1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Eskişehir'in sorunu ne?

-"Sizce Eskişehir'in en temel sorunları nelerdir?" şeklinde bir soru yöneltilmiş bir internet sitesinden yıllar önce...
Siteye katılanlar da bu soruya kendilerince cevaplar vermişler.

Vatandaşın biri;
-"Çevre yolları yetersiz. Şehrin ortasından geçen yolun üç şeride çıkartılması belki bugünü kurtardı ama, geleceği kurtarmayacak. O yüzden yeni Çevre yolları biran önce yapılmalı" demiş.

Bir başkası ise...
-"Çevreyolunun etrafında ki mahalleler çok ilkel görüntü sergiliyor. Biran önce kentsel dönüşüm çalışmaları yapılmalı" demiş.

Bunun yanı sıra...
-"Koca şehirde bir tane kent meydanı yok" demiş bir başkası...
-"Mevcut 3 güzel parkın yanı sıra, şehrin 3-4 yerine daha benzeri parklar yapılmalı" diye yazmış başka biri.
-"Kent merkezinde tek katlı köy evleri var" diye ifade eden biri "Ne olacak bu trafiğin hali?" diye de eklemiş.
-"Kaldırımda yayadan çok araç var"
-"Şehir merkezi tabela cehennemi"
-"Bisikletler için ayrılmış yol yok."
-"Asfaltlanan yer iki gün sonra kazılıyor ve işin tuhafı kazıldığıyla kalıyor" diyenler de olmuş.
Hamamların pis olduğundan tutun da, Esnafın çevresini resmen işgal ettiğine kadar birçok görüş bildirilmiş siteye.
-"Başlayan yatırımlar niye bitmiyor" diye sormuş bir başkası örnekler vererek.

Sonuç olarak...
Vatandaş kendince dile getirmiş bu şehrin sorunlarını.
İlginç olan...
Hepsini toplasanız 10'u geçmiyor Eskişehir'in var olan sorunları.
Yine ilginç olanı...
Bugün de sorsanız, yukarıda sıraladığımız sorunlar dile getirilecek.
yani...
Onca yıl geçmesine rağmen birinin dahi çözümü mümkün olmamış bu şehirde...
Bizim ve halkın bildiği bu sorunları, bu kenti yöneten seçilmiş ve atanmışların bilip görmemesi mümkün değil.

Merak ettiğimiz?
Bu bilinen ve görülen sorunlar niçin bir araya gelinip, halledilmiyor?

Hâlbuki...
Yukarıda saydığımız sorunların büyük bir bölümü, yönetenlerin oturduğu yerden vereceği talimatla çözülecek cinsten...

Ama olmuyor...
Bu şehri yönettiğini zannedenler, başarılı olduklarını ispatlama adına mevcut sorunları görmezden geliyor.
Kendilerine göre olmayan sorunu da çözme yoluna gitmiyor.

İyi de...
Bu var olan sorunları bu şehirde yaşayan herkes görüyor ama...
......


Ne olacak bu basın ile siyasetin hali?
Kendi mesleğimizle ilgili sorgulama yapılırken sürekli olarak "Eğer bu ülke modern,insan haklarına saygılı ve demokrasiyi her ferdine kadar özümsemiş bir ülke olacaksa,kendini düzeltmesi gereken organların başında basın olmalıdır" yorumu yaptık.

Zira...
Basının süreç içinde asıl görevi olan "doğru habercilik" anlayışından sürekli uzaklaştığını, çıkar uğruna birilerinin yanlışlarını "doğru" gösterme gayreti içinde olduğunu bu mesleğin bir mensubu olarak herkes gibi biz de gördük.
Hür ve bağımsız olması gereken basın kuruluşlarının nasıl iktidarların yayın organı haline geldiğine yine herkes gibi şahit olduk.
Basın yayın organlarının iktidar ve güç sağlamada alenen nasıl kullanıldığını adeta gözlerimizle gördük.
Amacı "Doğru yansız haber vermek olan, haklının hakkını savunup, haksızın karşısında olması gereken gazete ve televizyon kanallarının nasıl bu amaç dışında görev yaptığına her gün tanıklık ettik.
"Yandaş" ve "Havuz" gibi tanımları duymaktan adeta illallah der hale geldik.

Sonuç olarak...
Bu gün bu ülkede "Bağımsız" bir basından bahsetmek mümkün olmayan bir hale geldi.
Bu gün bu ülkede "Tarafsız" bir basın hayal oldu.
En kötüsü de.
Bu gün bu ülkede "Haysiyetli" ve "Şerefli" bir basın kalmadı.
Anlattığımız bu durum artık yapılan ciddi araştırmalar ve anketler neticesinde de aleni bir şekilde orta yerde.
İşte mesleklerin halk üzerindeki güvenirliği ile ilgili anket ve araştırmanın ortaya çıkmış sonuçları da yukarıda anlattıklarımızı adeta teyit ediyor.
En güvenilir meslek olarak yüzde 86 ile Öğretmenleri görüyor Türk halkı.
Sonra sırasıyla yüzde 81 ile Sağlıkçıları, yüzde 74 ile Askerleri, yüzde 60 ile Polisleri, yüzde 44 ile yargıçları,yüzde 43 ile dini liderleri güvenilir buluyor.
Basın sektörü ve bu sektörde çalışan gazetecileri güvenilir bulma oranı ise tam bir rezalet.

Çünkü...
Toplumda gazetecilerin güvenilirlik oranı sadece yüzde 37'de kalmış.

Yani...
Her 100 kişiden sadece 37'si güvenilir buluyor gazetecileri.
Her 100 kişiden 63'ü ise ne basın'a ne de gazetecilere güvenmiyor.
Bu durum, içinde yer aldığımız basın sektörü açısından son derece kötü ve küçültücü bir durum.
Neyseki güvenilirlikte listenin en altında olan sektör değiliz.

Çünkü...
Listenin en altında yüzde 17 güvenilirlikle siyaset kurumu ve siyasetçiler geliyor.
Bu elbette bizim sektörümüz açısından bir teselli değil elbette ama...
Galiba en az bizim kadar siyaset kurumu ve siyasetçilerin de kendisini düzeltmesi gerekiyor.

Zira...
Araştırma rakamları, siyaset ve siyasetçilerin durumunun yerlerde süründüğü artık şüphe götürmüyor...
........

BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Ferit ölüm döşeğindedir. Karısı Cavidan da bu son anlarında onun yanındadır ve çok üzgündür. Kocasının elini tutar ve gözlerinden yaşlar boşanır. Ferit son gücüyle fısıldar:
- Cavidan! Cavidan yaşlı gözlerle; sus sevgilim! der. Ferit; Cavidan sana itiraf etmem gereken bir şey var der. Cavidan;
Kendini yorma sevgilim. İtiraf edecek hiçbir şey yok!der. Ferit ısrarla;
-Hayır var! Huzur içinde ölmek istiyorum der. Cavidan susar ve dinler. Ferit devam eder;
Kız kardeşinle yattım. En iyi arkadaşın ve annenle de yattım der. Cavidan sükûneti bozmadan ve kocasının elini bırakmadan cevaplar; Biliyorum sevgilim. Seni o yüzden zehirledim zaten...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi