1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Eskişehirli...

-Eskişehirli hava atmayı sever ama hava atanı oldum olası sevmez.
-Zenginliği ile övünmeyi sever ama zenginliği ile övüneni hiç haz etmez.
-Eleştirilmekten nefret eder ama eleştirmekten bir türlü vaz geçmez.
-Dedikodu yapanı sevmez örneğin, ama her ortamda dedikodu yapmak hoşuna gider.
-Gerçeklerin yüzüne söylenilmesini ister her ortamda ama kimsenin yüzüne bir şey söyleyemez.
-Kendi işiyle ilgili olur olmaz konuşulmasından nefret eder ama başkasının işiyle ilgili olur olmaz konuşmaya bayılır.
-Gece herhangi bir mekânda sanatçıya şampanya patlatmaktan acayip keyif alır ama bunu yapan başkaları için pek de iyi şeyler düşünmez.
-Yeni aldığı arabasının her yerde konuşulmasını ister ama başkasının aldığı arabanın konuşulmasına tahammül bile edemez.
-Aile yaşantısı ile ilgili çıkan söylentileri Allaha havale eder ama başkasının aile hayatı ile ilgili söylentilerin dibine vurur.
-İstanbul'da aldığı evin her ortamda konuşulmasından keyif duyar ama başkasının aldığı ev konuşulurken burun kıvırır.
-Gittiği tatilin kulaktan kulağa yayılmasını ister ama başkasının yaptığı tatili bilmiyormuş gibi davranır.
Yukarıda saydığımız örnekleri, Eskişehirliler adına daha da çoğaltmak mümkün.
Zira...
İster kızın, isterse eleştirin Eskişehirliler olarak böylesine bir zafiyetimiz var.
Nedense, kendimiz için hak gördüğümüz ne kadar davranış varsa, aynı davranış ve düşünceleri başkası için mubah sayıyoruz.
Ya da...
Başkasında onaylamadığımız her türlü düşünce ve davranışı, bizzat kendimiz yapıyoruz.
En kötüsü de ne biliyor musunuz?
Bu hastalığımızı bile bile bir türlü kabullenmiyoruz...
.....
Çekirdek yiyen Eşek heykeli...

Yılmaz Büyükerşen'in 99 seçimleri ile işbaşına geldiği ilk dönemdi.
Çekirdek yiyen ve yedikleri çekirdeklerin kabuklarını yere atanlara takmıştı kafayı.
Yaya olarak gezerken çekirdek kabuklarını yere atanlarla resmen kavga ediyordu.
Sonra bir karar alındı.
Çekirdek satanlar, sattığı çekirdeğin yanına bir de poşet verecek, böylece çekirdek kabukları yerlere atılmayacaktı.
Bazıları uysa da bu karara, büyük bir çoğunluk yine bir yandan çekirdek yerken, diğer taraftan yedikleri çekirdeklerin kabuklarını yere atmayı sürdürdü.
Özellikle Hamamyolu, Köprübaşı ve Adalar'da, yerler çekirdek kabuklarından geçilmiyordu.
Kabuklar, yeni atılan renkli ve şekilli asfaltın girintileri arasından bir türlü temizlenmiyordu.
Bunun üzerine Büyükerşen bir talimat verdi.
-"Çekirdek yiyen ve yediği çekirdeğin de kabuklarını yanı başına atan bir heykel yapın"
Heykel yapıldı.
Kararlıydı. Yapılan eşek heykelini Adalar'ın başına dikecekti.
Sonra ne oldu bilemiyoruz...
Yapılan heykel depoda mı kaldı?
Yoksa...
Büyükerşen bu çekirdek yiyen heykeli dikmekten vaz mı geçti? Hiçbir haber alamadık.
Ancak...
Önceki gün Yılmaz Büyükerşen'i gördük Porsuk kenarında.
Yeşil alan üzerine oturmuş, ayaklarını suya sarkıtmış gençleri kontrol ediyordu resmen.
"Çekirdek yiyorlar mı yemiyorlar mı?, Yedikleri çekirdeklerin kabuklarını yere atıyorlar mı yoksa ellerinde mi biriktiriyorlar?"
Tek tek baktı sahil şeridi boyunca.
Çekirdek yemeyip oturanlarla selamlaştı, çekirdek yiyen ama kabuklarını ayrı bir yerde toplayanlara "Aferin" dedi, çekirdek yiyip kabuklarını yere atanlara da bastı fırçayı.
Yere kabuk atana çok rastlamış olmalı ki,sahil boyunu kızarak yürüdü.
Eminiz ki, gördükleri karşısında "Ben şu çekirdek yiyen Eşek heykelini keşke koysaydım" demiştir.
.......
Hassas kantar doğru tartar

Geçtiğimiz Çarşamba günü Osmangazi Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan çok sevdiğimiz bir dostumuz aradı.
-"İnönü ilçesinde yakın görüştüğüm arkadaşlarım var. İlçede pancar kantarı kapatılmış. Bu durum çiftçileri zora sokmuş. Gazete olarak bununla ilgilenebilir misin? Hatta diğer gazeteci arkadaşları da bilgilendirirsen iyi olur. Maksat seslerini herkes duysun" ricasında bulundu.
Bu arada, konu ile ilgili irtibat kuracağımız bir telefon numarası verdi.
Aradık tabii verdiği telefonu.
Karşımızdaki çiftçi "Amacımız şov yapmak değil. Siyaset hiç değil. Sadece bu kantarın kapatılmasıyla yaşadığımız mağduriyeti duyurmak ve kantarın yeniden açılmasını sağlamak. O yüzden yarın traktörlerimizle kapatılan kantarın oraya bir gösteri konvoyu yapacağız." dedi.
Olayın toplumsal bir durum olduğunu düşünerek İHA ve DHA daki arkadaşlarımıza da haber verdik.
Sonuçta, gazeteci arkadaşlarımız gitti İnönü'ye.
Çiftçiler de söyledikleri gibi traktörleriyle kapatılan kantarın olduğu yere giderek,kantarın yeniden açılması için bir gösteri yaptılar.
Arkadaşlar da bunu görüntüleyip,çiftçilerle de konuşarak haberi yaptılar.
İnönülü çiftçilerin "Kapatılan kantar açılsın" taleplerine ilişkin haberler Perşembe günü gazetelerde yayınlandı.
Tesadüfe bakın ki, Cuma günü İnönü'nün kurtuluş yıldönümü vardı ve neredeyse tüm siyasiler törenlere katılmak için İnönü'deydi.
İşte, siyasiler o gün, hem gazetelerde yar alan haberlerden, hem de İlçede konuştukları insanlardan pancar kantarının kalktığını öğrendiler.
Halbuki...
İnönü'de bulunan kantar 1 Kasım seçimlerinin hemen sonrasında, yeterli pancar miktarı gelmediği gerekçesiyle Şeker fabrikası yönetiminin kararıyla kaldırılmış, çiftçilere nakliye paraları da ödenmek koşuluyla pancar üreticileri başka kantara yönlendirilmişti.
Halbuki...
Kantar kapatıldıktan sonra 7 Haziran seçim kararı alınmış ve siyasetçiler seçim çalışması kapsamında İnönü ilçesine de sık sık gitmişlerdi.
7 Haziran seçimleri sonrasında da hem iktidar partisi AK partiden, hem de muhalefet partisi CHP'den Milletvekilleri ve yöneticiler defalarca gitti İnönü'ye.
Her gidişlerinde de "İnönü halkının sorunlarını dinledik, sohbetler ettik" diye haber metni yolladılar gazetelere.
Ne hikmetse, hiç biri bu İnönü'deki bu kantarın kapandığını duymamış.
Eminiz, konuyu bize söyleme gereği duyan İnönülü çiftçiler bu durumu bir şekilde AK Partililere de CHP'lilere de söylemiştir.
Ya üzerinde durmadılar, ya da önemsemediler.
Şimdi AK Partililer "Kantarın yeniden açılması için bir çaresini bulacağız" diyor.
CHP li Utku Çakırözer ise konuyu meclise taşımaya hazırlanıyor.
Tuhaf olan...
Her iki taraf da defalarca İnönü'ye gitmelerine rağmen bunu gazetelerden öğreniyorlar

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi