Seda Kağıtcı
Elbette bazen söyleyip, bazen susacağım
Kendinizi dinlemeyin, hastalık hastası olursunuz. Çünkü kafanızın içinde buluttan nem kapan, vesveseli, çok konuşan, susmak bilmeyen ve herşeyi dramatik hale getiren aksi bir yaşlı oturuyor. Üstelik hiçbir şeyden memnun olmayı da bilmiyor. Siz, siz olun asla onu dinlemeyin benden tavsiye. Hı hı deyip geçin. Bir müzik açın, bir kitap okuyun, bir çay demleyin. O an ne düşünüyorsanız boşverin, unutun gitsin. Su akar yolunu bulur. Olacak olan siz isteseniz de istemesenizde yazıldıysa bir kere alnınıza, elbet olur.
Kendinizi bırakın, rahat olun. Evet evet rüzgara bırakın kendinizi doğru duydunuz. Akıntıya karşı yüzmek de nedir? Kendinize edersiniz, demedi demeyin. Herşeyin bir yeri bir de zamanı var. Ne zamanı geri alabilirsiniz ne de ışık hızıyla ileri sarabilirsiniz. Sabırlı olun, sakinlik ve sukûtla bekleyin.
Hayatınız boyunca yaşamak için birşeyler yiyeceksiniz elbet. Ne yerseniz yiyin ama iyi ve sağlıklı beslenin. Ekmeği, tuzu ve şekeri azaltın. Yapabilirseniz kesin hatta. Onlar sizi bırakmadan siz onları bırakın. Gezen tavuk yumurtası, doğal beslenen inek sütü derken hepimizin kafası karıştı, ruh hastası olduk adeta. İçtiğimiz sütün yada yediğimiz yumurtanın, peynirin, yoğurdun nereden geldiğiyle ilgili duyduğumuz endişe, sağlığımıza o sütten, yumurtadan, yoğurttan çok daha fazla zarar veriyor inanın. Bir organik tutturduk son yıllarda, onca paralar verip organik diye aldıklarımızın da aslında organik olup olmadığını bilmiyoruz. Emin değiliz, hep bir şüphe ve korku içindeyiz. Mutfağımız ve dolayısıyla da sağlığımız tehlike altında.
İnsanlar kalleş, kurnaz ve iki yüzlü. Kendilerini çok zeki ve uyanık sanıyorlar. Eskiden bir tek süte su katarlardı, şimdilerde nelere neler neler katıyorlar inanın aklınız durur. Hani kurnazlığı ve zekayı da iyi yönde kullanabilmek asıl marifet. Böylelerinin kafaları iyi şeylere çalışsa neyse de hep kötü şeylere çalışıyor nedense. İnsanlar kötü, düşünceler kirli, sokaklar güvenli değil, psikopat dolu. Hani tabiri caizse dünyanın çivisi çıkmış sanki, her yer kötü. Her yerde bir sorun, her yerde bir endişe, başka bir acı… Al birini vur ötekine derler ya, bir tek bizim ülkemizde değil yani diğer ülkelerde de insanlar karamsar ve suratları asık. Hem sonra daha iyisi için bir çaremiz ve alternatifimiz de yokki bizim. Gidecek yerimiz de yok, bizi kim ister? Boşuna dememişler Türk’ün Türk’ten başka dostu yok diye. İyisi mi biz oturalım oturduğumuz yerde. Cennet vatanımızın her yeri bir başka güzel. Zaman zaman kızsakta bazı şeylere söylensekte, isyan etme noktasına gelsekte nefes alamayız biz başka yerde.
Gün olur içimiz daralır, gün olur cebimizde beş kuruş para olmaz, ay sonu gelir hesap ekstresi her zamanki gibi kabarık. Markette fiyatlar el yakıyor, herşey ateş pahası, millet pazardan akşam olunca çürük çarık sebzeleri topluyor. Anneler çocuklarına meyve alamıyor, babalar bir çikolata götüremiyor evlatlarına. Bir bakıyorsun altın hızla çıkıyor. Ne oldu ki acaba yine derken dolar almış başını gidiyor. Zenginin keyfi yerinde, karnı tok, sırtı pek. Olan hep garibana oluyor. Bir onların canı yanıyor, bir de şehit annelerinin. Hani bazen kızıp keşke başka ülkede yaşasaydım diyoruz ya, biz evlerimizde huzurlu oturabiliyor ve gece yatağımızda rahat uyuyabiliyorsak eğer işte hepsi bu güzel vatanımız uğruna can verip, kanı dökülen aziz şehitlerimizin sayesinde. Haklarınızı helal edin, mekanlarınız cennetin en güzel köşesidir, nurlar içinde yatın kahraman şehitlerimiz. Saygı, minnet ve rahmetle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.