1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Demek ki meydan'a "Meydan" denirmiş...

Eskişehirliler hatırlayacaktır...
Yeni stadyum yapıldığı için mevcut Atatürk Stadyumunun yeri önce TOKİ tarafından Otel ve AVM lerle değerlendirilmek istendi.
Eskişehir buna tepki gösterip, "burası Meydan olmalı" dedi.
Uzun süren kamuoyu baskısı sonucu, mevcut Atatürk Stadyumunun bulunduğu alanın Meydan yapılmasına karar verildi.
Ancak...
O dönemin AK partili aktörleri ısrarla yapılacak olan Meydan'a "Meydan" diyemedi.
Muhtemelen, gezi olaylarının da etkisiyle Meydan'a "Meydan" dememeyi ısrarla sürdürdüler.
Hatta...
Meydan'a "Meydan" diyemedikleri için, "Millet Bahçesi" falan dediler uzun süre...
15 Temmuz gecesi demokrasi kesintiye uğratılmak istendi.
Demokrasiye sahip çıkma adına insanlar meydanlara çağrıldı.
Meydanlara "e" dememeye özen gösterenler "meydan" kelimesini özellikle kullanıp, meydan' adeta yeniden keşfetti.
Ne diyelim...
Demek ki, meydan'a "Meydan"da deniliyormuş...
Meydanlar, düşüncesi ne olursa olsun demokrasi hak ve hürriyetlere karşı çıkan herkesin güvencesiymiş.
Demek ki, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dibine dinamit koyanlara direncin gösterilebileceği tek mekânmış meydanlar...
O yüzden...
Meydanlara "Meydan" demeye kimse korkmasın bundan sonra...
Herkes, demokrasiyi koruma ve kollama adına meydan'a da, meydana çıkana da düşman gözüyle bakmasın.
Çünkü...
Meydanlar bu ülkede herkese lazım...
Özellikle de, devletini, milletini seven, hak, hukuk ve özgürlükleri benimseyen ve demokrasisine sahip çıkan herkese lazım...
Daha büyük meydanlar yapın ki, daha büyük sesle meydanlara "Meydan" deyin ki, demokrasi de demokrasiye olan inanç da daha büyük olsun...
......

Darbe girişimlerinin benzerliği...
-27 Mayıs darbesi sonrasında, yani 1961'de yapılan seçimler sonrası İsmet İnönü başkanlığında 26. T.C. Hükümeti kuruldu.
- Bir grup asker, henüz ihtilalin amacına ulaşmadığını düşünüyor ve askeri yönetimin devam etmesini arzu ediyordu. Bu grubun başında Kara Harp Okulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir vardı.
- Durumun farkında olan Başbakan İnönü, bu gruptaki çoğu subay ve astsubayı doğuda görevlendiren kararnameyi imzaladı.
-Tayin kararları 22 Şubat'ta askerlere bildirildi ve ne olduysa o gün oldu.
- Genelkurmay Başkanı Org. Cevdet Sunay, tebliğ için Talat Aydemir, Selçuk Atakan ve Turgut Alpagut'u karargaha çağırttı.
-Aydemir, Harp Okulu'nda alarm verdi. Hareketin parolası Halaskar, işareti Fedailer idi. Harbiyeliler silah kuşanıp avluda toplandı.
-TBMM ve Genelkurmay'ı koruması için Ankara çevresinden çağrılan birliklerin çoğunun Aydemir'in safına geçmesiyle ikinci şok dalgası başladı.
-Görüşmeler sürerken Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı da Aydemir'in safına geçmiş ve Köşk'ün etrafını kuşatmıştı.
-Akşam olduğunda Hava Kuvvetleri'ne bağlı jetler, Harp Okulu ve Ankara'nın üstünde alçak uçuş yapmaya başladılar.
-Gecenin ilerleyen saatlerinde pazarlıklarda son noktaya gelindi.
-Köşeye sıkışan Aydemir, son çare olarak emekli edilmeyecekleri ve yargılanmayacakları konusunda yazılı taahhüt istedi.
-İsmet İnönü bu isteği kabul etti ve yazılı beyanını talat Aydemir'e aracılar vasıtasıyla ulaştırdı.
-İhtilal girişimi kan dökülmeden sona erdirilmiş ve askerler kışlalarına gitmişti.
-Şubat'taki darbe girişimi böylelikle engellenmiş oldu. Ama Talat Aydemir tümüyle pes etmemişti...
-Emekli olan Talat Aydemir'e, birçok gazeteci, bürokrat ve akademisyen tarafından önderlik etmesi için telkinde bulunuyordu.
-20 Mayıs 1963'te tekrar düğmeye bastı ve çıkardığı eski üniformasını giyerek beklemeye başladı. Aynı gece radyodan ihtilal bildirisi okundu.
-Genelkurmay'a bağlı bir yarbay ve iki muhafız Radyoevi'ni basıp karşı anons yaptı. Orduların bu harekete katılmaması söylendi. Öyle de oldu.
-TBMM ile Bakanlıklar arasında hükümet güçleri ve Harbiyeliler arasında silahlı çatışma başladı.
-Harp Okulu kuşatılmış ve havadan da jetler ateş açmaya başlamıştı.
-Aynı gün öğlen saatlerinden Talat Aydemir'in yakalanmasıyla isyan sona erdi. İsyancıların tutuklanmaları sürüyordu.
-Binden fazla kişi yargılandı. Dava sonunda bütün Harbiyeliler okuldan atıldı.
-Binbaşı Fethi Gürcan ve Albay Talat Aydemir inandıkları darbeyi mahkemede de ısrarla savunmayı sürdürdüler. Mahkemeden ikisi için de idam kararı çıktı.
- İnönü bu sefer affetmedi ve idam kararının infaz edilmesi emrini verdi. Aydemir, kendi idam sehpasını kendi devirdi.
***
Türkiye'de ilk bastırılmış darbe girişimiydi Talat Aydemir olayı.
Darbe'ye destek verdikleri için 1459 Harbiye öğrencisi okuldan atıldı.
Bu öğrenciler arasından pek çoğu bilim, sanat ve siyaset alanında çok büyük yerlere geldiler. Birbirlerine son derece tutkunlardı.
37 yıl sonra Harbiye'den atılan bu öğrencilere itibarları geri verildi.
Her birine ve ailelerine Orduevlerine girebilecekleri Askeri kimlik kartları verildi.
Eskişehir'in ilk Büyükşehir belediye başkanlarından Aydın Arat da, Harbiye'den atılan bu öğrencilerden biriydi.
Belediye başkanı seçilir seçilmez Harbiye'den sınıf arkadaşı olan ve kendisi gibi okuldan atılan Erzincan eski Belediye başkanı Adnan Ercan'ı aramış, "Eskişehir'e geleceksin. Genel sekreter olacaksın. Bu işi birlikte yapacağız" demiş, bunun üzerine Ercan Eskişehir'e gelerek genel sekreterlik görevine başlamıştı.
Zaman zaman Hem Aydın Arat hem de Adnan Ercan sohbetlerinde anlatırdı Talat Aydemir darbe girişimini.
"Tarihin en kısa süren darbe girişimi" olarak tanımlarlar ve "Biz de kendimizi bu girişimin içinde buluvermiştik" derlerdi.
15 Temmuz darbe girişimi ile pek çok benzerliği içinde barındıran bir darbe girişimiydi Talat Aydemir vakası.
Her ikisinde de, asıl aktörlerin yanı sıra pek çok günahsız insanın boş yere mağdur olduğu bir durum vardı...
.....
Parti binasından Vilayet Meydanına taşınan nöbet...
15 Temmuz gecesi bir darbe girişimi yaşadı ülke.
Korku ve endişe içinde geçti saatler.
Kabus dolu sürecin sevindirici tek bir yönü vardı ki, o da sağcısıyla solcusuyla insanların darbe karşıtlığını dile getirmeleri ve demokrasiye sahip çıkma istekleriydi.
Bu istek belki daha geniş kitleler tarafından dile getirilecekti.
Ancak...
Darbe karşıtlığı ve demokrasiye sahip çıkma durumu, Yunus Emre Caddesi üzerindeki AK Parti binasının önü ile sınırlı kaldı.
Keşke daha ilk günden bu sahiplenmenin yeri Vilayet Meydanı yapılabilseydi.
"Demokrasi ve milli İrade nöbeti" adı altında verilecek tepki, parti binasını koruma algısı yerine, Türkiye Cumhuriyetinin Eskişehir'deki temsili olan Vilayet binası önü düşünülebilinseydi.
Zira...
Yaşananlar bir partiden çok bir devleti koruma altına almayı gerektirir türden olaylardı.
Neyse ki bu söylediklerimiz birileri tarafından düşünüldü.
Demokrasi ve Milli İradeye sahip çıkma, darbeler ve darbe girişimlerine karşı çıkma düşüncesi parti binasından vilayet meydanına taşındı.
Her ne kadar o kâbus dolu gecenin 3 ncü 4 ncü günü de olsa, bu tepkinin mekânının, parti binası önünden meydan'a taşınmış olması, sonunda işin doğrusunun ortaya çıktığını gösterdi...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi