
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Mazeret, duyulmak istenen en son sözlerdir...
Hiç kimse başkanlığını yaptığı bir takımı küme düşürmek istemez.
Hiç kimse, başkanlığını yaptığı takımı küme düşürerek, o şehirde yaşayan insanların kızgınlığını ve nefretini görmek de istemez.
Hiç kimse, başında bulunduğu takımın küme düşmesine neden olduğu için sağlığından ve parasından olmak da istemez.
O nedenle...
Küme düşen Eskişehirspor'un başkanı olan Mesut Hoşcan'ın kasıtlı, bile bile ve isteyerek takımı küme düşürdüğünü düşünmüyoruz.
Hatta...
Kulübün başında bulunduğu süre içinde son derece iyi niyetli olduğunu da tahmin ediyoruz.
Ancak...
Yukarıda saydıklarımız, takımın düştüğü gerçeğini ve düşüş sürecinde de kulübün iyi yönetilemediği gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
Yani...
Ortada, futbolcu transferlerinden tutun da hoca tercihlerine kadar bir dizi kötü bir yönetim anlayışı ve bunun sonucunda da kümede kalmayı başaramamış bir kulüp var.
Sonucun mazeretine bakılmaz.
Başarılıysanız, başarılısınızdır...
Başarısızsanız da başarısız...
Örneğin...
İnsanlar, başarılı olanların "başarı hikayeleri"ni dinlemeye bayılır.
Ancak...
Başarısızlık hikâyeleri, hiç kimsenin ilgisini çekmeyeceği için kaleme dahi alınmaz.
Eskişehirspor'un son maçı öncesinde kulüp başkanı Mesut Hoşcan'ın "Ben lig bitince konuşacağım" açıklaması dikkatimizi çekmişti.
Son maça gelindiğinde Eskişehirspor'un düşmesi neredeyse yüzde 99 kesinleşmişken, Hoşcan'ın "Ben lig bitince konuşacağım" demesini tuhaf bulmuştuk.
Cinayet işleyen, işlediği cinayeti de itiraf edip, buna rağmen Avukat talebinde bulunan ve hakimin "Oğlum zaten itiraf ediyorsun Avukat niye istiyorsun?" sorusuna da "Ne söyleyebileceğini, nasıl savunma yapacağını çok merak ediyorum" cevabı veren mahkum gibi, biz de Mesut Hoşcan'ın ne söyleyebileceğini çok merak ediyorduk.
Mesut Hoşcan, söylediği gibi oldukça uzun bir açıklama yapmış.
O uzun açıklamasının içinde, tespitler var, takdirler var, eleştiriler var, savunma var, aday olmayacağı var...
Doğrusunu söylemek gerekirse...
Bu tarz açıklama yöntemini biraz yadırgadık.
-"Sonuna kadar uğraştık ama olmadı. Kabahat benim. Elbette bu sonucu yaşamamızın birçok nedeni var ama sonuçta beceremedik, başaramadık. İyi niyetle yola çıktık ama kötü bir sonuçla karşılaştık. Bu şehirden ve taraftarından özür diliyorum" şeklinde, 5 cümle ile yapacağı açıklamayı, 5 A4 boyutundaki uzunlukta yapma amacını ise, kendi psikolojisini düzeltme olarak algıladık.
Keşke...
Mesut Hoşcan, suçlayan ve eleştiren ağırlıklı bir açıklama yerine, kısa,sade ve öz eleştirinin de içinde olduğu bir konuşma ile kamuoyu karşısına çıkmış olsaydı.
Çünkü...
Mazeretler, küme düşmüş bir takımın ardından taraftarın duymak istediği en son sözlerdir...
***
Daha bu iyi günler...
Şu sıralar piyasalarda eşi benzeri görülmemiş bir durgunluk var.
Satış yok bir kere...
Ortada zaten para da yok.
Alacağını tahsil eden olmadığı için borcunu da ödeyen yok.
Rotatif krediler kâbus oldu ticaret yapanların başına.
Temerrüde düşen düşene adeta.
Kısacası...
Adı olmayan ama herkesin hissettiği büyük bir kriz yaşanıyor şu günlerde.
Bir hafta sonra Ramazan başlıyor.
Ramazan bereket ayıdır ama, bazı sektörler için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Bayramdan sonra insanların tatilleri başlar.
Bu da yine bazı sektörler için kayıp günlerdir.
Sonuç itibarıyla, bugün için piyasalarda yanşan kötü ve kara tablonun devamı bekliyor bizleri.
Ağustos'un bitmesi ve sonbahar'ın başlamasıyla birlikte asıl kâbusun yaşanacağı tahmini var herkeste.
Kimi görsek, kiminle konuşsak "Siz asıl o aylarda dökülüp saçılanları görün" diyor.
Kime hal hatır sorup, kime işlerin nasıl olduğunu sorsak:
-"Bu daha iyi günlerimiz, asıl kıyamet birkaç ay sonrasında" cevabını veriyor.
Durum hiç iç açıcı değil anlayacağınız.
Herkesin içinde küçük de olsa bir umut var ama, bu umut ne yazık ki her geçen gün de azalıyor.
***
Korna çalmak yasak tabelaları vardı eskiden...
Bundan yıllar öncesini hatırlayanlar muhakkak vardır.
Cadde ve sokaklarda "Klakson çalınmaz" tabelaları vardı.
Çoğu sürücü de, bu tabelaları gördüklerinde utanır ve korna çalmazdı.
Sonra ne olduysa oldu.
Üzerinde Klakson resmi üzerinde çarpı işareti bulunan tabelalar kaldırıldı.
Sonra da bir daha konulmadı.
İstanbul'un bazı semtlerinde bu tabelalar halen var.
İnsanlar söz konusu tabelayı gördüklerinde ister istemez uymak durumunda da kalıyorlar.
Dolayısıyla ses kirliliği o bölgelerde daha az oluyor.
Gelelim Eskişehir'e.
Eskişehir bu konuda belki en kötü kentlerin başında geliyor.
Öyle sürücüler var ki, analarından adeta korna ile doğmuşlar.
Öyle bir alışkanlık olmuş ki korna çalmak, hiçbir neden yokken bile kornaya yüklenebiliyor insanlar.
Daha Yeşil ışık yanmadan kornayı çalanlardan tutun da, 20 metre ilerde ki ışıklarda duracağı belli olmasına rağmen, önünde ki aracın çekilmesi için bile korna çalmaya başlıyorlar.
Sanki korna çalmak, kendilerine tanınmış en tabi hakmış gibi algılıyorlar meseleyi.
Bunu yaparken, çevrede hasta mı var?, çocuklar hayati bir sınava mı giriyor? Umurlarında bile değil.
Artık hastalık haline gelmiş bir alışkanlık olan korna çalma hakkını sonuna kadar kullanıyorlar.
Hani diyoruz ki;
O eski yıllarda cadde ve sokaklarda sıkça bulunan "Klakson çalmak yasaktır" tabelaları geri getirilip konulsa...
Belki birileri utanır da, çalmaktan vaz geçer...
***
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Adamın biri bir sabah kalkar ve evinin çatısında bir goril görür.
Ne yapacağını bilmez ve eve girip telefonun başına geçer.
Rehberi karıştırınca bir ilan görür. "Gorilleriniz itina ile yakalanır!!! Adam telefon eder ve goril avcısı yarım saatte gelir. Araç panelvan tipinde bir kamyonettir.
İçinden orta yaşlı bir adam ve aptal bakışlı bir bulldog iner.
Adam elinde bir beyzbol sopası, bir ip merdiveni ve bir de çifte taşımaktadır. Ev sahibi sorar :
-Nasıl yakalayacaksın onu? Adam cevaplar :
-Çok basit, önce merdivenle çatıya çıkacağım,
beyzbol sopasıyla gorile vurup onu çatıdan düşüreceğim.
Köpek özel eğitilmiştir, hemen gorilin bacağını ısırır ve
ben inip onu araca kapatana kadar gitmesine izin vermez.
Derken adam çifteyi ev sahibine bırakarak yukarı çıkmaya başlar. Ev sahibi :
-Peki ben bu silahla ne yapacağım? diye sorar. Adam :
-Eğer işler ters gider de goril beni çatıdan atarsa, köpeği hemen vur.