuz vermişti rakamları.
Eskişehir'de tam 2800 civarında Müteahhit varmış.
Buna karşılık...
Mimar ve İnşaat mühendisi sayısı ise 1700 bile etmiyormuş.
Bu rakamlar bile açıkça gösteriyor.
O yüzden, Türkiye gibi Müteahhit olmanın, berber çırağı bile olmaktan daha kolay olunabildiği bir ülkede, hiç kimse "Emekli olunca ne yapacağım?" diye kara kara düşünmesin.
Hiçbir şey olmasa bile Müteahhit olurlar..."
İki yıl kadar önce yazdığımız bir yazıydı bu.
O günün şartlarında durum gerçekten böyleydi.
Ekonomik sıkıntı başlayıp, piyasalar da bu sıkıntıdan etkilenince, ilk batanlar işte bu yukarıda sözünü ettiğimiz sonradan müteahhitler oldu.
Piyasaya olan borçlarına ödeyemedi pek çoğu.
Bir kısmı borçlarını, yaptı daireler ile ödemeye başladı.
Mühendislerin, Su tesisatçılarının, elektrik tesisatçılarının, betoncuların hatta sıvacı, asansörcü, mutfakçı,banyocuların alacaklarına karşılık pek çok dairesi oldu.
İşin kötüsü...
Bu insanların ardı arkasına batması, büyük yüklenici olanları da etkiledi ve zor durumda bıraktı.
Diyeceğimiz o ki...
Bundan 2 yıl öncesine kadar, bir masa, bir kasa ve arkaya da asılan bir Mustafa Kemal paşa fotoğrafı müteahhit olmaya yetiyordu ya...
Bu gün için yetmediği ortaya çıktı.
.......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Ali hat bekçisiydi. Herkes gibi onun da hayatta bir ideali vardı: Makasçı olmak. Sonunda sınava girdi. Müfettiş sordu:
"İki ekspres aksi yönlerden aynı hat üstünde birbirlerine yaklaşmaktalar. Bu durumda ne yaparsın?"
"Bir tanesini başka hatta alırım."
"İmkansız. Raylar donmuş vaziyette. Makas çalışmıyor."
"O zaman kırmızı bir bayrak sallarım."
Vakit gece. Kimse seni göremez."
"Kırmızı bir fener sallarım."
"Memlekette gaz kıtlığı var."
"O zaman elime geçen her türlü tahta ve odunu hattın üstüne yığar ve tutuştururum."
"Ya kibritin de yoksa?"
Zavallı hat bekçisinin alnından ter damlıyordu. Sonunda içini çekti:
"O zaman karımı çağırırım." Müfettiş şaşırdı:
"Karını mı çağırırsın? Bu işle ne ilgisi var karının?"
"Az sonra çıkacak şamatayı o da görsün bari..."



Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi