Kısıtlı zaman, dar mekân

Yaratıcılığın önemli araçlarından biri soru sormaktır. Doğru cevapları (ya da çözümleri) bulmak için, doğru soruları sorabilmek gerekir. Burada sorunun yalnız “neden, nasıl” gibi soru sözcükleri değil, aynı zamanda soruyla ilgili çerçeve de önemlidir. Örneğin bir ‘karatahta’ üzerinde yazı yazmak üzere çözüm arıyorsanız, soruyu “Karatahtaya daha iyi yazı yazmak için ne tür bir kalem kullanılmalıdır?” şeklinde daraltabilirsiniz. Eğer “Karatahtaya daha iyi nasıl yazabilirim?” şeklinde sorarsanız soruyu genişletmiş, probleme ve çözüme çok daha geniş bir açıdan bakmış olursunuz. İlk soruda soruyu kalem türlerine kilitlerken, ikinci soruda karatahtanın yeniden tanımlanmasını da problem ve çözüm seti içine dâhil edersiniz.

Çok zorlu çalışma şartları altında yaratıcı olunmasını beklemek haksızlık olur. Örneğin düzensiz bir masada çalışmak bir yandan verimliliğinizi düşürürken diğer yandan da sizi demotive edecektir. Tahta sıralardan oluşan bir sınıfta pasif eğitim görmekle kişiyi daha canlı, dinamik ve katılımcı olmaya teşvik eden bir eğitim ortamı aynı değildir. Yaratıcı endüstrilerde yer alan işletmelerde ortamın, yaratıcılık beklentilerine karşılık verecek şekilde düzenlenmesine özen gösterilir. Bu konuda dünyanın önde gelen yaratıcılık şirketleri seçkin örnekler oluşturuyorlar.

Yaratıcı insanların bir özelliği, kısıtlı zaman dilimlerinde başarılı işler çıkarmalarıdır. Bu nedenle bazı yaratıcılık işlerinde zaman kısıtları konması, zaman zaman görülen durumlar arasındadır. Hiç kuşkusuz; zaman kısıtı koyarken ölçülü davranmak önemlidir. Ama diğer yandan Northcole Parkinson’un örneğini hatırlarsak; bir saatlik iş için üç saat zaman verirseniz, o iş üç saatte biter. Bu nedenle yaratıcı endüstri yöneticileri ve liderleri, zaman kısıtını bir performans aracı olarak kullanırlar. Özetle; yaratıcı becerilerini geliştirmek isteyen kişiler için zaman kısıtı, yararlanabilecekleri ‘meydan okuyucu’ bir araçtır.

Saklambaçtan bilgisayardaki strateji oyunlarına ya da futbola kadar her oyunun kuralları var. Oyunları daha cazip ve eğlenceli hale getiren unsurlar arasında, kurallar önemli bir yere sahip… Diğer yandan bu kurallarda yapılacak değişiklikler,oyuncuların davranışlarını, stratejilerini ve taktiklerini etkileyip değiştirebiliyor.

Örneğin düz tavla oyununda ‘yek (bir) kapısı’ –oyunun kuralları gereği– çok değerli değildir. Tavlanın zarsız oynanan bir türü var. Sırası gelen oyuncu, zar kullanmadan oynamak istediği sayıları (sanki oyunda iki zar varmış gibi) kendisi söylüyor. Ama her zaman zarlardan birinin değerini ‘bir (yek)’ olarak söylemek zorunda... Bir oyun sırasında her oyuncunun bir kez istediği ‘çift zarı’ oynama hakkı var. Bu zarsız oyunda diğer düz tavlaya göre en büyük fark, ‘yek (bir)’ kapısının elde tutulmasının önemidir. Düz tavlada değerli olmayan kapının zarsız tavlada önemli hale gelmesi,oyunun kurallarının değişmiş olmasından kaynaklanıyor.

Özetleyelim. Oyunun kuralları, başarıya ulaşmak açısından önemlidir. Kurallarda olabilecek değişikliklerin dikkate alınması; politika ve taktik değişikliklerinin buna göre yapılması gerekir. Diğer yandan kurallar aynı kalsa bile, her rakibe karşı oyunu aynı şekilde oynamayacağınız gerçeğini aklıda tutmanız gerekir.

Doğru çözümü bulmak için çok sayıda deneme yapmanız gerekebileceğini unutmayın. Dünyanın ünlü buluşçularının yaşam öykülerini okuduğunuzda, onların da çözüme ulaşmak için pek çok deneme yaptıklarını, her başarısızlıktan dersler çıkardıklarını göreceksiniz. Deneme, sınama ve yanılma insanın en etkili öğrenme araçlarından biridir.

Son olarak; çevrenizdeki her şey, çözüme ulaşmanız için bir olanak sunar. İnsanın en önemli özelliklerinden biri, araç kullanabilmektir. Bu nedenle söz konusu araçları çevremizde arayıp bulmayı öğrenmemiz gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi