Seda Kağıtcı

Seda Kağıtcı

İyiler erken ölürmüş

Hayat bilinmezliklerle dolu. Ne garip... Ummadığın anlarda ummadığın şeyler geliyor başına. Beklenmeyen gelişmeler bazen insanı mutlu ediyor, bazen kahrediyor. Hayat bu, her yeni gün bir kapı açılıyor bir kapı kapanıyor.

Bir sabah uyanıyorsun coşku dolusun, için kıpır kıpır, çok mutlusun. Bir diğer sabah ruhun daralıyor, için sıkılıyor, kalbin sıkışıyor, of çekip duruyorsun. Bir gün çocuklar gibi şensin, şarkılar söyleyip dans ediyorsun. Ertesi gün gözlerin gözyaşlarıyla arkadaşlık ediyor ve karalar bağlayıp, hüngür hüngür ağlıyorsun.

Hayatta başına ne zaman ne geleceğini, karşına ne çıkacağını bilemezsin. Ah keşke bilsen, kimbilir neleri değiştirirdin. Bir gün işe giderken farklı bir yoldan yürüyerek gitmeyi tercih ediyorsun. Bir bakıyorsun aniden hızla kafana saksı düşüyor ve hayatın bir anda son buluyor. Öleceğini bilsen o yoldan gider miydin? Gitmezdin... Yada bir gün telefonun çalıyor öperek işe uğurladığın eşinin aniden kalp krizi geçirip kurtarılamadığını öğreniyorsun. Düşünsene bir daha onu asla göremeyeceksin, öpüp sarılamayacaksın. Ne acı... Bilsen onu sabah son görüşün olduğunu hiç yollar mıydın işe, üzerine kapıyı kilitleyip, dizinin dibinde oturmaz mıydın? Hani yaz geliyor ailenle tatil planları yapıyorsun. Aylar öncesinden otel rezervasyonunu yaptırıp bir ton para ödüyorsun. Valizlerinizi geceden arabaya yerleştirip ailece gülüş cümbüş sabah erkenden yola çıkıyorsun, şarkılar söyleyerek gaza basarken birazda hız yaparken bir anda karşından gelen hatalı sollayan bir araçla çarpışarak takla atıyorsun, eşini çocuklarını kaybedip kendinde sakat kalıyorsun. Tatil yerine ölüme gittiğini bilsen hiç çıkarmıydın yola? Çıkmazdın elbette.

Hani ne zaman öleceğimiz doğarken daha alnımıza yazılmış derler, bilmem doğru mu ama Allah herşey gibi ölümün de hayırlısını versin. Yanarak ölmek, boğularak ölmek, depremde göçük altında günlerce kalarak ölmek, can çekişerek yada çok ızdırap çekerek ölmek ne bileyim bu tür ölümler gerçekten çok zor.

Her güne umutla başlıyorsun, belki bir sürü beklentin oluyor ama bir bakıyorsun ki işler umduğun gibi gitmiyor. Müneccim degilsin ki hani nereden bileceksin iş diye gittiğin yerde bir terör saldırısının kurbanı olacağını? Nereden bileceksin evlilik yıldönümünde gelen çiçeği almak için mutlulukla yürüdüğün o yolda bir anda hayatını kaybedeceğini? Nereden bileceksin ekmek kapın olan taksinin gasp edileceğini? Nereden bileceksin sevdiğini uğurladığın kapının bir daha onun tarafından çalınamayacağını? Nereden bileceksin gözünün içine baktığın evladının bir saldırıda şehit olacağını? Bilemezsin, bilemeyiz...

Kader... Elden birşey gelmiyor. Üzgünüz, üzüntümüzün biri bitiyor, biri başlıyor. Tam ortalık duruldu derken daha beteriyle sarsılıyoruz. Masum insanların, minik bebeklerin, küçük çocukların, aziz şehitlerimizin yitip giden ömürleri için yas tutuyoruz. Arkalarından dua etmekten, rahmet dilemekten, çok erkendi diyerek gözyaşı dökmekten ve bunlara sebep olanlara beddua etmekten başka elimizden birşey gelmiyor. Adaletsiz dünya işte, iyiler erkenden ölüyor, kötülere ise birşey olmuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Seda Kağıtcı Arşivi

Umut

06 Ocak 2025 Pazartesi 00:04