Düdüklü tencere ve demokrasi

Demokrasi bir avuç kum gibidir. Onu avucunuzda daha fazla sıkarak ayarında tutamazsınız. Toplumun değişik kesimleri mal ve can güvenliğine zarar vermeden tepkilerini gösterebilmelidir. Bu tepkiyi yansıtmanın yazmak, çizmek, toplantı yapmak ve yasal miting düzenlemek gibi zararsız sivil itaatsizlik formunda örnekleri de olabilir. Bunları anında ve aşırı güçle bastırma yoluna giderseniz, o zaman tepkiler kendisine başkaca yollar arayacaktır.

Eğer düdüklü tencerenin emniyet supabını tıkayarak buhar çıkışını önlerseniz, bu durumda çok daha ciddi sonuçlara neden olursunuz. Diğer yandan iktidarın ve kolluk kuvvetlerinin yapılan uygulamayı, karşılarındaki kişileri potansiyel suçlu olarak göstererek kendilerini savunmaya çalışmaları demokrasi sınırları içinde kavranabilecek bir durum asla değildir. Demokrasi, bir toplumda değişik türden tepkilerin ve eleştirilerin de bulunabileceğini kabul eden bir yönetim anlayışıdır.

Demokrasi, halkın kendi kendini yönetmesi demektir. Demokrasiyi, yönetim sisteminde halkın iradesinin egemen olması ve yönetenlerin halk tarafından denetlenmesi olarak da anlayabiliriz.

Günlük yaşamda demokrasinin anlamı biraz daha genişleyip zenginleşiyor. Örneğin demokrasiye uygun kişilik özelliklerine baktığımızda, demokrat olmanın pek sıradan bir özellik olmadığını görüyoruz.

Halkın, yönetim hakkını kullanıp işleyişi denetleyebilmesi için bireylerin sosyal ve politik konularda duyarlı olmaları gerekiyor. Ancak çevresinde olup bitenlere karşı duyarlı olan insanlar, yönetime katılma ve denetleme konusunda irade ve inisiyatif sahibi olabilirler.

Demokrasi, toplu ve katılımlı irade olduğundan işbirliği, konunun önemli kavramlardan biri olarak yer alır. Bu nedenle bireylerin birbirlerini kabul etme, karşılıklı saygı gösterme ve birlikte çalışabilme özelliklerine sahip olmaları gerekir.

Ben yaptım oldu” veya “Bilirsem ben bilirim” tarzına sahip insanları çevrenizde görebilirsiniz. Bu kişiler, asla yanıldıklarını kabul etmezler. Yanıldıkları zaman da “dün, dündür; bugün, bugündür” olur. Demokrat bir birey, öncelikle yanılabileceğini ve bundan ders alıp tutum ve davranışlarını düzeltebileceğini kabul eden bireydir.

Gerçekten demokrat kişilik yapısı, her zaman yeni durumların olabileceğini kabul eden, dolayısıyla yeni gelişmelerle görüş ve düşüncelerine değiştirebileceğini benimseyen özelliktedir. Kimse yanılmaz değildir. Değişimin kendisinin bile değiştiği bir dünyada başka türlü olmak mümkün müdür?

Toplumumuzda en zor anlaşılan kavramlardan biri de eleştiridir. Eleştiri, kolayca bir karalama kampanyası haline dönüşebilirken, eleştirilen de kritikleri kabul etmekte hayli zorlanır. Demokrat kişilik, hem eleştirilere tahammüllü olmayı hem de eleştirinin dozunu yapılan yanlışı düzeltmek olarak anlamayı zorunlu kılar. Eleştiri, denetlemenin en önemli araçlarından biridir.

Yukarıda sözünü ettiğim özelliklerin doğal sonuçlarından biri de demokrat kişinin esnek ve açık düşünceli olmasıdır. Demokrat insan, kendisini başkalarının yerine koyarak onları anlamayı becerebilen kişidir. Bu da bir diğer özellik olan uzlaşmacılığın kapısını aralar. Uzlaşmacılık, biteviye ödün verme anlamına gelmez tabii. Çatışmaları yönetip denetleyerek ortak kararlara varabilmeyi hedefler. Benim demokrat bir insanda arayacağım diğer iki özellik saygı ve hoşgörüdür. Bu iki özelliği yeterince geliştirmemiş bir insanın uzlaşmacı olması da mümkün değildir zaten.

İnsanlar güven duydukları kişilerle işbirliği ve katılım içinde olurlar. Bireylerin sorumluluklarının farkında olduklarını birbirlerine hissettirmeleri ve karşılıklı bir güven ortamı sağlamaları demokrasinin işlerliği için kaçınılmazdır. Bu ölçütleri kullanarak kim demokrat, kim değil; onun sınaması da size kalıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi