
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Para ile mahkeme kararı alınır mı?
Başlığı görünce "Haydaaa! Bu da neyin nesi şimdi?"dediğinizi duyar gibiyim.
Ama tam anlamıyla düşündüğünüz gibi değil anlatacağımız mevzuu.
Ama yine de mahkemenin verdiği kararın para ile nasıl uygulanmadığını, kanun maddelerinin nasıl buna nasıl imkan sağladığını anlatacağız.
Şimdi efendim!
Şeker fabrikasında kadrolu işçiler var bir de şirket üzerinden, yani taşeron üzerinden çalışan işçiler var.
Bu taşeron üzerinden çalışan işçilerin bazıları fabrikada "Asıl iş" tabir edilen işlerde çalıştırılıyor.
Artık işlerinin öylesine uzmanı olmuşlar ki, yıllardır çalışıyorlar.
Yaptıkları iş anlamında fabrikaya katkıları da son derece de fazla.
İşte bu taşeron işçileri, asıl işi yapmaları medeniyle sendikaya üye yapılıyor.
"Sen misin üye olan"
Sözleşmesi yenilenmiyor.
Taşeron çıkartıyor işten.
Sendika işçilerin başına gelen bu durumu mahkemeye götürüyor.
Mahkeme haklı buluyor işçileri.
İşe iade edilmesine karar veriyor.
Söz konusu işçiler gerçekten asıl işi yaptıkları, işlerinde son derece başarılı oldukları ve yıllarca çalıştıkları için fabrika yönetimi de istiyor işçilerin biran önce işe başlamasını.
Dahası.
Genel müdürlük de işçilerin işe başlamasından yana olduğunu bildiriyor.
Yani...
Mahkeme verdiği kararla "İşçiler işe başlasın" diyor.
Fabrika yönetimi işçilerin başlamasını istiyor.
Aynı istek genel müdürlük den de geliyor.
Ancak...
Yasada öyle bir açık var ki, mahkeme işçilerin işe iade edilmesi kararı verse dahi, işverenin tazminatlarını vermesi halinde işçileri işten çıkartma hakkı var.
Yani...
Mahkeme kararını para ile uygulamama durumu var.
Şimdi anladınız mı başlıkta yazdığımız "Para ile mahkeme kararı alınır mı?" sorusunu niçin sorduğumuzu.
Yasa böyle olunca mahkeme kararı da para ile bal gibi uygulanmıyor işte!
*******
Mimarların söyledikleri...
Mimarlar Oda Başkanı " Meslek odaları olarak bizleri bir yerlerde konumlandırmaya çalışsalar da biz kimsenin ne yanında ne karşısında durduğumuzu basın açıklamalarımızda vurguladık" demiş.
Stadyum yeri ile ilgili yarışma düzenlediklerini...
Hatboyu ile ilgili görüşlerini dile getirdiklerini...
25 Binlik planlarla ilgili de toplantı ile bilgilendirme talep ettiklerini söylemiş.
Bana göre, Eskişehir'in en önemli konusu olan, Stadyum, Hat boyu ve 25 binlik planlardan da önceliği olan ve aylardır tartışılan Küçük sanayi Sitesi ile ilgili tartışılan planlama konusunda herhangi bir düşünce ileri sürmemiş.
Keşke bu konuda da Mimarlar Odası olarak bir fikir ileri sürülseydi de, teknik adam olan Mimarların mesleki anlamda düşünceleri tartışmalara ışık tutabilseydi.
Yukarıda da söyledik...
Mimarlar oda başkanı " Meslek odaları olarak bizleri bir yerlerde konumlandırmaya çalışsalar da biz kimsenin ne yanında ne karşısında durduğumuzu basın açıklamalarımızda vurguladık" diyor.
Aslına bakarsanız...
Zaten kimse de Mimarlar Odası'nı, kimsenin yanında ya da karşısında olmasını değil, şehirde alınan ve alınacak olan kararlara meslek odası olarak bizzat dahil olmasını, teknik açıdan fikir beyan etmesini istiyor.
Kısacası...
Şehrin geleceği konusunda en doğru kararın verilmesi adına "Mimarlar bu işe nasıl bakıyor?" diye merak ediyor.
****
Ahmetçi...
CHP çevresinde çok sık kullanılmaya başlanan bir sınıflandırma oldu çıktı bu isim.
-"O zaten Ahmetçi"
-"Sen de zaten Ahmetçi oldun"
-"Ahmetçiler Ankara'ya gitmiş"
"Ahmetçiler aşağıya, Ahmetçiler yukarıya" gibi bir durum var anlayacağınız.
Bazı Belediye Başkanları bizzat kullanıyor bu isimlendirmeyi
Bazı Milletvekillerinin de bizzat kullandığı biliniyor.
Parti içinde bir sınıf yaratılmış adeta.
Hani AK Parti'nin savaş açtığı ve "paralelci" diye tanımlayıp, büyük bir mücadele başlattığı bir ekip var ya.
Hah! İşte tıpkı onun gibi, ismine "Ahmetçi" denilen bir ekip yaratılmış ve bu ekiple adeta stratejik bir mücadele başlatılmış.
Aleni bir mücadele değil bu.
Görünürde hiçbir şey yokmuş gibi, yan yana gelindiğinde her şey yolundaymış gibi...
Ama arka planda ve birebir görüşmelerde sürdürülen büyük ve görünmez bir mücadele var.
Zira...
Her ne kadar görünmez olsa da yerin kulağı var.
Duyuluyor bir şekilde.
-"Sen de mi Ahmetçi oldun?"
-"O zaten Ahmetçi"
-"Ahmetçiler geldi, Ahmetçiler gitti"
CHP içinde "Ahmetçiler"e karşı yürüyen bir kampanya var.
Bazı CHP'liler için karşısındakilerin CHP'li olması önemsiz hale gelmiş.
Önemli olan...
"Ahmetçi mi? Değil mi?" meselesi olmuş
Haa az daha unutuyorduk!.
Bir de kural konulmuş.
Onlarla birlikteysen, onlara itaat ediyorsan, onların söylediklerinden çıkmıyorsan mesele yok.
Farklı düşünüyorsan, eleştiriyorsan, "Niye biat edeceğim ki?" diyorsan, ya da "Doğruyu mezarda mı söyleyeceğim" deyip, yanlışlarını dile getiriyorsan, kafadan Ahmetçi'sin
O yüzden...
CHP içinde çok tehlikeli olmaya başladı bu Ahmetçi'ler örgütü vallahi!
Baksanıza..
AK Parti için paralel diye tanımladıkları örgüt nasılsa, CHP içinde yaratılan "Ahmetçiler örgütü!"de neredeyse o konuma getirildi!
****
Ne siyaset ama!
Küçük Sanayi Sitesi ile ilgili planlama konusu uzunca süre tartışılıp sonunda mecliste konu ret edilince, Büyük birlik partisi bir mail attı.
Mailde aynen şu ifade yer aldı "şehrin ortasındaki sanayi sitesi mi? yoksa şehir mi? siyasete kurban gitti ne siyaset ama!"
Uzun uzun yazmaya gerek yok...
Büyük Birlik Partisi'nin son derece kısa ifadesi her şeyi açıklar cinsten.
Son derece doğru bir soru...
Son derece doğru bir tespit...