14 Mayıs’a şurada ne kaldı…

Şurada ne kaldı derken, aday adayları da listede yer bulmak adına bütün hamaratlarını sergiliyor.

Kimisi dernek, sendika ne varsa geziyor.

Kimisi söylemleriyle öne çıkıyor.

Kimisi renkli ve enerjik görüntüler vermeye çalışıyor.

Kimisi ben farklıyım demek için ter döküyor.

Onlardan birisi İYİ Parti Milletvekili Aday Adayı Melih Aydın…

İlk çıktığında dikkatleri üzerine çekmeyi başardı Aydın…

Bunda hemfikiriz.

Her zaman söylerim, üzerine çalıştığın bir durumda dengeyi aştığın an amacından saparsın, istediğinin tersi işlemeye başlar her şey…

Kendi adıma konuşayım.

Melih Aydın’ın milletvekili adaylığına mı yoksa Miss Turkey güzellik yarışmasına mı hazırlandığı konusunda tereddüt içerisindeyim.

Neden mi?

Çünkü Melih Bey’in vekil olacağı takdirde bu kente ne sunacağına dair hiçbir söylemini duymadım.

Ne anlatıyor halka, bilmiyoruz.

Geziyor ama gezerken vatandaşa ne söylüyor?

Tamam, İYİ Partili ancak parti içerisindeki sosyal demokrat tabana mı yakın, eski demokrat partilileri mi kendisine yakın hissediyor yoksa milliyetçi kesim mi onu anlatan ideoloji?

İdeolojik kimliğine dair hiçbir sinyal vermiyor?

Seçildiği takdirde Eskişehir’in hangi sorununa el atacak ilk olarak?

Ya da Eskişehir’in sorunlarından haberi var mı?

Bununla ilgili yorumuna da rastlamadım.

Sosyal medya paylaşımlarının içi boş, kendisinin öne çıktığı, güzel gülüşünü ortaya çıkardığı, İYİ Parti seçim müziğinin arkasında dans ettiği videoları izliyoruz sadece…

Renkli bir tablo çizmeye çalışırken bu renkliliğin içini de doldurması gerekmiyor mu?

İnanın, günlerdir yakından takip ediyorum.

Tek bir cümlesini duymaya, yakalamaya çalışıyorum, bulamıyorum.

Yoksa güzel gülüyor diye gidip sandıkta oy mu atacağız Melih Aydın’a?

Böyle düşünüyorsa büyük bir yanılgı içerisinde…

Siyaset zor bir eylemdir!

Yıpratıcıdır.

Bu eleştirilerim kendisine ağır gelebilir.

Aslında dostanedir.

Çünkü söylemsiz ilerleyen kişi, yolunu bilmeden yürüyen insandan farksızdır!

Kaybolur, yıpranır!

Yol gülerek çıktığın gibi değildir!

Taşlıdır, engebelidir!

O engebeleri hangi söylemlerle aşacak!

Bir harita belirlemelidir.

Çünkü…

Dönüş yolu gidiş yoluna benzemez…

Yüzünde tebessümden eser kalmaz!