Dünya Değişirken Yeni İş Gücü


 


Dünya bir yandan virüs salgını ile uğraşırken, diğer yandan bilim ve teknoloji ivmeli bir şekilde gelişimini sürdürüyor. Körebe oyununda kapanan ebe rolünü ‘içselleştirmiş’ olan ekonomiler için salgın sonrası hayli şaşırtıcı ve acılı olacak. Şaşkınlığın en önemli alanlarından biri eğitim-öğretim (öğrenme), meslek, kariyer ve istihdam alanlarında olacak. Şimdiden hazır olmayanlar ise koşsa da yetişemeyecek.


 


Birinci Sanayi Devrimi buhar gücünü sınai kullanıma sunarak ilk fabrikaların oluşmasına ve tarımdaki nüfusun sanayi işçileri haline dönüşmesine yol açtı. 20’nci yüzyılın başında elektriğin fabrikalarda kullanılması makineleşme sürecini hızlandırıp genişletti. 1970’lerde mikroişlemci elektroniğindeki buluşlarla birlikte otomasyon üçüncü Sanayi Devrimi’nin yükselen simgesi oldu.


 


Her üç devrim döneminde de teknoloji, makineleşme ve otomasyondaki gelişmelere rağmen sayısal olarak toplam istihdam bundan çok fazla olumsuz etkilenmedi. Gelişmelere bağlı olarak imalata ilişkin bazı işler ortadan kalksa da yeni iş pozisyonları çoğalmaya devam etti ve yeni işlerle ilgili yeni beceriler ortaya çıktı. 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde yeni bir devrimden, Dördüncü Sanayi Devrimi’nden söz ediliyor. Teknoloji ve sanayinin birbirine daha fazla eklemleneceği bu dönem Endüstri 4.0, Endüstriyel İnternet veya Internet Plus gibi isimlerle anılıyor.


 


Yeni teknolojik dönüşümün büyük çoğunluğu bilişim, iletişim ve İnternet teknolojileri  ile ilgili buluşlar, yenilikler ve ilerlemeler olan dayanaklar üzerinde yükseldiğini izliyoruz. Bu görünüm zihnimizde “Acaba dönüşüm işletmenin sadece üretim ile ilgili birimlerini mi etkileyecek?” türünde sorular oluşturuyor. Acaba yeni teknolojiler ve dijitalleşme süreci firmaların başkaca fonksiyonları üzerinde de etkili olacak mı? Bu teknolojilerin birbirleri ile ve firma fonksiyonları ile nasıl eklemlendiği konusunda araştırıp akıl yürüttüğümüzde herhangi bir kişi, birim veya kuruluşun bu sürecin dışında kalamayacağını kolayca görebiliriz.


 


İşletmelerin insan kaynakları birimleri işlerini kolaylaştırmak için uzunca bir süredir bilgisayar,  ağlar ve İnternet’ten yararlanıyor. Diğer yandan Endüstri 4.0, Endüstriyel İnternet veya Nesnelerin İnterneti gibi bir açıdan bakınca yeni teknolojik dönüşümün insan kaynakları birimini ciddi biçimde etkileyeceğini tahmin etmek hiç kolay olmazdı.


 


Günümüzde İnternet üzerinde haftanın her günü 24 saat birbiriyle iletişim halinde olan yaklaşık 10 milyar cihaz var. 2020’li yıllarda geniş bant ağ üzerinden haberleşebilen cihaz sayısının 50-200 milyar civarında olacağını öngören çalışmalar var. Yeni teknoloji ürünü olan akıllı ve bağlantılı makinelerin hızla çoğalması hâlâ insanların yaşamın ve iş dünyasının merkezinde olacağı gerçeğini değiştirmiyor. Akıllı makinelerin değer zincirinde insanların önemli yardımcıları olacağını düşünüyoruz. Makine-insan etkileşiminin böyle farklı bir seviyeye yükseldiği –ve yükselmeye devam edeceği– bir dönemde iş gücünü ve insan kaynakları birimini yeni teknolojilere uyumlu hale getirecek hazırlıklar içinde olmak gerekiyor.


 


Mümkün olan her nesnenin gömülü bilişim ve iletişim donanımı ve yazılımı aracılığı ile akıllı ve bağlantılı hale geldiği, İnternet üzerinden birbiri ile haberleştiği büyük sisteme Nesnelerin İnterneti adını veriyoruz. Nesnelerin İnterneti insanların ve cihazların birbirine bağlanıp haberleştiği dev bir dijital sinir ağı olarak kabul edilebilir. Teknolojik dönüşümün en değerli dayanaklarından birisi Nesnelerin İnterneti’dir.


 


Nesnelerin İnterneti işletmenin insan kaynakları açısından neden önemli olabilir? Birincisi; işletmede yeni teknolojilerin gerektirdiği iş gücü bileşimini oluşturmak insan kaynakları görevleri arasındadır. Yeni iş gücü; teknoloji kullanma, çeviklik, işbirlikçilik, bilişsel esneklik, yaratıcılık, problem çözme, yeni duruma uyarlanma gibi becerilere sahip olmak zorundadır. Bu çalışan profilini sağlayacak olan birim, insan kaynaklarıdır. Yeni teknolojik sistemin kendisinin işletme açısından yeni katılanlara ve mevcut çalışanlara yönelik bir “öğrenme platformu” haline gelmesi de bu birimin sorumluluk ve yükümlülük alanındadır.


 


İşletmede yeni teknolojilerin oluşturduğu platform ve kültür üretimde etkinliğin ve verimliliğin iyileştirici olmanın yanında inovasyon için de bir zemin oluşturur. Dolayısıyla çalışanların zihin gücünü inovasyon ile eklemleyecek uygulamaların geliştirilmesi de insan kaynakları biriminin görevleri arasındadır. Bu insan kaynağı uygulamaları işletme içindeki cihazların ürettiği verilerden, kurumsal buluttaki büyük veri yığınlar ile dikey ve yatay entegrasyonun yarattığı imkânlardan yararlanacaktır.


 


(Devam edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi