Her çözümün fiyatı var

Her çözümün bir maliyeti olduğunu unutmamak gerekir. Bu maliyet, parasal olduğu gibi zaman veya insan kaynağı olarak da ödenebilir. Çözümün bu maliyete katlanmaya değer olup olmadığına karar verebilmek önemlidir.

Bir soruna sistematik yaklaşmanın ilkelerinden biri, çözümden önce ve sonra gelişmeleri izlemektir. Çözümün beklenen biçimde oluştuğunu görmek, amaçlar gerçekleşmiyorsa gerekli düzeltmeleri yapmak gerekir. Her çözümün yeni sorunlara yol açabileceği düşünülürse, süreci izlemenin önemi kendiliğinden ortaya çıkar.

Genel olarak söylenirse; insanın yaşam içinde karşılaştığı sorunların sadece ‘giysileri’birbirinden farklıdır. Farklı görünürler ama içsel olarak yapıları ve özellikleri birbirine benzer. Bu nedenle bir sorunun çözümünde edinilen deneyim, muhtemelen başka problemlerin çözümünde de yararlı olacaktır.

Kısaca birlikte yönetim ya da etkileşimli yönetim anlamına gelen yönetişim, toplumun pek çok kurum ve kuruluşunda geçerli bir kavram... Örneğin bir ekonomik işletmede veya bir sivil toplum kuruluşunda yönetişim olgusundan söz edebiliriz. Son yıllarda yönetişimin en popüler olduğu alan, devletin sivil toplum ile çakıştığı ara yüzdür.

Kamuda yönetişim kavramı, devletin yönetim ve karar alma süreçlerine toplumdaki tüm paydaşların katılımı olarak yorumlanıyor. Bu çerçevede vatandaşların ve sivil toplum kuruluşlarının yerel yönetim süreçlerine katılımının özel önemi var. Türü ne olursa olsun; kamuda yönetişimin ana ilkeleri uzlaşmacılık, saydamlık, hesap verebilirlik, katılımcılık ve sosyal sorumluluk olarak görülüyor.

Mevcut demokratik sistemin sıkıntısı, 4-5 yılda yapılan seçimlerde yapılan tercihlerin başkaca katılıma izin vermemesidir. Seçilmişler, 4-5 yıl gibi bir süre içinde kararları ve politikaları kendileri üretiyor ve denetlenmeye imkân bırakmıyorlar. Yönetişim yaklaşımı sayesinde sivil toplum kuruluşlarının, meslek odalarının, sendikaların ve üniversitelerin yönetim süreçlerine katılmaları ile temsili demokrasinin bu sıkıntısı ciddi ölçüde aşılabiliyor. Özetle; yönetişim çerçevesinde tüm ilgili paydaşların yönetim, karar ve denetim süreçlerine ortak olabildiği katılımcı ve etkili bir demokratik yönetim anlayışından söz ediyoruz.

Bazı kesimler, yönetişim kavramından devletin kendi sorumluluk alanlarından çekilmesini anlıyorlar. Yönetişimi, devletin sorumluluk ve görev alanlarını özel sektöre bırakarak bir rant alanları manzumesi yaratılmaya çalışıldığı iddiasını öne sürüyorlar. Hâlbuki yönetişim kavramı ile ifade edilmek istenen fikir, halkın yönetim süreçlerine daha fazla katılabilmesi ve toplumsal iyinin oluşmasında aktif rol alabilmesidir. Bir başka deyişle yönetişim, temsili demokrasinin darboğazlarını aşabilecek yeni arayışların bir ifadesidir.

Yönetişim kavramının donatılması gereken ilkeleri ortaya koyduğumuzda; bu fikri savunmanın nedenleri kavramak daha kolay olabilir. Kanımca; yönetişimin en önemli ilkeleri arasında adalet gelir. Halkın gerçek talep ve ihtiyaçlarının çözümünde ve bu yönde yapılan hizmetlerde sosyal adalet ilkesinin gözetilmesini önemli bulurum.

Bugünkü yönetim modeline baktığımızda; eğer kanıtlanabilecek bir yasal yolsuzluk veya usulsüzlük yoksa seçilen yönetici yarattığı enkazdan sorumlu olmamaktadır. Bu nedenle sorumluluk ve hesap verebilirlik ilkelerinin sisteme sağlama monte edilmesi gerekiyor. Bunu başarmanın yolu ise vatandaşları ve sivil toplumu denetim süreçlerinde etkin hale getirmekten geçiyor. Denetimin yapılabilirliği için ise kamu yönetimi için saydamlık vazgeçilmez bir önem taşıyor.

Yönetişim süreci yukarıda saydığım ilkeler çerçevesinde uygulandığında; kamu yönetimi ile halk arasındaki mesafeyi azaltıyor. Azalan mesafe, sonuçta sosyal gerginlikleri düşürücü yönde olumlu etki yapıyor.

Günümüzde temsili demokrasinin yarattığı olumsuzluklardan biri, kamu kurumlarının meşruiyetinde zayıflama ve demokrasiye olan inançta azaltma yaratmasıdır. Yine bu bağlamda bireysel kurtuluş için yasadışı ve ahlaki olmayan yönelimlerin arttığını söyleyebiliriz. Yönetişim, bu tehlikeli sürece karşı önlem alınması için etkili bir araçtır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi