Eskişehir'de Sanayi Önemlidir


önümüzdeki kısa dönemde Eskişehir’de sanayi ve ticareti etkileyecek önemli etkinlikler var. 2018 Şubat ayının hemen başında Türkiye’nin arazi olarak en büyüğü olan Organize Sanayi Bölgesi’nde ilk kez bağımsız yönetim seçimi yapılacak. Bunu Nisan 2018 içinde Sanayi Odası, Ticaret Odası ve Ticaret Borsası seçimleri takip edecek. Bunlara sadece seçilecek yöneticiler –dolayısıyla seçim alanlarındaki isimler– açısından bakmamak gerekir. Dünyanın teknolojik, sınai ve ticari olarak hızla değişip dönüştüğü bir dönemde bu seçimler Eskişehir için –dünyanın ve Türkiye’nin diğer kentleriyle kıyaslandığında– yeni bir vizyon ihtiyacı anlamına da geliyor.

Eskişehir’in son yıllara yerel turizm konusunda ilgi odağı olması, beraberinde bazı yanlış algıları da getiriyor. öğrenci kenti olgusu, günü birlik turizm gelişimi ile entegre edilince üretimi dikkate almayan bir kent algısı oluştu. Hâlbuki kent kavramının ana dayanaklarından birisi üretim, yani sanayi ve teknolojilerdir. Bir kent, kendini sadece tüketim üzerine odaklayarak ya da düşük katma değerli sektörlere yoğunlaştırarak kalıcı ve sürdürülebilir gelişimi yakalayamaz. Eskişehir’in tarihsel, ekonomik ve sosyal olarak geldiği noktada önündeki önemli konular; bilim, teknoloji, ar-ge ve sanayinin bütünleşik karışımından oluşan bir ürün ve hizmet karması olmalıdır.

Eskişehir’in ekonomik yönden gelişmesinde en önemli alanlardan birisi bilim, teknoloji, ar-ge ve inovasyon ile donanmış sanayi olacaktır. Mevcut Eskişehir ekonomisi ve yerel yöneticiliği, bu gerçeği henüz tam anlamıyla kavramasa da konjonktür ve dışsallıklar, Eskişehir’e böyle bir misyon yüklemektedir. Hiç kuşkusuz; Eskişehir’in geleceğinde eğitim ve öğretim hizmetleri ile kent turizminin önemli bir yeri olacaktır; ama bu olgu, Eskişehir sanayisinin halen yüklendiği ve gelecekte daha büyük oranda edineceği misyonu dışarıda bırakmaz. Dolayısıyla şehrin geleceğinde sanayi ile kent turizmini, eğitim – öğretim ile ticareti birlikte ve birbirine eklemleyerek düşünmek gerekir.

Eskişehir’in bugün ulaşmış olduğu noktada 20’nci yüzyılın ilk yarısında ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılmış kamusal sanayi yatırımlarının önemli bir yeri var. Bu kuruluşlar sayesinde başta Organize Sanayi Bölgesi olmak üzere şehrin değişik alanlarında –pek çoğu KOBİ niteliğinde olan– sanayi işletmeleri yer alıyor. Ama ne yazık ki; bu şehir, pek çok konuda gösterdiği ilgiyi ve iltifatı sanayiye yöneltmekte eksikli ve zayıf kaldı. Sanayi dünyasının kişi ve kuruluşları, önemli ölçüde kendi yağları ile kavrularak kendi çabalarıyla Eskişehir sanayisini günümüzdeki noktaya taşıdılar. Eskişehir sanayisi, yeterli bulmadığım kendi içsel dinamikleri dışında başta kentin yerel aktörleri olmak üzere yeterli motivasyon ve teşvike ‘nail olamadı’.

Eskişehir’deki sanayi işletmelerini yakından izleyenler, bu kuruluşlarda gerçekten yetenekli ve yetkinlikleri olan çok sayıda teknik elemanın yer aldığını bilirler. Fakat işin yönetim ve finans boyutlarına gelindiğinde; bu işletmeler ciddi sorunlar yaşıyorlar. Bu problemler sadece işletmelerin sahipleri ve yöneticileri tarafından aşılabilecek boyutları aşıyor. Eskişehir’in 21’inci yüzyılda çok daha önemli fırsatlarla karşılaşmasını öngördüğüm sanayi işletmelerine, şehrin siyasetinden yerel yönetimlerine, bürokrasisinden sivil toplum kuruluşlarına kadar daha etkin bir sahiplenme olması gerekiyor.

Sanayi sadece teşviklerle yaşamaz. Böyle yaşamamalı. Diğer yandan sanayinin kent tarafından sahiplenilmesi konusundaki eksiklikleri teşvik uygulamaları ile örnekleyebiliriz. Son olarak gündeme gelen teşvik uygulamalarında siyasal iktidarın bazı gözde kentlerinin gördüğü iltifatı dikkate aldığımızda; Eskişehir’in siyaseten sahiplenilme anlamında pek başarılı olduğunu söylemek zor. Şehrin güç odakları farklı siyasi görüşlere sahip olabilirler; ama kentin sorunları gelecekte gücü elinde tutacak olanlar için de geçerli olacaktır. Bu nedenle Eskişehir’in başta ekonomik olmak üzere problemleri, bu kentte yaşayanlar olarak hepimizi yakından ilgilendiriyor.

AB ülkelerinde bölgesel kalkınma ajansları ile ilgili olarak yapılan bir araştırma, bu ajansların çalışmalarının bölgesel kalkınma farklarını büyüttüğünü gösteriyor. Bir başka deyişle; küreselleşmenin öne çıkardığı kentler arasındaki rekabet giderek sertleşiyor. Doğru önlemleri almakta ve gerekli sahiplenmeyi gerçekleştirmede başarılı olamayan şehirler ve bölgeler, yarışta daha da geri düşüyorlar. Bir benzetme yaparsak; yükselen sular kentte herkesi yükseltiyor; düştüğünde ise yüksekte kalan hiç kimse olmuyor. Eskişehir kaybetmeye başladığında bu inişte bu kentte yaşayan herkes kaybedecektir. Sanayi önemlidir. Kentin kozmetiklerine ve kalabalığına aldanarak sanayinin yarattığı değer konusunda yanılsamaya düşmemek gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi