
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Liderlerin demokrasi aşklarını partilerinde de görebilecek miyiz?
15 darbe girişimi sonrasında hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hem AKP Genel başkanı Binali Yıldırım ve hem de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP lideri Devlet Bahçeli Demokrasi üzerinde durdu.
Her dört ismin de ne kadar demokrasi aşığı olduğu görüldü.
Eleştirmek için söylemiyoruz.
Zira.
Demokrasi, bu ülkede yaşayan herkesin sonuna kadar koruması ve savunması gereken bir olgu.
Demokrasiyi kollamak, korumak ve önemini her platforma anlatmak da başta devleti yönetenlerle, siyasi partilerin başında bulunan insanlarına düşüyor.
Yukarıda söylediğimiz gibi onlar da 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında bu görevlerini en iyi şekilde yaptılar.
Ağızlarını her açtıklarında "Demokrasi" dediler.
Demokrasi nöbetleri tuttular, demokrasi mitingleri yaptılar demokrasi buluşmaları gerçekleştirdiler.
Süreç sonunda şunu çok iyi anladık ki, bu isimler gerçekten ve samimi bir şekilde demokrasi'nin ne kadar önemli olduğunu halka anlatmak için büyük bir çaba sarf ettiler.
Şimdi sıra, bu ismini verdiğimiz insanların, başkanlıklarını yaptıkları partilerde da aynı demokrasiyi uygulamalarına geldi.
Yani...
Demokrasi ile ilgili bugüne kadar söylediklerini partilerinde de hayata geçirme vakti geldi.
Sonuç olarak...
Bu liderlerin gösterdiği demokrasi aşkını, partilerindeki kurultayların önünü açarak herkese bir kez daha göstermesi gerekiyor.
Bunu da gösterip, ispat etsinler ki bizler de kendilerini demokrasi aşıkları olarak kutlayalım ve alkışlayalım.
.....
Selami Vardar...
Eskişehir eski belediye Başkanlarından Selami Vardar'ın ölüm yıldönümünü andık geçtiğimiz günlerde.
Vardar, Eskişehir'de iki dönem belediye Başkanlığı yapan, Türkiye'nin sayılı hesap uzmanlarından birisi olan ve Alt Yapı denildiğinde ilk akla gelen bir isimdi.
Gerçekten de, bugünkü Eskişehir'in alt yapısında, büyük ölçüde onun imzası vardı.
Son derece mütevazı bir insandı Selami Vardar...
Belediye başkanlığı görevinde geçirdiği yılları, makam masası yerine, kapı girişinde ki toplantı masası üzerinde geçirdi.
Belediyeden evine yürüyerek gider, akşam yapılan toplantılara katıldığında...
İsterse salonda Başbakan olsun, saat 22.00 deyince ayrılıp, evine dönerdi.
İhtirası yoktu...
Müzikten anlamaz, "Vardar Ovası"ndan başka türkü de bilmezdi.
-"Belediye biraz kültür sanat faaliyetlerine ağırlık vermeli" diyenlere, "Bizim Kırka Zeybek ekibimiz var ya. Daha ne yapalım?" derdi.
Onun için müzik, iş makinelerinin çalıştıklarında çıkarttığı sesti.
Eskişehir, onun döneminde Büyükşehir statüsüne kavuşmasına rağmen, o görev sonuna kadar "Büyükşehir belediye Başkanı" unvanını hiç kullanmadı.
Aslında, gençken Demokrat Parti ile başladı siyaset yaşamı.
Zamanın Eskişehir'deki Demokrat Parti yöneticilerinin şehirde kurmak istediği baskıya kızıp, CHP ye geçti.
Ve bu partinin belediye Başkanı seçildi.
12 Eylül ile birlikte CHP kapatılınca, SHP den aday oldu...
Ve ikinci kez Belediye Başkanı seçilen bir isim haline geldi.
Görevi bittiğinde yeniden aday olmadı.
Çağlayan iş hanında ki mütevazı bürosuna çekilip, eski mesleği olan Hesap uzmanlığını sürdürdü.
Birlikte yola çıktığı, hatta kol kanat gerdiği insanlardan çok çekti.
Selami Vardar iki dönem belediye başkanı yapmış bir kişi olarak geldi geçti ama...
Her ne kadar yer altında olduğu için gözükmese de...
Bugünkü Eskişehir'in özellikle de, şehrin temelinin mimarı oydu.
Ne diyelim...
Nur içinde yatsın...
.....
Siyasete sıra
gelmedi ya hala...
Bundan 20 gün önce "Aslına bakılacak olunursa, Fetö terör örgütlenmesinin kamuyu ele geçirmesinde, aynı unsurun siyaset içindeki aktörlerinin büyük payı ve desteği var.
Bu durum bilinen bir gerçek.
Ancak...
Kamu kurumlarında süren mücadelenin siyaset içinde var olan unsurlarına bir türlü sıranın gelmemiş olması da, insanların kafalarını karıştıran ve mücadeleyi de sorgulatan bir durum.
Dolayısıyla...
Söz konusu terör örgütü ile mücadele, kamu kurumlarıyla birlikte siyaset içinde de aynı anda başlamalıydı.
Bu örgütün içinde yer aldığı bilinen ve halen çoğunluğu iktidar partisi içinde bulunan yönetici ve seçilmiş konumundaki kişiler, tıpkı kamuda tespit edilen unsurlar gibi işlem görmeliydi.
Belki de...
İktidar partisi, kendi içindeki Fetö terör örgütü ile ilişkisi bulunan bu yönetici ve seçilmişleri ayıklayabilme adına işe tüm yönetimlerini sıfırlamak suretiyle başlamalıydı.
Her ilde güvendiği mevcut veya yeni atayacağı bir il başkanı görevlendirmesiyle yeni yönetimler oluşturma girişiminde bulunup, böylelikle yönetimlerde hala görevini sürdüren Fetö ile bağlantılı isimleri dışarıda bırakma yöntemine başvurmalıydı.
Böylelikle...
-"Bakın biz bu terör örgütüyle mücadelede son derece ciddiyiz. Bu terör örgütü ile ilişkisi olan insanları kendi partimiz içinden de temizliyoruz" mesajı da verilmiş olunurdu.
Bunun yapılması için hala geç değil.
Adı geçen terör örgütle mücadelede sıra siyaset içindeki unsurlara da mutlaka gelecektir.
Ancak...
Siyaset içindeki unsurların ayıklanmasının biran önce olması, en azından insanların kafalarında oluşabilecek soruları ortadan kaldıracaktır."diye bir yazı kaleme almıştık.
Bu 20 günde siyasete hala sıra gelmedi.
Hatırlatalım istedik...