Eskişehir birden turzimin içinde daldı gitti.
Daha düne kadar bu kente nasıl turist çekeriz diye soruyorduk.
Çünkü, bir türlü olmuyordu.
Ama gelin görün ki;
Termal turizm için uygundu kent.
Ve de tarih turizmi için.
Frigya Bölgesi ile Odunpazarı Evleri gibi çok değerli bir nimete sahiptik.
Ayrıca, inanç turizmini de unutmayalım.
Yunus Emre gibi hak aşığı değerle gururlanıyorduk.
Nasrettin Hoca, Şeyh Edabalı...
Diğer Türk büyükleri.
Şimdi tüm bunlara sahip bir kentseniz.
O kenti turizme açamazsın size oldukça bi kızarlar.

Eskişehirliler de işte bu yüzden kızıyordular bunca yıldır.
Hemen yanı başımızda Beypazarı, altımızda Konya...
Hele hele dibimizdeki Afyon bu turzim dalları ile kentini geliştirirken, Eskişehir'in seyirci kalması kabullenemezdi.
Ancak yıllarca bu değerler bir türlü ayağa kaldırılamadı.
Böylece Eskişehir, turizm gelirlerinden hep mahrum kaldı.

Yukarıda saydığımız kente özgü turizm değerleri ile bu sektöre girmeyi amaç edinirken,
Eskişehir kendini birden başka bir dalda Turizmin içerisinde buldu.
Bizlere biraz yabancı gelecek ama;
Bunun adı 'kent merkezi turizmi'
Yani kentsel değişimin oldukça iyi olduğu ve yaşanılası kentlerin gezilip görüldüğü bir turizm dalı.
Paris.
Madrid.
Londra bir kaç örnek.

Türkiye'de de o kentlerin yerini Eskişehir aldı.
Bu yazla birlikte gözümüzü bir açtık ki, her taraf tur kafileleri ile dolu.
Kent merkezinin o modern dokusunu gezmeye geliyorlar.
Hemde akın akın.
İnanılacak gibi mi?

TURSAB Başkanı Akın Çamoğlu açıklama yapmış.
Diyor ki;
"Eskişehir'e turist taşıyan seyahat acentelerinin içerisinde kaçaklar olduğunu tespit ettik."
İşte bu cümle;
Eskişehir için bir hayalin gerçekleşmesinin ispatı adeta.
Teşekkürler Yılmaz Büyükerşen...